26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Uyusun da büyüsün…

Uyku eğitimi danışmanı Esra Şimşek, nam-ı diğer İrlandalı Anne’nin tavsiyeleriyle mışıl mışıl uyumak için gözümüzü kulağımızı dört açtık; “Hayat kitaba sığmıyor. Kitaplarda olmayan bir şeyle karşılaşınca birinin destek olmaya devam etmesi anne için önemli.”

ZEYNEP TÜRKOĞLU13 Ekim 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Uyusun da büyüsün…

Beş yılı geçti. İki günlük bir gezide tanıdım O’nu. İrlandasızdı ve anne değildi. Esra Şimşek’ti. Dijital reklamcıydı. Çok genç, çok zeki, çok parlak bakışlıydı. Bir de yeni evliydi. Bütün bu saydıklarım devam etmekle beraber hayatına giren Tarık’la o şimdi anne. Hem de @irlandalianne. Bir de ‘uyku koçu’! Bu gündemle buluştuk. Bilmediğim ve doğrusu gerekliliğini sorguladığım şu uyku eğitimi meselesinde yeni ve ilginç şeyler öğrendim. Onların detayı Esra Şimşek’le yaptığım hemen aşağıdaki söyleşide. Ama benim size aktaracağım satır arası bilgiler de var. Esra bir müddettir İrlanda’da yaşadığı için, ondan biraz da şu annelik meselesini hem duygusu hem de uygulamaları üzerinden iki kültürün mukayesesini yaparak anlattırayım dedim. “Hiiiç girmeyelim, o çok uzun ve bambaşka bir söyleşinin konusu olur” dedi. Ama halinden aslında anlatacak çok şeyi olduğu belliydi. Mesela özellikle uyku eğitimi danışmanlığı yapmaya başladıktan sonra fark ettiği bir şey var; bizim annelerin kendileri ve çocukları hakkında verdikleri bilgiler biraz dağınık ve netlikten uzakmış. Bir de konunun bir bileni olarak diyor ki; Türkiye’de anneler çocuklarını geç uyutuyor!

Ve samimi bir itirafta bulunayım. Bazen, tabii akışında halledilebileceğini düşündüğüm şeylerin çok fazla formel hale getirildiği kanaatini taşırım. Çocuğu uyutmak ve geceyi huzurla geçirmesini sağlamak için neden bir danışmanlığa ihtiyaç duyulsun? O yüzden dan/dun sordum; Esra Şimşek de pat pat cevap verdi. İkna oldum mu? Kesinlikle! 

Uyku, ben dâhil pek çok kişi için tabii bir şey. Uyku eğitimi ne demek Allah aşkına?

Aslında olay orada başlıyor alışkanlıklarını nasıl düzenleyeceğini, uykunun kalitesini nasıl arttıracağını öğreten bir eğitim programı. 

İnsan bunu kendiliğinden bulamıyor mu?

Bebek dünyaya sıfır bilgiyle geliyor. Yemek yemeği de, yürümeyi de, konuşmayı da anne öğretiyor. Ama bunun bir ismi, etiketi olmadığı için dikkat çekmiyor. Uyku eğitimi son dönemde popüler oldu. Türkiye’de yeni fark ediliyor değeri. İki yaşına kadar anne “Benim çocuğum böyle, yapabileceğim bir şey yok” diyordu. Ama şimdi biz diyoruz ki, bunu çözebiliriz!

Bu çözebiliriz dediğin şey bebeğin hayatındaki doğal süreç mi, yoksa bizim bozduğumuz ayar da var mı?

Zaten bebekler anne karnında rem uykusunda. Yeni doğan bebekler de 22 saat kadar uyuyor. Çocuk aslında uyuyarak geliyor dünyaya. Sonra uyanıp çevreyi keşfetmeye başlıyor. Uyumak isteği azalıyor, gelince de ifade edemiyor. İlk dönemde uyumak için ihtiyaç duyulan destek emzirmek veya sallamak. Tek başına uykuya geçmeyi bilmiyor. 

Bu desteği mi sağlıyorsun?

Ben, desteksiz, tek başına uyumasını sağlıyorum bebeğin. Uyku danışmanı olarak, annenin ne yaparsa bu alışkanlığı bebeğine kazandırabileceğini gösteriyorum. Annelerin en çok şikâyet ettiği şey zor uyuma ve sık uyanma. Ben de Tarık’la aynı problemleri yaşadım. Buradaki sorun bebeğin uyanması değil. Aslında sorun çocuğun yetişkinler gibi tekrar uyumayı bilmiyor oluşu. Çocuk uyanıyor, gözünü açıyor, en son ne yaptığını hatırlıyor. Nedir o? Süt emme. Veya beşikte, ayakta sallanmak. Bir bakıyor ki her taraf karanlık, yatağına konulmuş, ne beşik var ne süt… Korkup ağlamaya başlıyor. Anne gelip son hatırladığı desteği verinceye kadar kriz devam ediyor. Bu bağımlılığa dönüştüğünde iki taraf için de kısır döngüden çıkmak zor oluyor. 

Niye saat başı uyanıyorlar?

Uykunun sabit, düz çizgi bir grafiği yok. İnişli çıkışlı bir seyir. Derinleşen ve tekrar satha çıkan bir döngü. Bebekler işte bu döngülerde birinden diğerine geçemiyor. Annelerden şunu çok duymuşsundur. “Emziriyorum, uyuyor, yerine koyar koymaz uyanıyor.” İşte tam derin uykuya geçmeden yerini değiştirdiği için, hemen kendine gelip uyanıyor. Bu aslında ilkel bir dürtü. Hayatta kalma dürtüsü. Dünyayı bilmiyor ve ona güvenmiyor. Aslında beyni, bedeni bilinçaltında kendini korumaya çalışıyor. O yüzden aynı derinlikte kesintisiz bir uykudan söz etmiyoruz. Kuş uykusu derler ya, bu o işte. Bebek için en güvenli yer de anne karnı, sonra da anne kucağı olduğu için, en rahat orada uykuya dalıyor. Yapmaya çalıştığımız şey, bebeğe, yatağında da güvende olduğu duygusunu verebilmek; terk edilmediğini, sevildiğini hissettirmek. 

Dört aylıktan başlar bu çalışma diyorsun. Dört aylık bir bebeğe ne öğretilebilir?

0-2 yaş arası geçirdiğimiz öğrenme açıklığını, sürecini bir daha bütün hayatımız boyunca yaşamıyoruz. Sıfır bilgiyle bir yere geliyorsun, buna en temel ihtiyaçlar dahil. Ben anne olduktan sonra fark ettim, çocuk emmeyi bile bilmiyor. Onu da öğretmek gerekiyor. Öğretmeyi de hep okul ortamı gibi anlamayalım. Ama adım adım her şeyi öğretiyoruz. Neden dört ay sınırı meselesine gelince. Bebek dünyaya geldiğinin farkında değil, uykuda geçirdiği zaman çok uzun ve gece ile gündüz ayrımı da belli bir noktadan sonra oluşmaya başlıyor. Bu da öğretilmesi gereken şeylerden. 

Bu da mı?

Bu da! Uyku saatini düzenlemek lazım. Diyelim akşam sekizde uyudu, dokuzda uyandı. Bizim için olmayabilir ama bebek için gecedir o saat. Sessiz ortamda emzirmek, altını hafif bir ışıkta ve sessizce değiştirmek de gece olduğu, uyku saatinde olunduğu mesajını verir. Böylelikle bebek gecenin uyku ve dinlenme zamanı olduğunu kavrayabilir. 

Diyelim ki kucağımda bebekle çat kapı geldim. İlk tavsiyen ne olur? 

Lütfen kucağındaki bebeği göstererek “Eve götürdüğümüzde uyuyacak mı şimdi?” diye soran anne babalardan olma! Suladığın saksıya bakıp ama çiçek açmadı bu diyor musun? Zamana ihtiyaç var değil mi? “Hiç uyumuyor, beni de uyutmuyor, kendi kendine uyusun” diye bebeğin yatağına aniden bırakılmasını hiç tavsiye etmiyorum bir kere. Önce bebeğe doğru mesajlarla uyku alışkanlıklarını düzenlemek gerekiyor. Her gün aynı saatte uyutmak, banyo yaptırmak, pijama giydirmek… Bütün bunlar biraz zaman, biraz da emek istiyor. Kimileri kıyamamaktan yalnız uyumaması gerektiğini düşünüyor bebeğinin. Bu sadece bir yaş altı bebekler için düşünülmemeli. Mesela iki yaşında çocuk sahibi ve hamile bir anne ya da küçük bebeği var ama büyük çocuğu uyutmaya çalışmaktan küçük bebeğine bakacak zamanı kalmıyor ve o stresle çocuğa şiddet eğilimi ortaya çıkabiliyor. Büyük çocuk uyku eğitimi almış olsa, uyku saati geldiğinde annesinin desteği olmadan uyuyabilecek ve tüm ailenin hayat kalitesi artacak. 

"Bebek dünyaya sıfır bilgiyle geliyor. Yemek yemeği, yürümeyi, konuşmayı anne öğretiyor. Bunun etiketi olmadığı için dikkat çekmiyor."

"Doğru mesajlarla ve günlük rutinlerle bebeğin uyku alışkanlıklarını düzenlemek gerekiyor. Bütün bunlar biraz zaman, biraz da emek istiyor."

Çocuğu salonda uyutmayın…

Salonda neşeyle oynayan bebeği haydi uyku saatin geldi diye apar topar uykuya götürürseniz, enerjisi yüksek olduğundan zor uyutursunuz. Yarım saat önce salondan alıp günümüz bitti mesajını vermek gerekir. Önce banyo, sonra pijama, sonra kitap… Neyden sonra neyin geleceğini kolay öğrenirler. Sürekli haydi uyuyacağız demek de işe yarar. Bebektir anlamaz demeyin, bilinçaltı böyle oluşturulur. Rutin oluşturma egzersizleri bebeği uykuya hazırlar. Ve bebekler zannettiğimizden daha fazla düzenli olmaya ihtiyaç duyar ve buna uyum sağlar. Bu ilk kısım. Uyku saatlerini düzenliyoruz. Sonraki aşamada anneyle tekrar konuşuyoruz. Çocuk hazır mı? Belirlenen uyku saati geldiğinde nasıl tepkiler veriyor? Uykuya geçiyor mu, gözleri kayıyor mu? Burada annenin gözlemi çok önemli. Uyku ilacı vermiyoruz, alışkanlık kazandırmaya çalışıyoruz. 

Türkiye’de anneler çocukları geç uyutuyor

Benim Türkiye’de en sık karşılaştığım problem annelerin çocuklarını geç uyutması. Veya biraz pışpışladıktan sonra eğer uyumaya direniyorsa eh benim de işim var, misafirim var deyip tekrar çocukla salona geri dönmeleri. O zaman çocuk gece yarısına kadar uyumuyor gerçekten. O saatte yatınca sabah da kalkamıyor. Derken bu gecikme öğle uykusuna yansıyor. Geç bir öğle uykusu yine gece geç yatmak demek. Bir kısır döngü böyle oluşuyor. Bu da okula ve kreşe başlama döneminde büyük zorluk demek. Çocuk uykusunu düzenleyemediği için okuldan nefret hale gelebiliyor. Anneleri suçluyormuş gibi olmak istemiyorum elbette. Annelik hakikaten zor bir şey. Ama vermek istediğimiz şeyi önce biz bilmek ve uygulamak zorundayız.