6 Mayıs 2024 Pazartesi / 28 Sevval 1445

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Kaşıkçı cinayetinin emrini verdiği iddia edilen Veliaht Prens'e övgüler yağdırdı

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, ABD-Suudi Arabistan ilişkileri hakkında bir makale kaleme alarak, Veliaht Prens Muhammed'in İran karşıtı tutumundan bahsederek kendisine övgüler yağdırdı. Veliaht Prens Muhammed'in ülkesini reformist bir çizgiye taşıdığını söyleyen Pompeo, Riyad yönetiminin Mısır ve İsrail ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu belirtti. Bunun ABD ve müttefikleri için çok önemli olduğunu vurgulayan Pompeo, 'Suudi Arabistanla ilişkilerimizin bozulması, ölümcül bir hata olacaktır.' dedi.

28 Kasım 2018 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Kaşıkçı cinayetinin emrini verdiği iddia edilen Veliaht Prens'e övgüler yağdırdı

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini yorumladığı bir makale kaleme aldı.

Makalesinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın İran karşı tutumunu ön plana çıkararak kendisine destek veren Pompeo, Riyad yönetiminin Mısır ve İsrail ile sıkı sıkıya bağlı olmasının öneminden dem vurdu.

Kaşıkçı cinayeti konusunda Trump yönetiminin gözünü başka tarafa çevirmediğini iddia eden Pompeo, 21 Suudi vatandaşının ABD'ye girişlerinin yasaklandığını ve cinayet şüphelisi 17'sinin ise Küresel Magnitsky yasası kapsamında yaptırım listesine alındığını aktardı.

Cinayete ilişkin yeri gerçekliklerin ortaya çıkması durumunda yeni yaptırımların uygulanabileceğinin değerlendirildiğini aktaran Pompeo, ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini pragmatik (faydacı) bir düzeye taşımış olmasının çok doğru bir hamle olduğunu ifade etti.

İşte Pompeo'nun ABD Dışişleri Bakanlığının resmi internet sitesinde yer alan makalesi:

Trump yönetiminin ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin inşa sürecinde sarf ettiği çaba, Krallık'ın insan hakları konusundaki tutumu gerekçe gösterilerek iş birliğinin bozulması gerektiğinin konuşulduğu Vaşington kulislerinde hoş karşılanmıyor olabilir.

Ulusal güvenliğimiz için ölümcül bir hata olur

Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Türkiye'de öldürülmesi, Senato'nun yanı sıra, medyada da geniş yankı uyandırdı. Fakat ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini ulaştığı noktadan aşağı indirmek, ABD'nin ve müttefiklerinin ulusal güvenlikleri açısından ölümcül bir hata olacaktır.

Suudi Arabistan Krallığı, Orta Doğu'nun istikrarı için çok önemli bir güçtür. Suudi Arabistan, Irak'ın kırılgan demokrasisinin yanı sıra, Bağdat yönetiminin Tahran'ın çıkarlarına değil, Batı'nın çıkarlarına bağlanması adına da büyük önem arz etmektedir.

Riyad yönetimi, Mısır ve İsrail ile sıkı sıkıya bağlıdır

Riyad yönetimi, Suriye iç savaşından kaçan mültecileri ağırlayan ülkelerin yanı sıra, Mısır ve İsrail ile de güçlü bir bağ ile bağlıdır.

Suudi Arabistan ayrıca, ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyona ve terörle mücaledeye milyonlarca dolar aktarmasının ötesinde, petrol üretimi ve küresel enerji güvenliği ile içinde bulunduğu coğrafyanın ekonomik istikrarı açısından da kilit öneme sahiptir.

Bu bir tesadüf müdür?

Cemal Kaşıkçı cinayetini Başkan Trump'ın Suudi Arabistan politikasını cezalandırmak için kullanan insanların aynı zamanda, Barrack Obama'nın kendi insanlarına ve yüzlerce Amerikalı'ya merhametsizce davranan İran rejimi ile ilişkileri güçlendirmesini destekleyen kişiler olması sadece bir tesadüf müdür?

"Modern İran bir millet değil, illettir"

Suudi Arabistan da, tıpkı ABD gibi, İran'ın dünyaya yönelik oluşturduğu tehdidin farkındadır. Modern İran, Henry Kissinger'in de dediği gibi, bir millet değil, bir illettir. Amacı ise, Tahran'dan Şam'a İslam devrimini yayarak İsrail'i yok etmektir. Cesaretlendirilmiş bir İran, Orta Doğu'ya daha fazla kan ve göz yaşı getirecek, bölgesel bir nükleer silah yarışının fitilini ateşleyecek, ticaret yollarını tehdit edecek ve küresel bir terörizmi kışkırtacaktır.

Veliaht Prens Muhammed'in ilk icraatlarından biri oldu

Muhammed bin Selman'ın Veliaht Prens olduktan sonraki ilk icraatlarından biri, 2015 yılında Tahran destekli Husilerin gücü ele aldığı Yemen üzerindeki İran etkisini kırmak olmuştur.

Tahran yönetimi, Arap Yarımadası'ndaki Hizbullah benzeri grupların varlığını tesis ediyor. Siyasi gücü olan bu grubun füzeleri Lübnan'dan İsrail'i tehdit ederek, Suudi nüfusun yoğun olduğu merkezleri kontrol altında tutuyor. Husiler, Suudi topraklarını işgal etti, başlıca limanları kuşattı ve İran'ın da yardımıyla balistik füze hedeflerini geliştirerek binlerce ABD vatandaşının da kullanmakta olduğu Riyad'ın uluslararası havalimanlarını vurabilir hale geldiler. Tahran yönetimi aynı zamanda Yemen'deki çatışmaya diplomatik bir çözüm bile sunmadı.

Trump yönetimi, Yemen halkının savaştan, hastalıktan ve kıtlıktan kurtulabilmesi için birçok adım attı. Suudi Arabistan'ın Yemen'deki saldırılarında sivillerin hedef alınmasının minimuma indirilebilmesi için büyük bir çaba sarf ettik.

ABD, son 14 ayda Yemen'e 131 milyon dolarlık gıda yardımının yanı sıra toplamda 697 milyon dolarlık insani yardım ulaştırdığını duyurmaktan büyük memnuniyet duyuyor. ABD'nin çabaları olmasaydı, Yemen'deki bilanço çok daha ağır olacaktı.

Prens Muhammed, ülkesini reformist bir çizgiye taşıdı

ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini yıkmak ya da geriletmek, Riyad yönetimini daha iyi bir çizgiye taşımayacaktır. Özgürlüklerin garanti altına alınması için daha yapılması gereken çok iş vardır. Ülkesini reformist bir çizgiye taşıyan Veliaht Prens Muhammed; kadınlara araba sürme hakkından spor müsabakalarına katılma iznine, din polislerinin frenlenmesinden ülkenin "ılımlı İslam"a taşınmasına dek birçok reforma imza atmıştır.

Cinayete göz yummadık, Trump birtakım adımlar attı

ABD, Amerikan değerleriyle örtüşmeyen Kaşıkçı cinayetine göz yummuyor. Başkan Trump, bu cinayete karşı birtakım adımlar attı. Cinayete şüphelisi 21 Suudi vatandaşının ABD'ye girişleri yasaklandı.

Yönetimimiz, 15 Kasım'da 17 Suudi vatandaşını Küresel Magnitsky yasası kapsamında yaptırım listesine aldı. Diğer bazı ülkelerin de benzer kararlar alması için de çaba sarf ettik ve Fransa ile Almanya da bu kararı uyguladı. Trump yönetimi, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili başka gerçeklikler de ortaya çıkarsa, bu yaptırım kapsamını genişletmeyi düşünecektir.

İlişkilerin faydacı bir düzeye taşınmış olması çok yerindedir

ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini eleştirenler, Jeane Kirkpatrick'in 1979'da kaleme aldığı ufuk açıcı "Diktatörlükler ve Çifte Standart" isimli makalesini yeniden gözden geçirmelidir.

Bu makalede, Başkan Carter yönetiminin ABD'nin çıkarlarına dost olan otokratlar ile bunlara acımasızca karşı çıkanları ayırt etmekte nasıl başarısız olduğu anlatılıyordu. Başkan Carter'ın ideolojik tercihleri, kendisini ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına karşı kör etmiş ve onun "Önce Amerika" diyebilmesini engellemiştir.

Kirkpatrick, "Liberal idealizm, mazoşizmden farksız olmamalı; özgürlüğün savunusu ve ulusal çıkarlarla ise uyumsuz olmamalıdır." der.

Kirkpatrick'in bu tanımı, Başkan Trump'ın ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini doğru bir şekilde pragmatik (faydacı) düzeye taşıdığı bu günler için ne güzel bir hatırlatmadır.

(aksam.com.tr)