4 Mayıs 2024 Cumartesi / 26 Sevval 1445

Dünyanın gözü burada! Uzmanlar yorumladı: Trump ya da Biden... Kim kazanırsa ne olur?

ABD halkı bugün Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ile Demokratların adayı Joe Biden'ın yarıştığı ve ülkenin son dönemdeki 'en kritik' seçimi olarak nitelendirilen 59. başkanlık seçimi için sandık başına gidiyor. Çok sayıda ülke ABD Başkanlık seçimlerini yakından izliyor. Seçim Başkan Donald Trump'a ikinci kez Beyaz Saray'ın kapısını açacak mı? Yoksa seçimin kazananı Trump'ın Demokrat rakibi Joe Biden mı olacak? Çok sayıda dünya hükümeti bu soruların yanıtını bekliyor.

3 Kasım 2020 Salı 16:37 - Güncelleme:
Dünyanın gözü burada! Uzmanlar yorumladı: Trump ya da Biden... Kim kazanırsa ne olur?

ABD'de, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ile Demokratların adayı Joe Biden'ın yarıştığı ve ülkenin son dönemdeki "en kritik" seçimi olarak nitelendirilen 59. başkanlık seçimi için oy kullanma işlemleri başladı.

ABD'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ve postayla oy kullanma tartışmalarının gölgesinde uzun süredir merakla beklenen seçim için doğu saatiyle 06.00 (TSİ 14.00) itibarıyla seçmenler oylarını kullanıyor.

Amerikan halkı, ABD'nin yeni başkanının yanı sıra Kongrenin iki kanadı olan 435 sandalyeli Temsilciler Meclisinin tamamı ile 100 üyeli Senatodaki 35 sandalye için de oy veriyor.

Üç farklı saat dilimi olan ülkede, oy verme işlemlerinin başlaması ve bitişi eyaletlere göre değişecek.

Doğu yakasındaki saat dilimi esas alındığında oy verme işlemi, New York ve Virginia'da saat 06.00'da (TSİ 14.00), en kritik eyaletler olan Florida ve Pennsylvania ile başkent Washington DC'de saat 07.00'de (TSİ 15.00) başladı.

Başkent Washington DC'deki oy kullanma merkezlerinde seçmenler, seçim merkezlerinin önünde uzun kuyruklar oluşturdu.

Sandıklar, Virginia ve Florida'da 19.00'da (TSİ Çarşamba 03.00), Washington DC ve Pennsylvania'da 20.00'da (TSİ Çarşamba 04.00), New York'ta ise 21.00'de (TSİ 05.00) kapanacak.

- POSTAYLA OY KULLANMA SÜRECİ, BERABERİNDE KAOSU GETİREBİLİR

ABD'de esasen uzun zamandır var olan "posta yoluyla oy kullanma" yönteminin, salgın nedeniyle neredeyse seçmenlerin yüzde 70'ini kapsayacak şekilde genişletilmesinin, bu oyların seçim sonuçlarının şekillenmesinde önemli rol oynaması bekleniyor.

Posta yoluyla oy kullanma sürecinde, bazı eyaletlerin 3 Kasım gününe kadar oy sayım sürecine başlayamaması ve Pennsylvania gibi kritik eyaletlerin seçim gününden sonra da gelen onaylı oyları kabul edecek olması süreci daha da karışık hale getiriyor.

- 100 MİLYONA YAKIN SEÇMEN "ERKEN OY" KULLANDI

Yakın tarihteki seçimlere bakıldığında, sandığa gitme oranının yüzde 60'ı bulmadığı ABD'de, bu yıl sandık başında ya da posta yoluyla kullanılan erken oyların sayısındaki artış dikkati çekiyor.

Ülkede 100 milyona yakın kişinin 64 milyona yakını posta yoluyla, 35 milyondan fazlası da birebir erken seçim merkezlerine giderek oyunu kullandı.

- BEYAZ SARAY'A GİDEN YOL "270 DELEGEDEN" GEÇİYOR

ABD Başkanlık seçimlerinde, seçmenler, esas olarak destekledikleri partinin delegelerine oy veriyor. "Delegeler Kurulu" adı verilen bu sistemde her eyalete farklı ağırlıklarla dağıtılmış toplam 538 delege belirleniyor. Bu sayının yarıdan 1 fazlasına yani 270 delegeye ulaşan aday, Başkan olmaya hak kazanıyor.

Toplamda daha fazla oy alan değil, daha fazla delegeye ulaşan kişinin başkan olması, eyaletler arasındaki dengenin gözetildiği Amerikan siyasal sisteminin dikkat çekici özelliklerinden biri olarak biliniyor.

Trump, 'kazanacağız' dedi ve ekledi: Biden'ın zihinsel kapasitesi yok

İLK SONUÇLAR

Sandıkta oy kullanma işlemi New Hampshire eyaletindeki iki köyde gece yarısından itibaren başladı. Köylerde oy kullanma işlemi oldukça hızlı bir şekilde sona erdi. Kanada sınırında bulunan Dixville Notch kasabasında 5 seçmenin tamamı oyunu Demokrat Parti adayı Joe Biden’dan yana kullandı. Millsfield’de ise Cumhuriyetçi Parti Adayı Başkan Donald Trump 16 oy kazandı, Biden yalnızca 5 oy aldı.

DÜNYANIN GÖZÜ ABD SEÇİMLERİNDE

İngiliz dış politika araştırma merkezi Chatham House’a göre son dört yıl, tüm dünyaya ABD’nin kararlarının uluslararası siyasette ne kadar önemli bir etkisi olduğunu gösterdi.

Chatham House, “3 Kasım seçiminin galibi Amerika’nın diplomatik, ekonomik ve askeri kaynaklarının nasıl kullanıldığını belirleyecek ve özellikle ABD’nin varolan ortaklıklarla çokuluslu kurumlara bağlılığını şekillendirecek” değerlendirmesinde bulunuyor.

Başkanın kim olacağı müttefikleri kadar ABD’nin rakiplerini de etkileyecek. Ancak bazıları çok fazla değişim olmayacağı görüşünde.

RUSYA KAYITSIZ MI?

Voice of America'nın hazırladığı habere göre, Rus uzmanlar, kim kazanırsa kazansın Moskova-Washington ilişkilerinde çok az ilerleme beklediklerini söylüyor.

Merkezi Moskova’da bulunan araştırma merkezi Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nden Andrey Kortunov, “Putin ve çevresindekiler kendi dünya görüşleriyle uyumlu olduğu için Trump’ı daha fazla beğeniyor olabilir. Trump’ın çok uluslu kurumlarla ilgili şüpheci yaklaşımı ve diplomatik yollardan çok ikili ilişkiler üzerinden ilerleyen yaklaşımı bunda rol oynuyor,” diyor.

Kortunov, ABD’de başkan kim olursa olsun Moskova’nın gelecek aylarda politikasını değiştirmesini beklemediğini söyledi ve ‘‘husumetin’’ devam edeceğini belirtti.

Kortunov, Rus politikacıların, uzun zamandan bu yana Moskova’nın dış politikasındaki değişikliklerin Batı tarafından bir zayıflık göstergesi olarak algılandığı görüşünde olduklarını söylüyor. Uzman, Rus siyasetçilerin bu değişikliklerin Rusya’ya baskı uygulamaya davetiye çıkartacak bir adım olarak görüldüğüne inandıklarını söyledi.

Eski Rus yetkililer VOA’ya son aylarda yaptıkları açıklamalarda ABD ve Avrupa’yla ilişkilerdeki husumetin devam etmesini beklediklerini söylediler ve bunun ABD liderliğinde Rusya’nın etkisini kırmak için yürütülen gizli bir anlaşmadan kaynaklandığını belirttiler.

2016 seçimlerine giden süreçte yaşanan tartışmalara yakından tanık olan üst düzey bir danışmana göre, Kremlin’deki bazı isimler ilişkilerin Donald Trump’la farklı olmasını ummuştu. Rus yetkili şimdiki durumun da 2016’dakine benzediği görüşünde.

Ancak ne Ruslar ne de dünyanın geri kalanı ABD seçimlerinin sonuçlarının küresel düzeyde büyük etkileri olacağından şüphe duymuyor.

İngiliz Sky News televizyonunun muhabiri ABD seçimlerinin uluslararası etkisi nedeniyle, dünyanın da seçimde oy hakkı olması gerektiğini iddia etti ve ‘‘Bu sadece ulusal bir seçim değil, aynı zamanda küresel bir seçim’’ dedi.

DÜNYA ÇAPINDA SEÇİM İZLEME PARTİLERİ

Dünya genelinde milyonlarca kişinin seçim partileri yaparak sabaha kadar seçimleri takip edeceği sanılıyor. Bazılarıysa mesailerine ara vererek sonuçları takip edeceklerini söylüyor. Bazı kentler seçim sonuçlarını dev ekranlardan yayınlamayı planlıyor.

ABD siyasetine duyulan merakın yanı sıra yabancı hükümetler seçimleri kendi stratejik çıkarlarının süzgecinden geçiriyor. Guardian gazetesine yazdığı yazıda Georgia Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Cas Mudde, ‘‘ABD Başkanlığı bazılarının sandığı kadar güçlü bir mevki olmasa da hem içeride hem de dışarıda dünyanın seçimle gelinen en güçlü makamı. Şu anda bütün dünya seçimleri büyük kaygı ve beklentiyle izliyor’’ dedi.

LİDERLER TEMKİNLİ

Şu an Trump ya da Biden’dan yana olsalar da dünya hükümetleri benzer bir kaygıyı paylaşıyorlar. 2016’da kamuoyu yoklamalarının yanıltıcı sonuçlar vermesi deniz aşırı ülkelerin liderlerinin bu seçimin nasıl sonuçlanacağından da emin olamamalarına neden oluyor.

ALMANYA ABD SEÇİMLERİNİ YAKIN TAKİBE ALDI

Örneğin Başkan Trump’la yakın ilişkiler içinde olan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ya da Hindistan Başbakanı Narendra Modi verecekleri tam desteğin seçimi kazanması halinde Biden yönetimiyle ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği için Trump’ı övmeye temkinli yaklaşıyor.

Macaristan’ın popülist başbakanı Victor Orban, Avrupa’da Trump’a desteğini açıkça dile getiren az sayıda liderden biri. Orban, Eylül ayında yayınlanan bir makalesinde Trump’ın bir dönem daha başkan olmasını istediğini belirtti ve ‘‘Çünkü ABD yönetimlerinin ahlaki emperyalizm üstüne kurulu dış politikalarını ikimiz de çok iyi tanıyoruz’’ diye yazdı.

Orta Avrupa’nın diğer muhafazakar milliyetçi liderleri Trump’ın Avrupa Birliği karşıtlığını ve popülist ideolojilerini paylaşsalar da desteklerini açıkça dile getirmiyor. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ve Kanun ve Adalet Partisi’nin üst düzey yetkilileri ABD seçimlerinde hangi adayı tercih ettikleri sorusuna yanıt vermedi.

KÜRESEL KAMUOYU YOKLAMALARI NE DİYOR?

Trump görev süresi boyunca Avrupa kıtasında fazla destek görmezken bu durum kıtanın batısında kendisini daha çok gösterdi. Pew Araştırma Merkezi’ne göre Trump’ın uluslararası ilişkilerde doğru adımları atacağını düşünen Almanlar’ın oranı yüzde 13, İsveçliler’in oranı yüzde 18, Fransızlar’ın oranı ise yüzde 20. Bu rakamlar Trump’ın selefi olan Barack Obama’nın görevdeki son yılında çok daha yüksekti.

Kamuoyu yoklamalarının sonuçları Avrupa’nın milliyetçi partilerinin yoğunlukta olduğu doğu kesimlerine doğru gidildikçe daha farklılaşıyor. Bu ülkeler özellikle göç politikaları konusunda Trump’ı müttefikleri olarak görüyor. Pew araştırma merkezine göre Polonyalılar’ın yüzde 51’i Trump’ın uluslararası ilişkilerde doğru hareket edeceği görüşünde.

Uzmanlara göre kıtanın batısında ise hem hükümetler hem de liderler Trump döneminin sona ermesini tercih ediyor ve daha öngörülebilir, Avrupa ile ilişkilerinde daha geleneksel siyasete dönülmesini arzu ediyor.

BREZİLYA’DAN MISIR’A FARKLI BEKLENTİLER

George Soros’un kaynak sağladığı düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin Başkanı ve George Soros’un oğlu Alex Soros, Biden’ın her zaman okyanus ötesi ilişkilere büyük önem atfettiğini, uzun siyasi kariyeri boyunca Almanya Başbakanı Angela Merkel, gibi Avrupalı liderlerle iyi ilişkiler kurduğunu söyledi.

Avrupalı yetkililer Biden ile ilişkilerin Trump’la olduğundan daha yumuşak ve öngörülebilir şekilde ilerleyeceği görüşünde. ABD Senatosu’nda 34 yıl, Obama yönetiminde ise sekiz yıl görev yapan Biden Avrupa’da iyi tanınıyor. Biden’ın her zaman olduğu gibi yine ortaklıklar oluşturmaya çalışması, uluslararası sahada çok taraflılık için uğraşması, dış politikasının da Batı Avrupalılar’ın ortak liberal değerlerini paylaşması bekleniyor. Ancak yine de Batı Avrupalılar ilişkilerin Trump’ın ‘‘Önce Amerika’’ yaklaşımı öncesindeki haline tamamen geri dönmesini beklemiyor.

Trump’ın zafer kazanması halinde Avrupa dışındaki yerlerin kazananlarından biri kendisi de muhafazakar milliyetçi olan Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro olacak. Bolsonaro’nun yardımcıları Trump’ın kaybetmesi halinde Brezilya’nın uluslararası alanda daha çok tecrit edileceği görüşünde.

Ortadoğu’da ise Obama yönetimiyle arası kötü olan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sissi’nin ve Trump’la iyi ilişkiler geliştiren Körfez ülkelerinin Biden’ın seçimi kazanması halinde memnun olmayacakları görüşü hakim.

BİDEN YUNAN VE ERMENİ LOBİSİNE YAKINLIĞIYLA BİLİNİYOR

Demokrat Parti adayı Joe Biden, Yunanistan lobisine yakınlığı ve Türkiye aleyhine yaptığı açıklamalardan dolayı iki kez özür dileyen bir siyasetçi olarak biliniyor. Geçmişte yaptığı sayısız gaftan dolayı pot kırmaya yatkın bir aday olan Biden, diğer yandan seçildiği takdirde sözde Ermeni Soykırımı tasarısını benimseyeceğini de açıklamıştı.