27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

ABD’nin Selefilerle savaşı

Libya hükümetinin ABD ile yakınlığı ve bu çapta bir operasyonu bu güçlü milis grubuna karşı yalnız yapamayacağı göz önüne alınırsa, Ensar üş-Şeria’ya karşı yapılan operasyonun ABD’nin isteği ve dahası desteğiyle yapıldığı görülür.

NUH YILMAZ23 Eylül 2012 Pazar 07:00 - Güncelleme:
ABD’nin Selefilerle savaşı

11 Eylül 2012’de Libya’da başlayıp ardından tüm İslam dünyasına yayılan protestolar Ortadoğu’da stratejik tercihlerde değişikliklere yol açıyor. Cuma Bingazi’de selefi milis grubu Ensar üş-Şeria’ya karşı polis ve yerel halkın da desteğiyle yapılan baskınla grubun üyeleri kent dışına çıkarıldı.

Strateji değişiminin öncüsü

Seçimlere giden ABD’nin, elçisinin öldürülmesi karşılığında bir şey yapacağı ancak risk almak istemeyeceği tahmin ediliyordu. Libya hükümetinin ABD ile yakınlığı ve bu çapta bir operasyonu bu güçlü milis grubuna karşı yalnız başına yapamayacağı göz önüne alınırsa, Ensar üş-Şeria’ya karşı operasyonun ABD’nin isteği ve dahası desteğiyle yapıldığı görülür. Bu basit bir güvenlik tercihi değil. Sonuçları önümüzdeki aylarda hatta haftalarda görülecek bir strateji değişiminin öncüsü olarak okunmalı. Bingazi’deki operasyon, ABD’nin Ortadoğu politikasında Müslüman Kardeşleri (İhvan), Selefilerle dengeleme politikasını artık değiştirmeye yöneldiğidiğini gösteriyor. Arap Baharı sonrası Ortadoğu’da uzun yıllardır alıştığı ve çoğunlukla da yakın çalıştığı otoriter liderlerin tasfiyesi karşısında paniğe kapılan ABD, süreci kontrol edemeyince yönlendirmeye çalışmıştı. Yakın zamana dek siyasal alana katılamayan İslamcıların siyasete girmesi, dahası seçim kazanması ABD paniğini artırmıştı. Buna cevaben ABD Ortadoğu’daki farklı grupları birbirine karşı denge unsuru olarak kullanmayı seçti. Askeri elitler, liberaller, Batıcılar, İslamcılar ve Selefileri birbirine karşı kullanan ABD özellikle İhvan’ın tek başına iktidar olmaması için Selefilere daha fazla alan açtı. Bir yandan Selefilerin siyasallaşmasını temine çalışan ABD, bir yandan bu gruplarla İhvan’ı zayıflatıp siyasal alanda mevzi kazanmaya çalıştı.

Bu sürecin ABD dışındaki aktörleri de bu dengeleme siyasetinin parçası haline geldi. İhvan’ın İran’a yakın olduğunu düşünen Körfez ülkelerinin bölgede kendilerine yakın olduğunu düşündükleri Selefi gruplara destek vermesi, İhvan’ı gerçekten de özellikle Güney Mısır gibi fakirliğin yoğun olduğu bölgelerde zorladı.

Bölgeyi kendisine kapatan eski rejimlerin yerine dost rejimler isteyen İran ise bu gelişmeleri memnuniyetle karşılıyor. İsrail’in ise Filistin Hareketi’nin liderliğini yapan Hamas’ın da İhvan kökenli olmasından dolayı, anti-İhvan bir çizgi ile sürece doğrudan dahil olduğu, özellikle Sina’daki silahlı Selefi gruplara yardımcı olduğu biliniyor. Türkiye ise yeni yükselen İslamcı grupların açılan siyasal alanı değerlendirerek hızla siyasallaşmasını ve şiddetten uzaklaşmasını, istikrarın bir an önce kurulmasını istiyor. 

Dengeleme politikası iflas etti

Libya’daki saldırı işte şimdi bölgede İhvan’ı Selefi gruplarla dengeleme politikasının iflas ettiğini, en azından ABD’nin artık bu siyasete mesafeli duracağını gösteriyor. Zira Selefi-Vahhabi grupların bir kısmı, Mısır’da olduğu gibi siyasallaşma fırsatını kullansa da, bazıları siyasal alanı radikalleşerek asker kabiliyet geliştirmeyi, bunu da ilk fırsatta ABD’ye karşı kullanmayı seçti. Eğer ABD bu tercihini kararlı şekilde sürdürürse önümüzdeki günlerde sadece Libya ve Tunus’ta değil, Mısır ve Suriye’de de siyasal dengelerin Selefi-Vahhabi gruplar aleyhine değişeceğini göreceğiz.

Ensar üş-Şeria Nedir?

-NEDİR? Ensar üş-Şeria farklı ülkelerde, farklı selefi-İslamcı grupların son 1.5 yıldır kullanmaya başladığı bir şemsiye kavram. Aynı ismi kullanan grupların bir kısmı şiddeti kullanırken bir kısmı ise bunu reddediyor. Gruplar arasında ortak bir komuta merkezi ya da karar alma merkezi yok. Ensar çöp toplama, yemek yardımı, hastane güvenliği gibi kamu hizmeti vermesi ile de daha önceki gruplardan ayrılıyor.

-NEREDE? En güçlüleri Yemen, Libya, Tunus, Fas, Mısır ve Moritanya’dakiler. Hatta Libya’da Derne ve Bingazi’deki gruplar bile bir birinden bağımsız.

-NE ZAMAN? Bu isimdeki ilk örgüt Nisan 2011’de Yemen’de ortaya çıktı. Moritanyalı Şeyh Abdülmünzir Şinkiti ise bu ismi ilk sahiplenen dini lider.

-YEMEN: El-Kaide’nin Yemen’deki örgütlü kısmının da dahil olduğu yapılanma. Grup geçen yıl Yemen’e karşı başlattığı savaşta iki şehri ele geçirip İslam Devleti ilan etmiş ancak ABD ve yerel grupların desteğiyle Yemen Haziran 2012’de bu şehirleri geri almıştı.

-TUNUS: Tunus’ta yeni dönemde afla cezaevinden çıkan, daha önce Afganistan’da Ahmet Şah Mesud’un öldürülmesine de adı karışan Ebu İyad Tunusi’nin liderliğinde kuruldu. Kısa sürede üye sayısı on binlere ulaştı. Grup Tunus’ta şiddete mesafeli ancak Tunus dışında şiddet kullanmına destek veriyor. Yaz başında yabancı misyonlara saldırılarda grubun parmak izi var.

-LİBYA: Kaddafi’nin meşhur Ebu Salim hapishanesinden uzun yıllar yatan Muhammet Zehevi’nin yönettiği Bingazi kanadı elçilik eylemleri ve devamındaki şiddetten sorumlu tutuluyor. Derne grubunu ise Guantanamo’da yatan Ebu Süfyan bin Kumu yönetiyor.

-MISIR-FAS: Grup Mısır’da sadece bir kaç hafta önce kuruldu. Liderleri ve kadroları arasında daha önce İslami Cihat içinde aktif isimler var. Şimdilik daha etkisiz olan Fas’taki yapılanma sadece ‘tebliğ’ faaliyetleri ile meşgul.