Ersin Tatar: TSK'nın Doğu Akdeniz'de varlığı istikrar bakımından fevkalade önemli

Tatar, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de medya yöneticileri ve gazetecilerle kahvaltında bir araya gelerek Azerbaycan ziyaretini ve gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Azerbaycan ziyaretini "tarihi ziyaret" olarak nitelendiren Tatar, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le yapıcı ve verimli görüşme gerçekleştirdiğini bildirdi.

Tatar, Azerbaycan, Türkiye ve KKTC'nin "Bir millet, üç devlet" olduğunu ifade ederek Aliyev'i KKTC'ye davet ettiğini, onun da bu daveti kabul ettiğini kaydetti.

KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olduğunu hatırlatan Tatar, bu statüyü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'in destekleriyle kazandıklarını belirtti.

Tatar, "Diğer Türk devletlerinin de bize desteklerinin devam etmesi gerekiyor. Birlikte hareket edersek çok daha güçlü olacağız." ifadelerini kullandı.

2. Karabağ Savaşı'ndan ve Azerbaycan'ın 19 Eylül'de gerçekleştirdiği antiterör operasyonuna da değinen Tatar, "Karabağ Savaşı'nda yüreğimiz ve dualarımız sizlerle oldu. Artık bütün dünya Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu kabul etti. Hiçbir sivilin zarar görmediği medeni bir operasyonla ülkenin egemenliği temin edildi. Karabağ'ın Azerbaycan'ın parçası olduğu bir kez daha teyit edildi. Biz de bundan ziyadesiyle memnun kaldık." şeklinde konuştu.

"Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok. Yeter ki kimse bizim hakkımızı gasbetmesin. Biz hakkımızı almaya çalışıyoruz. Bu da Kıbrıs'ın bağımsızlığı ve egemenliğidir." diyen Tatar, "Oynanan oyun şu. Güneydeki devlet Avrupa Birliği üyesi. Bizi tanımıyorlar. Bize her türlü zulüm, izolasyon ve ambargo devam ediyor. Şu anda Türkiye'den direkt uçuşlar var. Dünyanın hiçbir yerinden direkt uçuşlara müsaade edilmiyor. Bu da ekonomimizi etkiliyor. Bunların aşılması için bizim varlığımızın teyit edilmesi lazım." diye kaydetti.

Tatar, KKTC'nin gelecek durumu ve uluslararası toplum tarafından tanınmasına ilişkin ise şunları söyledi:

"Federal temelde bir anlaşma için 50 yıldan fazla zaman harcandı ve hiçbir netice elde edilmedi. Yeni siyaset, iki devletli bir siyasettir. Kıbrıs'ta sürdürülebilir bir anlaşma olacaksa iki tarafın egemen eşitliğinin kabul edilmesi lazım. Kıbrıs Türkü, Türkiye'nin garantörlüğünün son bulması ve Türk askerinin çekilmesini asla kabul etmez. Kıbrıs Türkü gayet iyi biliyor ki garantörlük biterse, Türk askeri çekilirse can güvenliğimiz ortadan kalkar ve varlığımız tehlikeye girer. Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığı kırmızı çizgimizdir. Madem ki bunu karşı taraf kabul etmeyecek biz de onların dediği Kuzey ve Güney'in birlikte olacağı bir çözüme asla sıcak bakmayız. Onun için iki devletli bir çözüm gerekiyor. İki devlet arasında farklı konularda işbirliği yapılabilir. Yeter ki güneydeki devlet de Kıbrıs Türk halkının egemenliğine saygı duysun. Biz onlara saygı duyarız. Biz diyalog ve iletişimden hiçbir zaman kaçınmadık."