27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Filistin ölüyor dünya susuyor

İşgalci İsrail ordusu her cuma aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu sivillere sistematik soykırım uygularken artık dünyadan cılız bir kınama dahi gelmiyor. Marttan bu yana 200 Filistinli katledildi, yaralı sayısı ise 21 bini geçti.

14 Ekim 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Filistin ölüyor dünya susuyor

İşgalci terör devleti İsrail, Gazze Sınırı’nda 30 Mart’tan bu yana her Cuma düzenlenen barışçıl Büyük Dönüş Yürüyüşü protestolarına saldırarak onlarca Filistinliyi katletmeyi artık sıradan hale getirdi. Tel Aviv yönetimi bölgede şiddetin düzeyini her hafta biraz daha artırırken, dünya ise bu sistematik soykırıma tepki göstermekten bile aciz. Gösterilerin başladığı günden bu yana, 7 aydır her Cuma yaşanan katliamların sonuncusu önceki gün gerçekleşti. Saldırıda 7 Filistinli genç şehit edildi. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, işgalci İsrail ordusunun sınırdaki son saldırısında göstericileri yaralama biçiminin yeni bir katliam yapma niyetinin yansıması olduğunu belirtirken, terör devletinin uluslararası denetimin yokluğundan cesaret aldığına dikkat çekti. 

200’DEN FAZLA ŞEHİT 

Dünyanın izlediği işgalci İsrail ordusunun Filistinlilere yönelik sistematik soykırımı her Cuma artan şehit sayısıyla sıradanlaşırken, son katliam ile birlikte yaklaşık 7 aydır devam eden barışçıl Büyük Dönüş Yürüyüşü protestolarında şehit olan Filistinlilerin sayısı 200’ü geçti ve toplam 21 bin 500 kişi yaralandı. Gazze şehitlerinin arasında geçen hafta katledilen 11 yaşındaki Fares Sersavi’nin de olması terör devletinin gözü dönmüşlüğüne işaret ederken, uluslararası kamuoyunda tek nitelikli tepki Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. New York’taki Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, “Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkartmayanların, onlara yapılan yardımları kısma konusundaki gayretleri sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır” demişti. 

ABLUKA YOK EDİYOR

Terör devletine son itiraz ise Katar’dan geldi. Katar Dışişleri, dün yayımladığı yazılı açıklamada İsrail katliam makinesinin dizginlenmesi gerektiğini ifade etti. İsrail’in gerçek mermilerle saldırılarına rağmen Gazze Sınırı’ndaki kalabalık hiçbir şekilde azalmıyor. Büyük Dönüş Yürüyüşü’nde önceki gün 15 binden fazla Filistinlinin bir araya geldiği bildirilirken, sivillerin gösterilere bu kadar ilgi göstermesinin nedeninin kente yönelik 11 yılı aşkın süredir devam eden İsrail ablukası olduğu kaydediliyor. İşgal güçleri ablukayı her geçen gün biraz daha artırırken, BM, yayınladığı raporlarla durumun vahametini gözler önüne serse de, Tel Aviv yönetiminin şımarıklığını dizginleyecek işe yarar herhangi bir adım atmıyor. BM’nin ablukaya dair son raporuna göre, Gazzelilerin yüzde 80’i insani yardımlarla geçimini sağlıyor. Rapora göre, abluka Gazze’yi 2020’de ‘yaşanamayacak’ bir yere dönüşecek. 

“Büyük Dönüş Yürüyüşü” gösterileri sırasında şehit olan Filistinli genç Afifi Mahmud Ata Afifi’nin (18) cenaze töreninde konuşan Heniyye, barışçıl gösterilerin, Gazze ablukası kaldırılıncaya kadar devam edeceğini vurguladı.

Gazze’de geçen Cuma 7 Filistinli’nin şehitolduğu gösterilere22 bin kişi katıldı.

Büyük Dönüş Yürüyüşü?

İşgalci İsrail’e barışçıl bir şekilde meydan okunan Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterileri, terör devletinin Filistinlilerin topraklarını gasp ederek kurulduğu; Nekbe olarak bilinen 1948 yılından sonraki olaylar zincirine dayanıyor. İşgal için ilk adımı attığı günden bu yana İsrail, her sene kaçak Yahudi yerleşim yerleri inşa edip; ırkçı toprak gaspı yasaları hazırlayarak adım adım Filistin’i ele geçirdi. 1976 yılının Mart ayında Tel Aviv hükümetinin, geçimini çiftçilikle sağlayan Arapların tarım alanlarına el koyma kararı ise bardağı taşırdı. 30 Mart’ta Celile’den Necef Çölü’ne kadar binlerce Filistinli genel greve giderek İsrail’in toprak gaspına karşı çıktı. O günden bu yana 30 Mart Filistin’de Toprak Günü olarak adlandırılırken, Filistinliler her sene sürgün edildikleri topraklarına kavuşmak adına Dönüş Yürüyüşü düzenliyor.

Gazze’de katliamı artırma vaadi!

Donald Trump’ın başkanlığındaki ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ardından Washington’ın elini omzunda hisseden terör devleti, Filistin’e saldırıları farklı bir noktaya taşıdı. Uluslararası kamuoyunun tepkisizliğinden faydalanan İsrail’de siyasetçiler bile Gazze’yi yok etmeye odaklanan ırkçı saldırıları normalleştirdi. İç siyasette normal bir enstrümana dönüşen ‘daha çok Filistinli öldürme vaadi’ İsrailli Bakanlar Naftali Bennett ve Avigdor Lieberman arasında ‘en iyi katliamı ben yaparım’ yarışına dönüştü. İçeride eşi ve kendisinin yolsuzluk davalarıyla başı dertte olan Başbakan Benyamin Netanyahu, son olarak Gazze’de savaşın çok yakın olduğunu “Gazze’de daha çok insan ölecek” ifadesiyle duyurmuştu.

Türkiye: Uluslararası koruma, insanlık görevi

Türkiye, İsrail’in önceki gün Gazze Sınırı’nda barışçıl Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterilerine katılan Filistinlilere yönelik saldırısını ve 7 sivili şehit etmesini şiddetle kınadı. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “İsrail’in Filistin’de pervasızca sürdürdüğü şiddet politikasıyla Filistin halkını tarihi ve meşru haklarından mahrum bırakamayacağını anlaması gerekmektedir. Filistin halkına uluslararası korunma sağlanması artık zaman yitirilmeksizin yerine getirilmesi gereken bir insanlık görevi haline gelmiştir. Uluslararası topluma bu vicdani sorumluluğu yerine getirme çağrımızı bu vesileyle bir kez daha yineliyoruz” değerlendirmesinde bulunuldu.