29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Ters köşe olacaklar

Başbakan Yıldırım, dövizdeki gelişmelere dikkat çekerek “Uzun vadede felaket tallallığı yapanlar yine ters köşe olacak” dedi. Yıldırım ekonominin temellerinin sağlam olduğunu söyledi.

23 Kasım 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Ters köşe olacaklar

Başbakan Binali Yıldırım ‘Türkiye Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, felaket tellallığı yapanların ters köşe olacağını söyledi. Yıldırım “Çarkların bu kadar uyumlu dönmesi birçok badireye rağmen ekonomimizin sağlam temellerde emin adımlarla geleceğe ilerlemesi bazı çevreleri rahatsız ediyor. Bugün döviz kurları üzerinde manipülasyonları görüyoruz. Türkiye ekonomisi sağlam temelleri ile güçlüdür. Şoklara dirençlidir. Bunu geçtiğimiz 15 yıl içerisinde gördük. Spekülasyonlar döviz kurlarında kısa vadede bir dalgalanmaya sebep olmaktadır. Türkiye bu şoklara karşı direnç göstererek büyümesini sürdürüyor. Bundan sonra orta vadeli plan uygulaması çerçevesinde direncini daha da artacak. Uzun vadede felaket tallallığı yapanlar yine ters köşe olacak” dedi.

HERKES MÜSTERİH OLSUN

Yıldırım “Herkes müsterih olsun, yatırım planlarını değiştirmesin ileriye bakmaya devam etsin. Gelecek Türkiye’nin. 15 yılda küresel finans simsarlarının ayak oyunlarına rağmen Türkiye’yi 3’e katladık. Milli gelirlerimiz 300 milyar dolarlardan 800 milyar dolarların üzerine ve kişi başı milli gelirde 3 bin 200 dolardan 11 bin dolara yaklaşmıştır. 15 senedir Türkiye’ye birçok başarı kazandırdık. Türkiye ekonomisi her türlü şoka manipülasyona karşı sağlam olduğunu her defasında ispatlamıştır. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2 civarında, ocak-ekim döneminde bütçe gelirleri 110 milyar, vergi gelirleri 431 milyar olmuştur. Vergi gelirleri performansı da göstermektedir ki ekonomi canlanmaya devam ediyor. Kazanç olmazsa, vergi tahsilatı da olmaz. Vergi performansına baktığımızda Türkiye’de üretimin yatırımın istihdamın devam ettiğini görüyoruz” dedi.

EN AZ YÜZDE 6 BÜYÜRÜZ

Başbakan Yıldırım şunları söyledi: “Sene sonu büyümemiz de en az yüzde 6 oranında gerçekleşmiş olacak. Makro göstergelerimiz sapasağlam. Türkiye, dünyaya güven veren ender ülkelerden biri. Türkiye, yatırımcının yüzünü güldüren ülkelerden biri. Bütün bunlar tutmayınca bu sefer de Türkiye’nin notunu düşüren o bildik kuruluşlar art arda 2017 için tahminlerini düzeltme yarışına girdiler. Şimdi de 2017’yi bıraktılar, 2018 için kaos ve ekonomik kriz senaryoları tekrar tedavüle sürüldü. İş alemimiz, vatandaşlarımız rahat olsun.”

Evet, faizler yüksek ama nedenleri var

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, Türkiye’de nominal faizin yüksek olduğunu belirterek, “Sektör olarak faiz seviyelerinin yüksek olmasına karşıyız. Faizin yüksek olduğunu biz de söylüyor ve altını çiziyoruz. Ama parayı pahalılaştıran unsurların neler olduğunu da tartışmak istiyoruz. Türk Bankacılık sistemi hiç para kazanmazsa bile faiz oranlarının aşağı doğru seyri azami 200 baz puan görünüyor. Yani yüzde 18 olan bir faiz, bankacılık sektörü hiç para kazanmasa yüzde 16 olabiliyor” dedi. Faizlerin düşürülmesi için kamusal ve operasyonel yüklerin azaltılması gerektiğini ifade eden Aydın “Bu giderleri doğru yönetirsek faizleri aşağı çekme şansımız var” dedi.

Piyasaları şaşırtacağız

BAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Şimşek dövizdeki artışa ilişkin “Sakin olmak lazım. Paniğe gerek yok. Önümüzdeki 12 ayda biz sizleri, piyasaları şaşırtacağız, reform yapmaya devam edeceğiz. Bu reformlar gelecek nesile borcumuzdur” dedi. Dün İstanbul’da düzenlenen iki ayrı zirvede konuşan Şimşek, Rusya ile krizin geride kaldığını, DEAŞ terör örgütünün darbe vurduğu Türk turizminin toparlandığını ifade ederek, şunları kaydetti: “Bunları neden anlatıyorum? Evet, bugün ABD’de görülen bir davanın yarattığı belirsizlikler üzerinden piyasalarımızda büyük bir oynaklık var. Ama bu gelip geçici. Batı ile çıkarlarımız, menfaatlerimiz çerçevesinde güçlü ilişkiler kurduk, kurmaya devam edeceğiz. Biz Batı’dan kopmuyoruz. 2-3 ay öncesine gidin, ‘AB ile müzakereler durdurulacak’ deniyordu. Durduruldu mu. Şimdi biz Almanya ile de, diğer ülkelerle de ilişkilerimizi tekrar makul bir zemine çekiyoruz.”

3. çeyrekte % 7 büyürüz

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, konuk olduğu AA Finans Masası’nda ekonomi gündemine dair açıklamalarda bulundu. Bilecik, Türkiye’nin 2017 yılı büyüme performansına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, iş dünyası olarak büyüme rakamlarından memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Üçüncü çeyrekte, ilk yarıda açıklanan yüzde 5.1’in çok daha üzerinde bir büyüme neticesiyle karşılaşılacağı öngörüsünde bulunan Bilecik, “TÜSİAD olarak görüşümüz yüzde 8.5, hatta yüzde 9’lar bazında bir üçüncü çeyrek büyümesi ile buluşacağız diye düşünüyorum” dedi. Bilecik, dövizdeki dalgalanmanın iki temel göstergeden kaynaklandığını belirterek, AB ve ABD ile olan ilişkilerin döviz kurunun artmasına neden olduğunu söyledi.

Döviz ile borçlanmayın

İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, iş adamlarına döviz ile borçlanmama konusunda uyarılarda bulundu. Özince,  Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren insanların kumbarayla damlaya damlaya para toplayıp, Türk Lirası kaynaklarıyla işini görmeye çalıştığını belirterek, “Benim tavsiyem Türk lirasıdır. Dövizin, gayrimenkulün, çeşitli tüketim gereçlerinin fiyatlarının artmasından ben de vatandaş olarak son derece rahatsızım. Kur artışlarından çok, beni enflasyon artışı çok endişelendiriyor” diye konuştu. Özince, ayağını yorganına göre uzatanın hiçbir probleminin olmayacağını bildirdi. Bankacılık sektörünün, otomobilin motoru gibi küçük olduğunu belirten Özince, ne kadar tasarruf varsa, o kadar banka olduğuna vurgu yaptı. 

Riske karşı önlem lazım

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, reel sektörün 210 milyar doların üzerinde net döviz açık pozisyonu olduğuna dikkat çekerek “Sanayicimizin önümüzdeki dönemde yatırımlara, büyümeye ve istihdama katkısını sürdürebilmesi için kur riskine karşı korunması büyük önem arz ediyor. Bu noktada Merkez Bankamızın reel sektörün kur riskini hafifletmek için birtakım önlemler aldığını görüyoruz. Tüm çözümleri de Merkez Bankamızdan beklememek gerekiyor. Nihai döviz değerinin uzun vadede enflasyon, borç, büyüme, reel faiz gibi makroekonomik göstergelere bağlı olarak hareket ettiğini unutmamamız gerekiyor. Yüksek büyümenin sürdürülmesi kadar finansal istikrarın korunmasının da reel sektör açısından önem taşıyor” dedi.