4 Mayıs 2024 Cumartesi / 26 Sevval 1445

Adnancılar'ın tahliyesinin perde arkasında ne var?

Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul merkezli 4 ilde yeni bir operasyon başlatıldı. 8 şüphelinin yakalanması için başlatılan operasyonda bazı şüphelilerin gözaltına alındığı belirtildi. Geçtiğimiz günlerde, İstinaf Mahkemesi birçok suçtan binlerce yıl hüküm giymiş örgüt üyelerine verilen kararı usulden bozmuş ve 68 sanığın tahliyesine karar vermişti. Kamuoyunda infiale sebep olan bu kararın perde arkasında yaşananları sizler için derledik...

Star Gazetesi29 Mart 2022 Salı 14:15 - Güncelleme:
Adnancılar'ın tahliyesinin perde arkasında ne var?

Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmün usulden bozulmasına karar vermişti.

1. Ceza Dairesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik 215 sanık hakkında verilen hapis cezalarına yönelik yapılan istinaf başvurusunu karara bağlanmış, dairenin dosya üzerinden yaptığı incelemede, açılmamış davalar hakkında hüküm kurulduğu ve bunun da kesin hukuka aykırılık hallerinden kabul edildiği kaydedilmişti.

Daire, diğer suçların (örgüt üyeliği, örgüt yöneticiliği, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, FETÖ örgütüne yardım, siyasi ve askeri casusluk vs.) bağlantısı sebebiyle ve ayrıca eksik kovuşturma ile hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulması nedeniyle kararın usulden bozulduğunu vurguladı.

Ceza dairesinin bozma kararıyla birlikte, eksik kovuşturma ile hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulması sebebiyle yerel mahkemenin kararını usulden bozdu. Bozma kararı ile birlikte, toplam 68 tutuklu sanığın tutuklulukta geçirdikleri süreyi göz önünde bulundurularak bu sanıkların tahliyesine karar verilirken, 1 milyar lirayı aşan mal varlıklarının iadesine karar verildi.

Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu örgüt yöneticisi konumundaki 16 sanığın ise tutukluluk halinin devamına hükmedildi.

"ADNANCILAR YAZSA ANCAK BÖYLE YAZARDI"

Karar sonrasında kamuoyundan tepkiler yükselirken, birçok gazeteci ve hukukçu, İstinaf Mahkemesi'nin bu kararının "Adnancılar tarafından yazılsa ancak böyle yazılabileceğini" belirtti.

400 sayfa uzunluğundaki gerekçeli kararda, tehdit ve şantajla iğfal edilen kadın ve çocuklukların rızası olduğu vurgulanırken, elde edilen delillerin suç isnadı için yeterli olmadığı ifade edildi.

Hukukçular, kararda yer alan gerekçelerin, tanık ve mağdur ifadelerinden cımbızlanarak alındığı ve Adnan Oktar'a yönelik örgüt liderliği suçlamasını ortadan kaldırmaya yönelik olduğu ileri sürdü.

Dava dosyasının 1. Ceza Dairesi'ne nasıl geldiği konusunun araştırılması gerektiğini savunan hukukçular, karara imza atan yetkililerin de soruşturulmasını öneriyor.

1. Ceza Dairesi, kasten öldürme, intihara yönlendirme, kasten yaralama gibi davalara baktığı, bu tür organize suç davalarıyla ilgilenmediği belirtiliyor.

Organize suç örgütü kurmak, uluslararası ajanlık ve küçük çocuklara taciz, çocuk alıkoyma, iftira, suç isnat etme, dinin inancın suiistimaliyle dolandırıcılık, rüşvet ve ruhsatsız silah bulundurma gibi suçlardan binlerce yıl ceza alan sanıkların tahliyelerine verilen karara itiraz edildi.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı, Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik yerel mahkemece verilen hükmün usulden bozulmasının ardından 68 sanık hakkındaki tahliye kararına itiraz ederek, 61 kişi hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı.

"TACİZ VAR, TECAVÜZ VAR"

Adnan Oktar Suç Örgütü'nden 2017 ayrılan Ceylan Özgül bir röportajında, küçük kız çocuklarının istismar edildiğini anlatmıştı.

Özgül, "7, 10, 16 yaşında kız çocuklarının taciz edildiğini duydum. Kimi çocuğu annesi getirip onların ellerine veriyor. Bazıları para için, bazıları inandıkları için. Taciz var, tecavüz var. Küçücük kızlar taciz ediliyor. Her türlü pisliği yapıyorlar. Vergide de, askerlik konusunda da yolsuzluk yapılıyor. Silah alımı konusunda da. Kızları okula göndermiyor, okuldan zorla çıkartıyorlar. Kendi hayatları olmasına izin verilmiyor. Oradan ayrılanlara iftiralar atılıyor." ifadelerini kullanmıştı.

Adnan Oktar'ın "kediciklerinden" olan Seda Işıldar, İngiliz The Sunday Times gazetesine, 16 yaşındayken Oktar tarafından cinsel istismara uğradığını, 20 yaşındayken genel anestezi olmadan burun estetiği olmaya zorlandığını söyledi.

Işıldar, Oktar'ın 30'lu yaşlarındayken kendisini onunla evlenmeye zorladığını belirtirken, tam 8 yıl sonra kaçmayı başardığını ve Kanada'ya taşındığını aktardı.

16 BİN KAN ÖRNEĞİ KAYBOLDU

1999 yılında genç bir doktorun lösemiye yakalandığı ve mutlaka kök hücre nakli olması gerektiği yönünde kampanya başlatıldı.

Bu genç doktor ise Adnan Oktar'ın sağ kolu olarak bilinen ve uluslararası ajanlık ile de suçlanan Oktar Babuna'ydı.

Babuna, donör olabilmek için hastane önlerinde kuyruklara giren 160 bin Türkiye vatandaşının kan örneklerini, Almanya'ya ve ABD'ye göndermişti.

Daha sonra bunun Adnan Oktar Suç Örgütü'nün planlarından biri olduğu anlaşıldı ancak kan örneklerine ne yapıldığı tespit edilemedi.

Dönemin MHP'li Sağlık Bakanı Osman Durmuş, kanların kaybolduğunu açıkladı ve soruşturma başlattı. Toplanan ilik ve kanların Türkiye'ye iade edilmesi için yapılan girişimler sonuçsuz kaldı.

CİNSEL İÇERİKLİ ŞANTAJ GÖRÜNTÜLERİ

Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik yürütülen operasyonlarda, örgütün kurduğu cinsel sömürü sistemine ilişkin deliller ele geçirilmişti. Dava dosyasına da giren bu deliller, cinsel içerikli görüntülerle ve mesajlarla örgüt içinde "turnike" adı verilen cinsel sömürü sistemini ortaya çıkarmıştı.

Oktar'ın "kedicikler" dediği kadınlar, "turnike sisteminde" birçok erkekle birlikte olduğu ve görüntülerin de şantaj amacıyla kayda alındığı belirlenmişti.

Ayrıca örgüt üyeleri arasındaki WhatsApp konuşmaları da deşifre olmuş, kendi aralarında kurdukları gruplarda çok sayıda genç kızın fotoğrafının paylaşılarak 'kandırma' talimatı verildiği tespit edilmişti.

NE OLMUŞTU?

Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik 84'ü tutuklu 215 sanığın yargılandığı dava 11 Ocak 2021 tarihinde karara bağlandı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, örgüt elebaşı Adnan Oktar ve örgütün yöneticisi konumunda olan 16 sanığı 9'ar bin yıl hapis cezasına çaptırdı.

Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik görülen davada 499 sayfalık mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, örgütün elebaşı olduğu iddia edilen tutuklu sanık Adnan Oktar'ın, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, 7 mağdura karşı "Birden fazla kişiyle birlikte cebir ve tehditle çocuğun cinsel istismarı", 20 kişiye karşı "Birden fazla kişiyle birlikte ve silah tehdidiyle cinsel saldırı", 15 kişiye karşı "Örgüt amaç ve faaliyetleri doğrultusunda kişisel verilen kaydedilmesi", 5 kişiye karşı "Kişisel verilen kaydedilmesi", 12 kişiye karşı "Cebir ve şiddet kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye karşı "Kendisini savunamayacak durumda birine karşı silahla cebir ve şiddet kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 7 kişiye karşı "Örgütün korkutucu gücünden yararlanarak eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi", 2 kişiye karşı "Eziyet", "Suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak silahla tehdide azmettirme", "Siyasal ve askeri casusluk suçuna teşebbüs", "Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek", "Nitelikli dolandırıcılık", "Kaçakçılık" ve "Özel belgede sahtecilik" suçlarından 150 yıldan 1365 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenmişti.

Mütalaada örgüt yöneticisi konumunda bulunan Alev Babuna, Ulviye Didem Ürer, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Aylin Atmaca ve Merve Büyükbayrak'ın da aralarında bulunduğu 13 sanığın "Silahlı örgüt yöneticisi olmak" suçundan 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları, ayrıca sanıkların örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen tüm suçlardan cezalandırılmaları talep edilmişti.

Star Gazetesi