Uzattın demezseniz, Trump-Putin zirvesi hakkında bir yazı daha yazmak istiyorum.
Öyle ya, Alaska zirvesini jeopolitik düzlemde büyük değişimlerin habercisi olarak görüyoruz, başka başka bölgesel denklemleri merkeze alarak muhtemel gelişmeleri öngörmeye çalışmakta fayda var.
Söz gelimi Zengezur Koridoru'nu merkeze alarak zirveye bir başka boyut katsak ne dersiniz?
Zirvesinin ana gündem maddesi elbette Ukrayna idi. Ne var ki, Ukrayna, artık daha net bir şekilde söyleyebiliriz, büyük kapışmanın cephesi olmaktan öteye bir anlam taşımıyor. Onun için masada Ukrayna konuşulsa da mücadele alanlarından birinin Kafkasya olduğu fikri takip yapabilenler için aşikâr.
Kafkasya denklemi denilince de Zengezur Koridorunu merkeze koymak gerekiyor.
Zengezur koridoru, bir sınır hattı olmaktan öte, jeopolitiğin nabzını tutan bir arter. Açılırsa yeni bir düzeni doğuracak eğer açılamazsa da bölgeyi daha büyük fırtınalara sürükleyecek.
Zengezur'da iç içe geçmiş halkalardan oluşan bir mücadele ile karşı karşıyayız.
Birinci halka yerel. Karabağ savaşı dengeleri değiştirdi. Azerbaycan zaferle güçlendi, Ermenistan ise kırılgan kaldı. Erivan Batı'ya yaslanmaya çalışıyor ama Batı sahada yok; vaatleri boş, güvenceleri kâğıt üzerinde.
İkinci halka bölgesel. Türkiye ve Rusya oyunun merkezinde. Türkiye sahada üstünlük kurdu, şimdi masada söz sahibi. Rusya Ermenistan'ı kaybetmek istemiyor ama Ankara'yı da dışlayamıyor. Çünkü Kafkasya'da barış da savaş da Türkiye'siz olmaz.
Üçüncü halka küresel. Washington'un niyeti açık: Çin'in Kuşak-Yol hattını kesmek. Koridor, Pekin'in Avrupa'ya açılan damarlarını kontrol etmenin anahtarı. Erivan'da atılacak bir imza, Şanghay'dan Brüksel'e kadar uzanan ticaret akışını değiştirebilir.
Ekonomipolitik boyuta gelince... Koridorun yönü, sermayenin rotasıdır. Bir yolun açılması, milyarlarca dolarlık ticareti büyütür; kapanması, siyaseti daraltır. Enerji hatları, lojistik zincirler, güvenlik dengeleri... hepsi bu hattın kaderine bağlıdır.
Tablo net... İç içe geçmiş bir oyun, karmaşık bir strateji. Yerelde atılan her adım bölgesel güçleri, bölgesel dengeler de küresel aktörleri hareketlendiriyor.
Avrasya ölçeğindeki mücadelede Avrupa'nın kifayetsiz siyasetçileri "Rusya ile barış olmayacak" diyor. Rusya ise "Amerika ile çatışmayız; Avrupa isterse savaşsın, bedeli de kendi toprağında öder" mesajını veriyor. Bu yüzden düğüm, aslında Washington ile Moskova arasındaki yeni pazarlıkta sıkışıyor.
Tam bu noktada Türkiye kritik bir aktör. Karabağ'da sahada kazandığı üstünlüğü masada akılla birleştirirse, sadece Azerbaycan'ın değil, bölgenin ve kıtaların kaderini belirler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiyesiz bir koridor olmaz." sözü Türkiye'nin kararlılığını gösteriyor. Bu kararlılık, diplomasi masasında Türkiye'ye güçlü bir yer açıyor.