Kim Milyoner Olmak İster Ben Ruhi Bey Nasılım şiiri sorusu: Ben Ruhi Bey Nasılım şiiri hangi İkinci Yeni şairine aittir?

Kim Milyoner Olmak İster yeni bölümüyle ATV ekranlarında izleyicisi ile buluşuyor. Kenan İmirzalıoğlu'nun sunduğu Kim Milyoner Olmak İster'in yayınlanan son bölümünde sorulan soru izleyenleri meraklandırdı. Oyun tek kişilik bir yapıda kurgulanmıştır ve Devlet Tiyatrosunda oynanmıştır. Tiyatroya da uyarlanan Ben Ruhi Bey Nasılım şiiri hangi İkinci Yeni şairine aittir? sorusunun yanıtı haberimizde yer alıyor.

Kim Milyoner Olmak İster'in yayınlanan son bölümünde geceye, "Ben Ruhi Bey Nasılım şiiri hangi İkinci Yeni şairine aittir?" sorusu damga vurdu. Yarışmayı izleyenler cevabın hangi şık olduğunu kestiremedi. Kim Milyoner Olmak İster programındaki bir soru yine izleyenlerin merakını cezbetti. Ben Ruhi Bey Nasılım şiiri hangi İkinci Yeni şairine aittir? sorusunun cevabı programı izleyenler tarafından araştırılmaya başlandı. İşte o sorunun cevabı...

Tiyatroya da uyarlanan Ben Ruhi Bey Nasılım adlı şiir hangi İkinci Yeni şairine aittir?

A- Cemal Süreya

B- Turgut Uyar

C- Edip Cansever (CEVAP C)

D-Sezai Karakoç

BEN RUHİ BEY NASILIM ŞİİRİ

Ben Ruhi Bey Nasılım, Edip Cansever'in aynı adlı ırmak şiir'lerinden yola çıkarak, seyirlik oyun haline getirilmiş şeklidir.

Şair Edip Cansever'in yayımlanan Şairin Seyir Defteri (1976) adlı kitabından alınan "Ben Ruhi Bey Nasılım" şiiri, Cüneyt Çalışkur yönetiminde, İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Sanatçının, bu uzun şiirin sahnelendiğini ölmeden önce görmek, en büyük isteklerinden biriydi. Ancak oyun, ilk kez 19 Ekim 2001 tarihinde, Cansever'in ölümünden 18 yıl sonra oynanabildi. Bir saat 30 dakika süren oyunu oluşturan şiirler bir monolog şeklinde işlenmiş. Başrolü oynayan Uğur Polat güçlü sahnesiyle oyunda dikkatlerin dağılmasını önlüyor.

Ölüm ve yaşam ikilemini sorgulayan ve bunu giderek bir oyun şekline dönüştüren Ruhi Bey'in yaşamı; çevresindeki insanları oluşturan çiçek sergicisi, kürkçü Yorgo, patron, genelev kadını, meyhane garsonu, otel katibi ve cenaze kaldırıcısı Adem'in gözünden ele alınmakta, olayların gelişimi kurgusal açıdan ayrıntılı ve bütünlüklü olarak değerlendirilmektedir.

BEN RUHİ BEY NASILIM' TİYATRO OYUNU HALKINDA

Ben Ruhi Bey Nasılım, şair Edip Cansever’in 1976 yılında yayımlanan şiir kitabının adıdır. Kitap 1977 Türk Dil Kurumu ödülünü almış ve edebiyat dünyasında büyük ilgiyle karşılanmıştır. Bir ırmak şiir olan Ben Ruhi Bey Nasılım kitabına ilgi yazıldığı dönem sonrasında da artarak devam etmiştir. Ben Ruhi Bey Nasılım kitabı, günümüzde, Edip Cansever’in Yapı Kredi Yayınları tarafından yaymlanan Sonrası Kalır Bütün Şiirleri kitabının ikinci cildinde bulunmaktadır. 

1976 yılında Koza Yayınları tarafından basılan kitap 2016 yılında 40.yıla özel olarak 2000 nüsha özel koleksiyon baskısı adıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Bu kitapta şair, Ruhi Bey adlı karakterin yaşamından kesitleri, Ruhi Bey ve onun etrafında olan, bir şekilde onunla yolları kesişen insanların ağzından anlatır. Ben Ruhi Bey Nasılım şiir kitabı Burak Özhan tarafından oyunlaştırılmıştır.

Oyun tek kişilik bir yapıda kurgulanmıştır ve Burak Özhan tarafından oynamaktadır. Edip Cansever’in vefatından önce sahnede görmek istediği, 14. Direklerarası Seyirci Ödülleri’nde En Başarılı Erkek Oyuncu ödülüne layık bulunan oyun İzmir’de çeşitli platformlarda sergilmiş ve seyircinin büyük ilgisiyle karşılaşmıştır.

Oyunun Konusu : Daha önce bahsedildiği gibi oyun metni aslında bir ırmak şiirdir. Şair bu şiirinde tiyatro ögelerini sıklıkla kullanmıştır. 

BEN RUHİ BEY NASILIM ŞİİRİ

Ve her şey hızla yetişti sonra

Sarı bir günün kahverengi yarınına.

Yıkılmış bir ağacın üstünde yıllarca oturdum da

Gözleri avına benzeyen bir avcıydım sanki

Ağaç da çürümüş zaten

Kazımış, oymuş bir yerlerinden gelip geçen onu

Ağaç mı, içi yıllarla dolu bir kutu mu

Çözmek için mi acaba içlerindeki bir gizi

-Gizi mi, bir giz gereksinmesini mi-

Yoklamışlar orasından burasından Kim bilir.

Ama sessizlikten başka ne bulmuşlar

Önemsiz bir iki anıdan başka

Ya insan kılığında ya da bir dekor taşkınlığında

Sorarım ne bulmuşlar

Çoktan yeni bir umuda dönüşmüştür onlar da Anılar.

Oysa bambaşka şeyler olmalıydı ağaçta

Kazılmış, oyulmuş yerlerinde ağacın

Buruk mayhoş, daha çok da bir zehir tadındaki

Bir şeyler olmalıydı. Ve sanki

Yıllar var ki saklamışım orda ben

Saklamışım anlaşılan

Odasında yapayalnız doğuran bir kadının

Dışa vurmak istemediği

Ya da pek gereksinmediği

O iniltiyi andıran

Duyurulmayan her şeyi. (Edip Cansever)