5 Mayıs 2024 Pazar / 27 Sevval 1445

Dil öğrenmek için en elverişli ülkeler listesi açıklandı

Yüz yüze öğrenmeye yakın bir deneyim sunan online yabancı dil kursları yurt dışında dil öğrenme talebini azaltsa da, neden bazı ülkelerin daha iyi bir dil öğrenme ortamı sunduğu merak konusu oldu. Türkiye'nin de dahil olduğu yeni bir araştırma, hangi ülkenin, neden dil öğrenimi konusunda daha öne çıktığını ortaya koydu.

21 Ağustos 2023 Pazartesi 17:07 - Güncelleme:
Dil öğrenmek için en elverişli ülkeler listesi açıklandı

Pek çok insan birden fazla dil konuşmayı, anadilinden başka dilleri de akıcı bir biçimde öğrenmeyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Zira dil bilmek eğitim ve kariyer olasılıklarına pozitif katkılarda bulunuyor. Anadili dışında bir ya da daha fazla dil bilen kişiler, mevcut kariyerlerinde dil tazminatı gibi olanaklardan yararlanabiliyor, uluslararası etkinliklerde şirketlerini temsil edebiliyor, uluslararası müşterilerle doğrudan temas kurabiliyor. Öte yandan akademik kariyer planlayanlar, bildikleri diller sayesinde daha çok akademik kaynağa erişebiliyor, kaynakları orijinal dilinden okuyarak daha nitelikli çalışmalar ortaya koyabiliyor.

Tam da bu yüzden, ilkokuldan itibaren başlayan dil öğrenimini yeterli bulmayan kişiler, öğrenmek istedikleri dilde diledikleri yetkinliğe ulaşabilmek için online dil kurslarına veya yurt dışı dil programlarına yöneliyor. Dünyanın dört bir yanından anadilini konuşan eğitmenleri, o dili öğrenmek isteyen öğrencilerle bir araya getiren online dil öğrenme uygulaması Preply'nin hazırladığı Dünya Dil Endeksi Raporu, bu ülkeleri ortaya çıkarıyor.

DİL ÖĞRENMEK İÇİN EN UYGUN ÜLKE: LÜKSEMBURG

Preply tarafından yürütülen Türkiye'nin de dahil olduğu 31 ülkeyi 18 kriter üzerinden değerlendirdiği Dünya Dili Endeksi araştırması, dil öğrenmek için en uygun ülkenin Lüksemburg olduğunu ortaya koyuyor. Dil öğrenmeye başlanan yaş, ülkede kabul edilen resmi dil sayısı, konuşulan dil sayısı, TV erişimi ve teknolojiye ulaşım gibi kriterlerle dil öğrenmek isteyenler için en uygun ortamı sunan Lüksemburg'u; İsveç, Güney Kıbrıs, Malta, Danimarka, Hollanda, Finlandiya, Slovenya, İspanya ve Estonya izliyor.

DAHA ÇOK DİLİN KONUŞULDUĞU ÜLKELER AVANTAJLI

Yalnızca resmi diller değil, ülkeyi paylaşan farklı halklar tarafından konuşulan dil sayısı da dil öğrenme ortamını zenginleştiriyor. Örneğin ABD'de 335, Kanada'da 195, Almanya'da 95, Birleşik Krallık'ta 85 dil konuşuluyor. Bu dört ülkeyi Hollanda, İtalya, Fransa, Danimarka, Finlandiya ve İsveç izliyor. ABD ve Kanada'nın dışında Avrupa Birliği ülkelerinin de genel anlamda çok dilli bir ortam sunduğu görülebiliyor. Öte yandan Malta'da 8, İrlanda'da 13 dil konuşulduğu ve bu rakamlarla söz konusu ülkelerin en az dil konuşulan ülkeler olduğu tespit ediliyor.

Dil öğrenmek kültürle yakından ilişkili olduğu için, farklı kültürlerle temas halinde olmak, o kişilerle iletişim kurma potansiyelini de artırıyor. Bir dili öğrenmenin en iyi yollarından birinin o dili günlük yaşantıda sürekli kullanmak olduğu düşünüldüğünde farklı kültürlerle etkileşim, akılda kalıcılığı da beraberinde getiriyor. Öte yandan insan zihni, gün içinde farklı dillerle etkileşim kurdukça, o şekilde düşünmeyi öğreniyor. Çok dilli bir ortamda çok dilli düşünmeye alışan zihin, bilişsel süreçleri de dil öğrenimine uygun bir biçimde programlıyor.

TÜRKİYE ARAŞTIRMADA SON SIRADA YER ALIYOR

Preply tarafından yapılan çalışma kapsamında son sırada yer alan Türkiye, araştırma metodolojisine yer alan temel değerlendirme kriterlerine göre özellikle birkaç madde de geride kaldığı belirtiliyor. Türkiye'de konuşulan dil çeşitliliğinin kısıtlı olması farklı kültürlerle teması ve yeni dil öğrenimine açık olma durumunu etkiliyor. Yabancı dil öğretiminde teknoloji kullanımının ise listede yer alan diğer ülkelere göre geride kaldığı belirtilmiş. Bu iki kriterin neticesinde ise Türkiye'nin ikinci dil yetkinliği en düşük puanı alıyor. Eğitim metodolojisi, pratik eksikliği ve konuşma çekingenliği Türkiye'nin son sırada yer almasının diğer nedenleri olarak ifade edilmiş.

TELEVİZYON İZLEME ALIŞKANLIKLARI DAHİ ETKİLİ

İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Almanca gibi yabancı dillerin öğrenimi üzerine akademik çalışmalar yürüten Noa Talaván Zanón'a göre, özellikle altyazılar, ses, metin ve dil arasında bağlantı kurmak için izleyici katılımını gerektiriyor. Tam da bu sebeple dil öğrenimi açısından televizyona erişim ve bu televizyon içeriklerini tüketme biçimi, dil öğrenimi sürecinde araçsallaştırılabiliyor.

TÜRKİYE'DE DUBLAJ TERCİHİ, ALTYAZIYA DOĞRU DÖNÜŞÜYOR

Televizyondaki içeriklerin tüketilme biçimine bakıldığında ise Türkiye'deki sinema ve dizi alışkanlıklarında, özellikle 2010'lu yılların ortalarına kadar ağırlıklı olarak dublaj seçeneğinin tercih edildiği tahmin edilebiliyor. Bu dönemlerdeki dublaj tercih oranının %94'ü bulabildiği düşünülüyor. Öte yandan video içerik platformlarının sayısındaki artış ve yükselen yabancı dizi izleme kültürü, Türkiye'de özellikle Y ve Z kuşaklarında altyazıyla dizi-film izleme alışkanlığını artırıyor. Bu olumlu bir gelişme olarak yorumlanabiliyor. Zira bilimsel çalışmalar, televizyon izlemenin ve altyazı takip etmenin bir yabancı dil için akılda kalıcılığı artırdığını ve yetkinlik kazanma sürecini hızlandırdığını gösteriyor.

YURT DIŞINDA DİL ÖĞRENİMİNE İLİŞKİN ÇARPICI BULGULAR

Preply tarafından hazırlanan Dünya Dil Endeksi Raporu'nda şu veriler dikkat çekiyor:

* Lüksemburg'daki çocukların tamamı (%100), yabancı dil öğrenmeye ilkokulda başlıyor. İsveç'te ise çocukların %94'ü eğitim hayatlarının ilk yıllarında anadillerinden başka bir dille tanışıyor.

* İtalya ve Fransa'da, Almanya'ya kıyasla daha fazla çocuk ilkokulda yabancı dil öğrenmeye başlıyor.

* Almanya'da en çok bilinen yabancı dile hakimiyet seviyesinin ve ülkede konuşulan dil sayısının İtalya ve Fransa'ya göre daha yüksek olduğu görülüyor.

* Online dil öğrenmenin de giderek büyüyen bir trend olduğu düşünüldüğünde, ülkelerin internete erişim oranları da dil ortamını iyileştiren unsur olarak öne çıkıyor. Örneğin Hollanda'da evlerin %98'inde internete erişim olduğu bilinirken, bu oran ABD'de %82 olarak ölçülüyor. ABD, bu oranla Romanya ve İtalya'nın gerisinde kalıyor.