26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Dr. Necdet Subaşı: Bunun üzerine gidilebilecek siyasal bir stratejiyi belirlemek zorundayız

Yeni Zelanda'da iki camiye yönelik gerçekleştirilen terör saldırısında son duruma göre 49 kişi hayatını kaybetti. 20'den fazla kişi de yaralandı. Müslümanlara yönelik saldırı öncesinde sözde manifesto ile İslamı, Türkleri ve Başkan Erdoğan’ı da hedef alan teröristin hareketlerini değerlendiren Dr. Necdet Subaşı, Bu saldırı dünyanın değişik ülkelerindeki Müslümanların üzerinde büyük bir tedirginlik yarattığını dikkate almak gerekir. Bunun üzerine gidilebilecek siyasal bir stratejiyi belirlemek zorundayız.” ifadelerini kullandı

15 Mart 2019 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Dr. Necdet Subaşı: Bunun üzerine gidilebilecek siyasal bir stratejiyi belirlemek zorundayız
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde meydana gelen terör saldırısının faili Brenton Tarrant, kim olduğuna ve bu saldırıyı neden gerçekleştirdiğine ilişkin 87 sayfalık bir manifesto yayımladı. Beş farklı silahla gerçekleştirdiği saldırıyı kafasına taktığı kamera ile bir bilgisayar oyununa çevirerek Facebook’tan canlı yayınlayan terörist Brenton Tarrant, Cuma namazı saatinde düzenlediği saldırıda en az 40 kişiyi katletti. Bu terör saldırının islamofobi boyutunu Dr. Necdet Subaşı’ya sorduk.
 
Aksam.com.tr'den Ezgi Aşık'a değerlendirmelerde bulunan Subaşı, “Cami, Müslümanların odak noktasıdır. Allah’ın evi olarak adlandırılıyor. Camilerin merkeze alınması, Müslüman medeniyete olan bir şiddeti işaret ediyor. Terör saldırısının gerçekleşme şekli; canlı yayın yapması, müzik dinlemesi ve geride bir metin bırakması çok büyük ürkütücü bir gelişme. Mekânlarımızı korumamız lazım. Bu saldırı dünyanın değişik ülkelerindeki Müslümanların üzerinde büyük bir tedirginlik yarattığını dikkate almak gerekir. Bunun üzerine gidilebilecek siyasal bir stratejiyi belirlemek zorundayız.” ifadelerini kullandı.
 
Bu terör saldırısının Yeni Zelanda gibi kısmen sorunsuz bir bölgede gerçekleşiyor olmasının çok tehlikeli sinyalleri olduğunu belirten Necdet Subaşı, “Yeni Zelanda şehitleri olarak geçecek bu olayı nefretle kınıyorum. Avrupa’daki islamofobinin Yeni Zelanda’ya doğru kaymış olması çok ürkütücü. Bu olay eski kodların ve hafızadaki kayıtların yeniden şekillenmesiyle gelişti. İslamofobi yeni bir olay değil, bu düşmanlık kendini sürekli güncelleyerek ilerliyor.” dedi.
 
Yeni Zelanda’daki terör saldırısında Müslüman âlemine bir mesaj verme gereği duyduklarını belirten Subaşı, “Oradaki manifesto da çok büyük tehditleri içeriyor. Bunun üzerinde düşünmek ve resmi iyi okumak gerekiyor. Bunun küresel ölçekte dünyayı Müslümanlara dar etme hevesinde bir çaba olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Nereden bakılırsa bakılsın, bunlar; ırkçı, ayrımcı ve faşistliktir.” sözlerine yer verdi.
 
Terör saldırısında Türkiye’yi hedef alan açıklamaların kamuoyunda üzerinde ayrıca durulması gereken bir konu olduğunu da dikkat çeken Necdet Subaşı, “Türkiye, İstanbul, Müslümanların varlığı ve sayın cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ile ilgili ciddi bir öfke var. Bunlar konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bu olaya nasıl tepki gösterileceği ve bu tarz olayların önünün nasıl alınacağı konusunda geniş ölçekli bir çabaya ihtiyaç var. Terör saldırısını sadece kınamakla yetinmeden bunun üzerine gitmek gerekiyor.”
 
Dünyada birilerinin İslam düşmanlığını endüstriyel tarzda biçimlendirdiğini ve güçlendirdiğini dile getiren Subaşı, “İslam üzerine birikmiş öfkeyi sürekli harekete geçirilecek bir dil kullanılıyor. Bu öfkenin üzerine inşa edilmiş bir dil var. Bu dili terbiye etmek gerekiyor. Dünya ölçeğinde, bu öfke dilinin geçersiz olduğu konusunda ve islamofobik önyargıları kapacak bir çaba içerisinde olmamız gerekiyor. Bunun güvenlik politikalarıyla da ilgili var. Mesela burada şimdiye kadar Müslümanlara yönelik şiddetle tanınmış kişilerin isimlerini silahların üzerine kazıyan bir öfke var. Bu kronolojiyi takip eden bir şiddet fırtınasının arkası gelir diye endişeleniyorum. Bunun önünün alınması konusunda kuşkusuz Türkiye, elinden geleni yapacaktır. Fakat bu konuya uluslararası anlamda hareket etmek gerektiğini düşünüyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.