TBMM'de kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi" Komisyonu'nun nitelikli çoğunlukla aldığı karar uyarınca AK Parti'den Hüseyin Yayman, MHP'den Feti Yıldız ve DEM Parti'den Gülistan Kılıç Koçyiğit'in yer aldığı heyet, önceki gün İmralı'da Abdullah Öcalan ile görüştü.
Meclis Başkanlığı'nın yazılı açıklamasında "sürecin pozitif ilerletilmesi açısından olumlu sonuçlar alınmıştır" dendi. Heyet üyeleri Komisyona ayrıca bilgi verecekler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Zirvesi dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken konu ile ilgili olarak "Komisyonun aldığı en son kararı, sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz" dedi.
Süreci zehirlemek için sağdan soldan, ortadan yandan saldırılar oluyor.
Saldırı diyorum çünkü yapılanların eleştiri ile alâkası yok. Eleştirenler; "yaptığınız yanlış, 'terörsüz Türkiye' için şöyle bir yol izlenmeli" diye bir teklif sunmuyorlar.
Saldırıların tamamı CHP'nin ve muhalefetin siyasî rant hesapları için yapılıyor.
Bunların hepsine cevap, inşallah sürecin sonunda elde edilecek kazanımlar ile verilecek. Biraz sabır gerekiyor.
MHP lideri Bahçeli, partisinin salı günkü Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, önce İmralı'ya gidişin devlet aklı açısından makul gerekçesini söyledi; "Terörsüz Türkiye hedefinin en ciddi muhataplarından birisi İmralı'dır" dedi.
Sonra temel gerekçeyi bir daha hatırlattı: "Mücavir coğrafyalardaki kutuplaşma ve kamplaşmadaki sertlik, yeni bir küresel çatışma denkleminin kurulma çalışmaları, bize iç cephemizi sağlam esaslara bağlamayı mecburi kılmaktadır..."
İç cepheyi sağlam kılmanın bugünkü ilk şartı da, Türk-Kürt kardeşliğinin gönülleri de ısıtacak sağlam hukukî zeminlere kavuşturulmasıdır.
Terörsüz Türkiye süreci; bizim çoğunu bilmediğimiz ama devletin istihbarat kaynaklarının, devletin karar organlarının detaylı bildiği pek çok badirelere, komplolara, provokasyonlara rağmen yürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin cesaret ve kararlılıkla yürüttüğü bu sürecin duygusallığa rehin bırakılacağını hesaplayanlar ve buradan oy devşirme gibi bir zavallılığa düşenler hiç heveslenmesinler.
Milletin duası onlara bu fırsatı vermeyecektir.
Bakınız CHP daha ilk adımda bugüne kadar destek aldığı Kürt seçmen kitlesinden tokadı yedi.
CHP, bu tokadın şiddetini henüz anlayabilmiş değil.
Şu kadarını söyleyeyim.
CHP'nin İmralı'ya üye göndermeme kararı, Diyarbakır'da tepkiyle karşılandı. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'ya yoğun eleştiriler var.
CHP'nin; süreci baltaladığı, DEM Parti seçmenini hayal kırıklığına uğrattığı, Tanrıkulu'nun artık Diyarbakır'ı temsil edemeyeceği söyleniyor.
CHP'ye duyulan tepkiyi anlamak zor değil.
Muharrem İnce'nin, Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylıklarının desteklenmesi, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya başta olmak üzere birçok ilin belediye başkanlığını CHP'nin kazanmasında Kürt seçmenin payı var.
İmralı'ya gitme kararında en çok umut bağladıkları CHP'nin tavrını, sadece korkaklık olarak değil, kendine yapılan siyasi bir kalleşlik olarak görüyorlar...
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, birkaç gün önce TV100 canlı yayınında ölçülü bir dil kullanmasına rağmen CHP'yi eleştirdi.
"CHP'den beklentimiz büyük. İktidar hedefi olan bir parti, Türkiye'nin en temel meselesinin çözümünde gerekirse cesur olmalı ve risk almalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten bu meselenin çözümünde çok aktif ve ciddi bir rol oynayabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet'in kurucu partisidir; yüzyıllık meselede sorumluluğu olan bir partidir. Çözümünde de bence bir rol oynamalıdır. Çok üzüldüm" dedi.
Bence pek üzülmesin.
Vesayetin partisi, statükonun muhafızı, 'yüzyıllık meselenin' sorumlusu CHP'nin, gerçek yüzünü görmüş oldular...