Sumud kelimesi, Arapçada, azimli duruş, sebat, direnç, kararlılık gibi anlamları olan bir sözcük. Filistinliler arasındaysa politik bir içeriği var, İsrail'in zorbalığına karşı azimle direniş ve kararlılıkla sebat göstermek anlamlarını taşıyor. Aslında "intifada"nın bir parçasıdır "sumud" ama bizim dilimizdeki "pasif direniş"e daha yakın. İşgal edilmiş olsa bile yurt toprağına bağlılık, Filistin'i unutmayış, Filistin'e has hafıza, sürgünde olsa bile sürgünde oluşu kabul etmeyiş anlamlarıyla birlikte düşünüldüğünde, bu bağlamda ortaya konulan ve şiddet içermeyen hemen her eylem "sumud"un içinde yer alıyor...
Filistin'in özgürlüğü için yazılmış bir şiir, çekilmiş bir film, söylenmiş bir şarkı, verilmiş bir röportaj, bir duvar yazısı, sıkılmış yumruk çizilmiş bir karikatür de "sumud"un içindedir. Buradan bakıldığında Filistinlilerin yaşamı zaten gösterdikleri üstün direnç sayesinde sumud'un ta kendisidir... Sumud, Filistinlilerin Filistin'e dair tüm kültürel hafızası aynı zamanda...
Bu kültürün bir diğer özelliği ise, "sumud"un, dünyaya açık oluşu, sınırları aşan bir tarzda, hemen her dilde sumud'a dahil olmak mümkündür ve her dilde üretilir oluşu onu küresel kılar... Gazze'ye doğru yola çıkan filonun "SUMUD" ismini taşıyor oluşu da tam bu kültürün izdüşümü. Uluslararası barış aktivistleri, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği insani dramına dikkat çekmek istiyor, soykırımı reddediyorlar. Bildiğiniz gibi tecrit ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla daha önce Madleen ve Hanzala isimli gemilerle yola çıkılmıştı. Bu kez, en kalabalık filo yollara düşecek.
44 ayrı ülkeden insani yardım çatıları altında çalışanları, sağlık görevlileri, doktorlar, tanınmış kişiler, sanatçılar, din adamları, siyasetçiler, hukukçular, sporcuların da desteklediği "Küresel Sumud Filosu" iki gün önce İspanya'dan yola çıktı. Bu filoya Tunus'tan da katılacak gemiler var.
Küresel Gazze Hareketi (GMTG), Özgürlük Filosu Koalisyonu (FFC), Mağrib Sumud Filosu ve Malezya Sumud Nusantara adlı kuruluşların işbirliğinde oluşturulan "Küresel Sumud Filosu" adlı çatı misyon, 4 Eylül'de İtalya, Yunanistan ve Tunus'tan katılacak gemilerle birlikte Gazze'ye doğru rotasında ilerlemeye devam edecek.
Sumud kavramına geri dönecek olursak, akıllara en çok gelen silüetler zeytin ağaçlarıyla, her şeye rağmen bebek sahibi olmayı yani anneliği şerefle ve zulümlere asla boyun eğmeden devam ettiren Filistinli kadınlardır... Çünkü hem zeytin hem anne, direnç demek, dirençlerin en sağlamı, en doğalı olarak temayüz ediyorlar.
İncire ve zeytine yemin eden Allah, zeytini Filistin topraklarına bir bereket nimeti olarak bahşetmiştir. Yerli Filistin halkı, zeytin ağaçlarını sanki evin insanıymışçasına sever, zeytini korur, zeytinin takdis edilmiş bir nimet olduğunu bilir ve bu ağacı kültürünün temel motiflerinden birisi haline getirmiştir... Ki İsrail'in zorba askerlerinin hedefinde Filistinlilerden sonra ilk gelen de zeytin ağaçlarıdır. İsrail zeytini, zeytin ağaçlarını hiç sevmediği için, zeytin Filistinlileri hatırlattığı için, askerleri de zeytin ağaçlarını hiç acımadan yakarlar... Ama dayanıklıdır zeytin. Her şeye rağmen, kök saldığı topraklarda bereket saçmaya devam eder...
Filistinli anneler de zeytin ağacının sabır ve sebatını kuşanmışlardır. Evleri, mahalleleri, hastaneleri İsrail tarafından yakılıp yıkıldığı halde, onlar asla umutsuzluğa düşmezler ve anneliği en büyük şeref bilerek, karınlarında sadece çocuklarını değil, Filistin'i taşırlar...
İşte bebek bekleyen her Filistinli kadın "sumud"dur. Yaprakları parıldayan her zeytin ağacı Filistin'de sumud dersi verir...
Gazze için yola çıkmış filonun isminin de SUMUD olması ne kadar anlamlıdır...