MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında bu soruyu ikinci kez "evet, gitmeli" diyerek cevapladı önceki gün. "MHP olarak heyete üye vermeye hazırız" da dedi.
Terörsüz Türkiye hedefine giden yolda PKK'nın tasfiyesiyle sonuçlanacak ilk adımı Bahçeli atmıştı malumunuz, geçen sene. Yine sarsıcı bir öneriyle gündemi alt üst etmiş, en son olacak olanı en başta ve üst perdeden dile getirmişti MHP lideri. Öcalan'a hitapla "çık ve PKK'yı feshettiğini ilan et" demişti.
Devamı geldi. Dediği oldu.
Bir yılın ardından bu kez de yine Ekim ayında "Öcalan ile görüşülsün" önerisini attı ilk kez ortaya Bahçeli.
Kastı, sürece yıkıcı muhalefet sergileyenlerin iddia ettiği gibi "terörist başına meşruiyet kazandırmak" değil elbette. Hakikatle ve insafla bağını koparmayan böyle bir şey iddia edemez MHP lideri için. Bilakis terör belasının sonlandırılması için tüm siyasi kariyerini, hayatını, ülküsünü ve partisini ortaya koydu Bahçeli.
Onun amacı PKK'nın Suriye kolu olan SDG'nin de silah bırakması ve Şam idaresine entegrasyonu için Öcalan'ın bir kez daha devreye girmesini sağlamak. Yani süreci hızlandırmak.
**
Bahçeli dillendirdi ama talep İmralı'dan geldi aslında. DEM Partililer epeydir bunu söylüyor, gerekliliğini anlatıyor, kamuoyunu ikna etsin diye Komisyon üyeleri ve karar alıcılar devreye girsin diye uğraşıyorlar.
Dolayısıyla o gün bugündür de hemen her ortamda bu konu konuşuluyor. Olası sonuçları ölçülüp biçiliyor, gerekli olup olmadığı tartışılıyor.
TBMM'de temsil edilen siyasi partilerin hemen hemen tamamının üye verdiği, bu haliyle Meclisin yüzde 96'sını temsil kabiliyeti bulunan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu henüz bir karar almadı bu konuda.
**
Tüm yazı ve sonbaharı bu meselenin taraflarını dinleyerek geçiren Terörsüz Türkiye Komisyonu PKK'ya "örgütü feshet ve silah bırak" talimatı veren terörist başı Öcalan'ı da dinleyecek mi?
Öcalan'ı dinlemesi için kendi içinden küçük bir heyet oluşturacak mı? Partiler üye verecek mi, seçilenler gönüllü mü olacak, görevli mi olacak, bilmiyoruz.
Ama İmralı'ya heyet gitmesi konusunda MHP ve DEM dışında netlik olmadığını görüyoruz. İki parti de fayda umuyor.
AK Parti henüz görüş bildirmedi. Karar verilmediğini, durumun tartışıldığını biliyoruz. Parti de gidilecekse CHP'nin de dahil olması gerektiği görüşü hakim.
CHP ise hem eleştirel hem mesafeli...
Yeniden Refah Partisi epey tepkili... Komisyondan çekilebilecekleri konuşuluyor.
İYİ Parti komisyona üye vermeyerek sürecin karşısına konuşlandı en başından.
**
Dolayısıyla fotoğraf alacalı... Meclis ve Komisyon dışından destekler geldi ama. Bülent Arınç, "gerekirse ben giderim", Mehmet Uçum "faydalı olur" dedi mesela.
Lakin daha şimdiden zarar vermiş gibi görünüyor. İmralı'ya -DEM'li olmayan- milletvekillerinden bir heyeti gönderme ve Öcalan'ı dinleme fikri bile Komisyondaki "birlik beraberlik" görüntüsünü bozma potansiyeli taşıyor.
Terörsüz Türkiye hedefi için doğru olanı yapma kaygısıyla durum ölçülüp biçiliyor.
47 yıl boyunca ülkeyi bölmeye, toprak koparmaya, milletin arasına fitne sokmaya çalışmış, bu amaçla on binlerce insan öldürmüş bir terör örgütünün tasfiyesinden bahsediyoruz sonuçta.
**
Benim kanaatim, MİT'in yön veren tecrübesi ve çok boyutlu dikkatiyle sağlıklı şekilde yürütülen sürecin bu şekilde nihayete erdirilmesi gerektiği yönünde.
**
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sadece bir yıldır değil iktidara geldiği günden bu yana sorunun çözümü için verdiği her tür emeğe, gayrete, temiz niyete hepimiz şahidiz.
PKK'ya silah bıraktıran gerçek DEM'e uzatılan el değil sonuçta. 23 yıldır süren çözüm süreci gerçeğidir PKK'ya silah yaktıran.
Demokratik açılımlarla, 2005'te Diyarbakır'da Kürtleri ağlatan konuşmasıyla, Oslo süreciyle, 2013 çözüm süreciyle, Kobani kalkışmasına, çukur terörüne, PKK-FETÖ konsorsiyumuna verilen cevapla, Cumhurun temsili 15 Temmuz dayanışmasıyla, sınır ötesi operasyonlarla ve tüm coğrafyanın gönlünü kazanan kardeşlik yaklaşımıyla gelindi bu noktaya.
Öcalan terör örgütüne "silah bırak" mektubu yazdı diye değil.
Öcalan'a o mektubu yazdırana bakın siz.
27 Şubat bir sonuçtur. Sonucu üreten sebepleri gözden kaçırmamak gerekir.
**
Ve şu çok açık: PKK terör örgütü yenildi arkadaşlar!
Türkiye'yi bölmeyi başaramadığı için, amacına ulaşamadığı için, artık kaçacak delik bulamadığı için silah bıraktı!
Sözle siyasetle dile getirebileceklerini insan öldürerek söylemeye kalkmanın, emperyalistlere uşaklık etmenin, Kürtlerin evini başına yıkmanın, çoluğunu çocuğunu kardeş katili olmaya teşvik etmenin, ortak vatanın her yerinde ocaklara ateş düşürmenin yanlış olduğunu idrak ettiği, erdiği için değil...
"Kansız", "ölümsüz", "temiz" bir çıkış yolu gösteriyor devlet. Suça bulaşmamış olanlar hayata dönsün, eve dönsün, analar ağlamasın diye bir imkan sunuyor.
Ezcümle, feshedilmiş terör örgütünün liderini dinlemesi gereken merci dinliyor zaten. Milletin vekillerini muhatap etmemek gerekir.
Erdoğan liderliğindeki devletimize güvenelim, yeter.