"Hele beni bir bekleyin öyle bir eylem yapacağız ki ortalık sarsılacak" diyor. CHP medyasında bir heyecan dalgası, üstüne açık oturumlar yapılıyor; "Acaba ne söyleyecek?", "Ne açıklayacak?" tahminler paylaşılıyor.

Sonra CHP Genel Başkanı Özel, cebinden kırmızı kart çıkarıp "İktidara kırmızı kart gösteriyoruz" diyor...
Yani muhalif medyada bile havası sönen balon etkisi gibi hava oluşuyor kısa süre konuşulup unutulmaya çalışılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kadarını biz de beklemiyorduk. Milletimizle birlikte dumura uğradık" diye ironi yapıyor.
Özel'e kağıt oyunları tavsiye ediyor.
Sonra çıkıyor. Yerli, milli markaları boykot etme çağrısı yapıyor. Listesi karman çorman, neye göre belirlendiği belli değil, daha açıklamasının dumanı tüterken listeyi güncelliyor.
Sonra haraç kesiyor havasında oluşturdukları fona para veren kahve zincirini de çıkardık listeden açıklaması yapıyor.
İşin acı tarafı bu çağrı yapan kendisi olduğu halde sonra "boykot pek tutmadı" itirafında bulunuyor. Selefi Kılıçdaroğlu'nun elektrik faturası ödememe eylemi gibi bir duruma düşüyor. Hatırlayın o da elektrik kesilince karanlıkta kalmış, mumla oturmuştu...
Neyse sözü çok uzatmayayım,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik linç ve karalama kampanyası yürüten Özel, yine aynısını yaptı.
"Giyotin Akın" diye meydanlara yuhalattığı, "Sarayın yargısı" diye karaladığı Başsavcı Gürlek hakkında "öyle bir belge açıklayacağım ki Türkiye sarsılacak" mesajı verdi.
Açıklaya açıklaya internette açık bilgi olarak zaten var olan Gürlek'in bakan yardımcısı olduğu dönemde bir devlet şirketinin yönetim kurulunda olduğu ve buradan ayda 26 bin lira huzur hakkı aldığını açıkladı.
Süreç dokuz ay sürmüş. Başsavcı Gürlek ağustos ayında ilişik kesmiş, hesaba yatan parayı da topluca iade etmiş...
Şimdi aslında başsavcı olduktan hemen sonra bu işlemi yapması gerekirdi. Evet bir kusur etmiş ama bu durum Özel'in iddia ettiği gibi ülkeyi sarsacak bir mesele olmaktan çok ama çok uzak gerçekten... Hele ki CHP'li belediyelerdeki, eş, dost, baldız, bacanak, enişte, kayınço, sevgili atamalarından sonra...
Zaten CHP medyası bile birkaç saat sonra konuyu gündeminden düşürdü.
Yani Özel yine çıtayı Ağrı Dağı'na taşıdı.
Çıka çıka Çamlıca Tepesi çıktı...
Bir de üstüne itirafçı Aziz İhsan Aktaş kaçtı iddiasını ortaya attı. Savcı kaçmadı cevabı verince de "Nereden biliyor, çip mi takmış" gibi akıllara zarar bir cevap verdi. Aziz İhsan Aktaş televizyona çıkıp "Kaçmadım mahkemeyi bekliyorum" deyiverdi.
Yani özetle Özel siyaseten bir çıkmaz sokakta gibi görünüyor.
Kırmızı kart, boykot eyleminden sonra Özel bu kez de gole gidiyorum sanırken ofsayta düşmüş gibi görünüyor.
Ve "Olmuyor ne yapsan olmuyor" demekten öte de elden bir şey gelmiyor. Ne diyelim, Allah selamet versin...

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Ben buraya belirtileri yazayım.
Kararı ölçün, biçin, tartın, düşünün siz verin...
Uykusuzluk
Kabuslar görme
Olayla ilgili anıları rahatsız edici biçimde sık sık hatırlama
Sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu
Kendini diken üstünde hissetme
Çabuk sinirlenme
Gelecekle ilgili plan yapamama
Yabancılaşma
CHP Genel Başkanı Özel'de bir süredir bu belirtiler yok mu?
Sanki "Travma Sonrası Stres Bozukluğu" yaşıyor gibi değil mi?
Öfkelenmeleri, küfür diyebileceğimiz tarzda, hakaret içeren ifadeleri, savrulan söylemleri, ağır bir baskı altında olduğunu gösteriyor gibi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özel'in son hakaretlerinden sonra hem maddi manevi tazminat davası açtı.
Hem de ceza davası için şikayetçi oldu.
Zira artık mesele siyasi eleştiri sınırlarını çok aştı...
Özel'in daha önce psikiyatrik vaka haline geldiğini söyleyen, Erdoğan, bu duruma sert tepki gösterdi.
"Konuşan, Türkiye'nin ikinci büyük partisinin genel başkanı mı yoksa ayarları bozulmuş hakaret otomatı mı maalesef belli değil." ifadesini kullandı.
Peki neden böyle oluyor?
Mesele aslında CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı'nda gizli.
Kılıçdaroğlu, açık açık hançerlendiğini söylemişti.
Hançerleme siyasetinin yansıması da "Travma Sonrası Stres Bozukluğu" oluyor.
Zira Kılıçdaroğlu'nun arkasından gözyaşları döken Özel gitti yerine Zoom toplantılarıyla İmamoğlu ile hançerleme siyaseti güden Özel geldi...
Ve İmamoğlu'nun gölgesine o kadar çok sığındı ki artık cezaevine gitmeden, İmamoğlu'na sormadan siyaset yapamaz hale geldi.
Özetle CHP Genel Başkanı Özel, bir köşeye sıkışmışlık hali içinde...
Soruşturmalar, yolsuzluk, usulsüzlük baskısı gün gün artıyor.
Bir yandan parti içi kavgalar,
Bu kavgalardan, rant savaşlarından kaçmak için CHP'den istifa edenler...
Diğer yandan Kılıçdaroğlu'nun kurduğu altılı masayı bile bir arada tutamayan, hatta neredeyse hasım haline getiren basiretsizlik.

Kılıçdaroğlu demişken CHP'nin devrik genel başkanının Ankara'daki ofisinin kirasını ödeyemediği için taşınmak zorunda kalması da anlamak isteyen için önemli bir mesaj...
Zira Kılıçdaroğlu, Avukatı Celal Çelik'in ofisine taşındı.
Avukat Celal Çelik, sosyal medyadan paylaştığı fotoğrafın üstüne, bu taşınma için "Genel Başkanımızın alnının teri ile kazandığı maaşından başka geliri olmadığının, hırsızlığa-rüşvete ve yolsuzluğa ne derece düşman olduğu gerçekliğinin ilanı olmuştur." diye yazdı. Yani özetle;
anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az...
Özel'in İmamoğlu vesayetinden, kendisini kuşatan zincirlerden kurtulmadan, "TSSB" tedavisinde mesafe alması da epey zor gibi görünüyor.
Ne diyelim hep beraber izlemeye devam.
Ne demişti Cumhurbaşkanı Erdoğan!
"Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi"