29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Avrupalı değerlerin ‘öteki’ ile başı dertte

Fransa merkezli olarak Avrupa’nın hemen her ülkesinde 11 yıl gazetecilik yapmış olan Saadet Oruç, Avrupa’nın liberal değerlerini, yükselen sağ siyaset ışığında yeniden yorumluyor.

NESRİN VARLI8 Şubat 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Avrupalı  değerlerin ‘öteki’ ile başı dertte
2015 yılından beri Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görev yapan Saadet Oruç’un Star Gazetesi’ndeki köşe yazılarından bir seçki Sırt Çantalı Nicolas. Adını, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin gençlik yıllarında Kapadokya’ya yaptığı bir geziden alıyor kitap. Sırt Çantalı Nicolas, Batılı liderlerin Türkiye’ye dair önyargılarına dair çok şey anlattığı için bu ismi taşıyor. Yazar, Türkiye’nin ağır da olsa ilerleyen Avrupa Birliği müzakerelerinin, Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığı döneminde, Alman Başbakanı Angela Merkel ile izlediği bir politikanın sonucunda iyice yavaşladığını belirtiyor. Bunun kitabın ismiyle bağı ise şu: Sarkozy’nin, Türkiye’nin yerinin hiçbir zaman Avrupa olmadığını söylerken dayandığı bahanelerden bir kısmı, gençlik yıllarında sırt çantasıyla Kapadokya’ya yaptığı gezideki “gözlemlerine” dayanıyordu. Oruç kitapta bu meseleyi şöyle aktarıyor:
 
“Henüz 20 yaşında bile değilken çıkılan bir Kapadokya gezisinin fotoğrafı var Sarkozy’de Türkiye’ye ilişkin.  
Sırt çantasıyla.
Ve aslında ne olmuşsa yıllar önceki o gezide olmuş. 
Anlatmıyor da. Resmin değişmesi için getirilen davete de olumlu yanıt vermedi.
Türkiye’yi halen 40 yıl önce sırt çantasıyla gezdiği ülke sanıyor.” 
 
MAZLUMUN AHI AĞIRDIR
 
Saadet Oruç’a göre Avrupa tüm kibri ve önyargısıyla göçmenlere dışlayıcı davranırken aşırı sağın da önünü açmış oldu. Avrupa’nın Almanya, Hollanda, Avusturya gibi birçok ülkesindeki seçim sonuçları ırkçılığın kırmızı alarm verdiğinin göstergesi bugün. Bir yanda insan hakları, özgürlükler, eşitlik söylemlerinin üst perdeden kullanıldığı bu ülkeler, alttan gelen ırkçı dalganın etkisi altına girmek üzere. Gazeteci olarak Avrupa’nın hemen her ülkesinde 11 yıl gazetecilik yapmış olan Oruç, bir yabancı olarak Avrupa’daki bu değerler dengesini yakından takip etme imkanı bulmuş. Avrupa’nın medya ve söylem gücüyle oluşturmaya çalıştığı algı balonunun içinin nasıl da boş olduğunu gösteriyor Oruç’un kitabındaki yazılar… “Fransa mültecilere karşı duvar örüyor. Mülteci kapları yıkılıyor, mülteciler saldırıya uğruyor. Ege Denizi’nin, Akdeniz’in azgın dalgaları kadar keskin Batı dünyasının acımasız çarklarının dişlileri. AB, sınırları kaldırmakla övündüğü günlerden yeniden sınır çizgileri çizdiği bir sürece giriyor. Ve bu dönüşümün gerekçesi de mülteciler. Sınırları yeniden çizen, insan haklarını rafa kaldıran, demokrasi deyip faşist yönetimlerin ayrımcı uygulamalarını mültecilere reva gören bir Avrupa Birliği’nin varlık gerekçelerinden geriye ne kalır. Bütün bu dönüşümlerin ardından ortaya çıkan resim bir birlik resmi midir? Her sınır çizgisi çekildikçe, AB duvarlarından bir tuğla yere düşüyor, parçalanıyor. Mazlumun ahı ağırdır, imansız, vicdansız omuzları yıkar geçer”.