29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Bizi ne nesirler istedi de şiire gönül verdik iyi ki…

Eyyüp Akyüz, bu ilk kitabındaki özgünlüğü ve derli toplu söyleyişi, şaşırtıcı buluşlarla kurduğu şiirsel yapıyı sürdürürse, eserleri Türkçenin edebî mirası içinde olacak ve şiir tarihimizde bir şair olarak yerini alacaktır. Şiirlerin bir kısmı, yıllar sonra da okunacak, hatırlanacak güçte, güzellikte.

TURAN KARATAŞ12 Ocak 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Bizi ne nesirler istedi de şiire gönül verdik iyi ki…

İlk kitap, bir şair için ne kıymettedir, az çok tahmin edebiliyorum. Bir oğulun gelişi gibi, geniş bir sevinç ışıması. İstikbale ilişkin bir muştu. Ebediyet ufuklarına ürkek bir selam. Büyük umutların tohumu. Hayallere aralanan kanatlı kapı. Şair, okuyucunun karşısına şurada burada çıkan şiirlerini, artık adı konmuş bir kitap içinde derli toplu olarak edebî kamuoyuna havale etmiştir. Onun sözü de, bundan böyle kalabalık dünya derlemine, söylencesine dâhil olmuştur. Bundan sonrası okura kalmıştır.

Daha sözün başında söyleyeyim, Eyyüp Akyüz’ün geçen aylarda yayımlanan ilk şiir kitabı Biri Beni Onarsın’ı (Ankara: Hece Y.) beğenerek, heyecanla ve sevgiyle okudum. Haz veren, hayranlıklara sevk eden bir kitap oldu benim için. Son yıllarda, genç kuşaktan bu denli doyurucu bir ses, bütünlüklü, tutarlıklı sözler duymamıştım. Demek ki, şiirden umut kesemeyiz.

Adına “dünya” dediğimiz, ama her bir şeyini bizim yapıp ettiğimiz şu fanimacera var ya, derdimiz onunla. Şairin de adım başı karşısına çıkan, yoluna dikilen o: “dünya bir hızlı tren/ tıklım tıklım vagonlar, -uyumsuzlara yer yok-/ yine de her istasyon görülesi”. Bu görme ve yaşama arzusu, bizi sanki bende kılıyor dünyaya. Şair de hepimiz gibi bir dünyalı. Farkı daha duyarlı, aykırı, fazladan uyumsuz ve yaralı.Bu yüzden yerleşemiyor dünyaya, aldatılıyor.  Şöyle diyor Akyüz:“bir imdat çağrısıdır şiir, hayata yalvaran/ hayatsa bir kötü kadın, şairleri aldatan”. Salt şairleri mi, anam babam; hayat kimi aldatmıyor ki!.. Sırf acımasız diye hayatın erkeğe benzetilmesini doğru bulmuyor şair. Ne kadar yerinde bir itiraz. “bu hayat” diyor, “olsa olsa bir kadındır eminim/ hırçın ve dalgalı adamlara âşık”. Bana da öyle geliyor.“gönlünü çok ucuza satmış” bir sevgili…

RUH MİMARINA İHTİYAÇ

Yaramaz çocuklarına narkoz ısmarlayan bir dünyada yaşamaya yazgılı olan şairin, çoğumuz, belki hepimiz gibi, bir ruh mimarına ihtiyacı olduğunu anlıyoruz şiirlerini okuyunca. Bir kılavuzdan yoksun oluşumuzdan mı, “imzasız senetler gibi yetim/ bir ömrün kapısını arala”yoruz. Kitaptaki hemen bütün şiirlerin özünde, mekanikleşen, robotlaşan yani ruhuna uzak düşen insanın aslına dönme çabaları, insan kalma mücahedesi, acıları ve yakınıları söyleniyor. Kitabın adı da, kapak kompozisyonu da içeriğiyle mütenasip. Makineleşmeye doğru giden insan ve onu mekanik alet ve edevatla yolda tutmaya çalışan dünya düzeni. Feryadı bundan şairin, gayrıdan şikâyeti yok.

Harika buluşları, şahane yeni teşbihleri var E. Akyüz’ün: “kasiyer kız sırıtması gibi aniden geçiyor ömür” benzetmesine bayıldım. Nasıl sahici bir gözlem bu böyle. “ömür dediğin nedir ki patron/ harca harca bitmeyen telaş” dizelerini de pek beğendim. Bugünkü ahvalimizi arzetmeye çok uygun. “bir gizli evraktı kalp/ sahibinden başkasına açılmaz” teşbihi, hikmetli kadim hayatların penceresine baktırıyor. Şöyle harika bir buluş ise zamane edimlerini beyan ediyor: “neyi asmıyor insan reklam panolarına/ aşkını, arkadaşını/ geçen gün görmüşler/ bir adamın kendi kalbini astığını” (“Cilalı Kalp Devri”).

“Babam Yağmur Olmuş”, “Çağrı”, “Çocuklar ve Babalar” hüzünlü ve başarılı baba şiirleri, ikincisi daha etkileyici.  Üçüncüsü ise ibretli ifadelerle donatılmış. Söz gelimi, şu iki güzel dizeyle başlıyor: “nasıl devrilmez dünya, şaşarım/ babasını yumruklarken bir oğul”. Şu hazin dizeler de “Çağrı”dan: “sen aldırma baba, kalbini al bize gel/ bize, gençliğini düşürdüğün o eski eve// al kalbini bize gel baba/…/ oğullar Doğu Ekspresi’dir babalarına, hep gecikirler/ ben sana bir hızlı tren ya da özel bir uçak baba/ gel, ölümü birlikte zaman aşımına uğratalım/ babaları öldüren hayat oğulları ihtiyarlatır/…/ kalbini al, bize getir baba/ babalar beyt’ül-gazeldir oğullarına”. Anneler için çoktur da, edebiyatımızda azdır babalara yazılan iyi şiirler. Eyyüp Akyüz babanın kadr ü kıymetini bilen, bildiren bir şair.

ACELESİ VAR GÜLÜN

İlk kitaplarda görülen öykünmelerden, acemiliklerden, ürkeklikten arınmış bir yapıt Biri Beni Onarsın. Sağlam ve özgün bir şiir dili. Beni ziyadesiyle memnun eden ise şiirlerdeki birlik ve bütünlük. Her birinin özge bir özü ve derdi var. Son yıllarda şiirimizin ihmal ettiği yahut ‘yaralı bilinç’ bahanesiyle bir de İkinci Yeni baskısıyla bugünkü şiirin gereği saydığı dağınıklıktan ve çok parçalılıktan kurtulmuş Eyyüp Akyüz’ün şiirleri. “Doğum” misal, derli toplu. Yeni bir özü var. Başlıyor ve düzenli bir akışla tamamlanıyor. Birkaç şiirde fazlalıklar görülmüyor değil. Mesela, “Ayna”nın son dörtlüğü ve “Yanılgı”nın son iki dörtlüğü zait olmuş.Hâlbuki sonuna eklenen iki dörtlük olmasa, daha bir etkili olur sevimli, coşkulu, ürkek ve helecanlı “Yanılgı”.“Sessiz İz” ve “Silinir Ayak Sesim” kitabın zayıf görünen iki şiiri.Şair iki eserde (“Gazel Anne”, “Acele Gazel”) eski bir nazım şeklini deniyor, bazı serbestliklerle. Bilhassa ikincisi fena değil. Fakat her hâlükârda yer yer biçimin dayatması var. Böyle eski biçimler içinde yeni şiirler söylemek çok zordur. İkinci gazelin son beyti hoş: “acelesi var gülün, duruşundan belli/ kül olmak için can atıyor sinesi.”

Öngörüm şu; Eyyüp Akyüz, bu ilk kitabındaki özgünlüğü ve derli toplu söyleyişi, şaşırtıcı buluşlarla kurduğu şiirsel yapıyı sürdürürse, eserleri Türkçenin edebî mirası içinde olacak ve şiir tarihimizde bir şair olarak yerini alacaktır. Şiirlerin bir kısmı, yıllar sonra da okunacak, hatırlanacak güçte, güzellikte. Söz gelimi, “Yara Bandı”, bir iz, uzun şiir yolunda bir küçük şerit olarak ışıldayacak kanaatindeyim. “Doğum”, yeni dünyaları haber verecek tazeliktedir. “Ayna”ya baktıkça kadınlarımızı, onlarsız yaşayamadığımız anaları, yârleri veyahut hemşireleri yâd edeceğiz. “Yanılgı”, gözümüze değdikçe, insan olmaklığımızı fısıldayacak. Yolun açık olsun genç adam.