29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

‘En iyi 100 roman’ mı dediniz?

“En çok sevdiğim 100 şiir”, nihayetinde seçeni bağlar, falan adına verilen filan ödül de öyledir, çok takılmayabilirsiniz. Fakat “Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı” diye sunulan bir liste seçilmişse, alanın uzmanları, araştırmacıları onu görmezden gelemez.

TURAN KARATAŞ13 Temmuz 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
‘En iyi 100 roman’ mı dediniz?

Edebiyatta her seçme, aynı türden başka örnekleri dışarıda bıraktığı, şahsi bir tercihin/ zevkin/ tutumun sonucunda ortaya çıktığı için, az çok eksiktir, tartışmaya açıktır.Fakat edebî bir seçki, keyfilik eseri değildir. Bir takım ölçütleri esas almalıdır. Bağnazlıkla, ideolojik körlükle asla olmaz. Olsa bile kabul görmez, muteber sayılmaz. Her hangi bir seçmede, yapan(lar)ın o işe liyakati, tarafsızlığı, müktesebatı, adaleti vb. sorgulanır. Hele yapılıp edilen, bir toplumu/ milleti ilgilendirecek bir isimle, iddiayla takdim edilmişse o toplumun aydınlarına da sorumluluk yükler. “En çok sevdiğim 100 şiir”, nihayetinde seçeni bağlar, falan adına verilen filan ödül de öyledir, çok takılmayabilirsiniz. Fakat “Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı” diye sunulan bir liste seçilmişse, alanın uzmanları, araştırmacıları onu görmezden gelemez. Üstelik yazarlar, akademisyenler, edebiyat öğretmenleri ve yayıncılardan oluşan 100 kişilik bir jüriyle seçilmişse bu liste. Gördüğüm kadarıyla, iki gazeteci-yazar itiraz etti, listenin yanlılığına, ideolojik körlüğüne, “salakça” oluşuna. Akademi dünyasından ses çıkmadı. Belki de haberleri yok. Devlet, dil ve edebiyat bölümlerindeki bu kadar insanı niye besliyor, diye düşündüm bir an. Açıklanan listenin epeyce tartışılacak yönü var; bu yazının hacmi içinde hepsine ayrıntılarıyla değinmem olanaksız. Bir de okumadığım, hakkında fikir sahibi olmadığım kitaplar var. Bildiğim ve çok aşikâr eksiklerine, yanlışlarına işaret etmek istiyorum. İtirazlarım, eleştirilerim; okumalarıma, edebî birikimime, beğenime dayanıyor; duyduklarımdan, horgörülerimden, önyargılarımdan hareket etmiyorum.

İDEOLOJİK TERCİHİ YANSITIYOR

Evvela, “seçiciler kurulu”nun tayin edilmesinin bir ölçüsü ortaya konmamış. Üniversitelerde yüzyıllık Türk roman verimi üzerine araştırmalar yapan, bugünkü romanı takip eden epeyce bilim insanı tanıyorum, bunlar seçiciler arasında yok. Yayınevi sahiplerinin böyle bir kurulda ne işi olabilir? Kim kendi yayınladığı kitaptan başkasına iyi not verebilir? Ayranım ekşi diyeni gördünüz mü! Nihayetinde tüccar kişi! Kaldı ki, hepsi aynı dünya görüşüne sahip yayınevleri. Dergi yayın yönetmenleri, edebiyat öğretmenleri, tamam olsun; niye sadece iki dergiden, iki liseden? Öyle isimler var ki söz konusu kurulda, çeyrek asırdan fazladır, herhangi bir ideolojiye takılmadan edebiyat dünyasını takip ederim, adlarını duymadım, görmedim; edebiyata değgin tek yazılarını okumuşluğum yok.

Bu liste, açıkça ideolojik bir tercihi yansıtmaktadır. Edebî ölçütlere ve kıymetlere bakılarak, tarafsızlıkla hazırlanmamış. İnce Memed’in açık ara önde birinci sıraya konmasının, Nazım Hikmet’in romancı olarak yer bulmasının, Zülfü Livaneli’nin iki romanıyla (hem de birisi 50. sırada) görünmesinin izahı budur. Tarık Buğra gibi, hiçbir gerekçeyle Türk romanının dışında bırakılamayacak bir yazar, listede değilse başka ne düşünebilir. Bahaeddin Özkişi’nin o sarsıcı romanı Sokakta, bu kadar çarık çürük alınırken dışarıda bırakılmışsa, ne demek gerekir? Türk romanı bahsinde adını zikretmeden geçemeyeceğimiz Sâmiha Ayverdi hiç anılmamışsa ne düşünülebilir?

Anlaşılan seçici kurul içinde, dünyanın değerli romanlarını okumamış, iyi romanı tanımamış, beğenesi düşük, edebî tatlara aldırış etmeyen kişilerin sayısı az değil. Aksi halde, Şu Çılgın Türkler, Veda, Viski, Serenad, İstanbul Hatırası,Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Mutluluk, Şimdiki Çocuklar Harika, Gurbet Kuşları, İçimizdeki Şeytan, Tütün Zamanı, onlarca iyi Türk romanı varken bu listeye konmazdı. Seçicilerin bilmezliklerinin bir başka kanıtı, Sait Faik’in iki uzun hikâyesinin roman diye takdim edilmesidir. Seçicilerin “liyakati”ni tartışılır vaziyete sokan bir diğer gösterge, listedeki garip sılamalar. İkisini yukarıda söyledim, bir çarpıcı örnek de Benim Adım Kırmızı’nın 9. sırada görünmesi. Bana sorarsanız “Albıstanlı” Tahsin Yücel’in yeri de son sıra değil. Bir parça yerli kumaşı olduğu için mi, diye düşündüm.

EZBERLENMİŞ İSİMLER

Bazı romanlar, belli ki seçiciler tarafından okunmamış/ bilinmiyor. Şurada burada duydukları ezberlenmiş isimlere itibar etmişler. Methini duydukları yahut resmi kanonun yıllardır dayattığı kitapları yazmışlar. Böyle olmasa Nur Baba varken niye Ankara, Gökyüzü değil de niçin Yeşil Gece tercih edilsin. Füruzan’ın 47’liler’den daha iyi roman(lar)ı yok mu, var. Okuduğum için biliyorum, Oya Baydar’ın Çöplüğün Generali, yukarıda isimlerini yazdığım romanlardan daha iyidir.Türkçeye o kadar emek vermiş bir dil ustasıdır Refik Halit Karay; romanlarını pek başarılı bulmam, fakat bu listedeki en az yirmi romandan daha lezzetlidir Kadınlar Tekkesi. Hüseyin Rahmi’nin bir üvey evlat muamelesi görmesine üzüldüm. Bir de pekâlâ bir roman olan Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’nun 85. sıraya atılmasına. Suat Derviş, asla Peride Celal’den daha iyi bir romancı değildir. Belli ki yine ideolojik kimliği nedeniyle alınmış listeye. Seçiciler Kurulu, bir kesimin bugünkü yetenekli yazarlarına, iyi eserlerine tenezzül etmemiş. Güray Süngü, Tarık Tufan, Murat Menteş; Murat Uyurkulak’tan daha geride romanlar yazmıyor.

KANONU MUHAFAZA ETMEK

Bu türden listeler edep, bilgi, estetik zevk ve beğeni, adalet ölçütlerine bağlı kalınarak yapılırsa bundan herkes yarar görür. Aksi halde ayrıştırmayı, karmaşayı artırır, değerler yitimini çoğaltır. Peki, çoğu neredeyse ezberlenmiş bir liste, birkaç eklemeyle ve aralıklarla niye yenilenir? Yetmedi bir de “tavsiyemiz bu listeyi alın ve onun izinden bir kütüphane oluşturun” denir? Sorunun cevabı bellidir aslında. Bazı kesimler, yıllardır ellerinde tuttukları sanat/ edebiyat iktidarını kaybetmemek, kanonu muhafaza etmek, safderun okuyucuyu avlayarak “piyasa”yı kaybetmemek, ideolojik mağrurluğu sürdürmek derdindedir.