29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Hadis-i şerifler ve zevkten idrak

SAADEDDİN USTAOSMANOĞLU, ÖMER ZİYAEDDİN DAĞISTANÎ’NİN BUHÂRÎ ZÜBDESİ’NDEN SEÇTİĞİ HADÎS-İ ŞERÎFLERE, HAD VE HUDUDU MUHAFAZAYA SIKICA RİÂYET ÇERÇEVESİNDE GÜNÜMÜZE DAİR NOTLAR DÜŞMÜŞ.

9 Haziran 2016 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Hadis-i şerifler ve zevkten idrak

ÜMİT ELÖNÜ

Hadîs, Peygamber Efendimiz’in “her hareketi, her edası, her tavrı ve hususiyle bütün sözleri... Hattâ sükûtları.” İslâm’ın, Kur’an-ı Kerîm’den sonraki temel kaynağı. Bu sebepten de din düşmanlarının ve “dini tamir davasındaki din tahripçileri”nin hedefinde. Ashâb-ı güzin, tâbiin, tebeitâbiin ve ümmetin güvenilirliklerinde ittifak ettikleri âlimler etrafında oluşturulan şüphelerin hedefinde Peygamber Efendimiz var. Peygamber Efendimiz’in şahsında da Kur’an-ı Kerîm. Merhale merhale ilerliyorlar!

İDRAK MAKAMI 

Hadîs-i şerîflere yaklaşım, “Din, edeb demektir... Edeb; hadlere riayet...” ölçüsüne riâyetin de bir göstergesi. Günümüzde ilmin haysiyetini gözetmek adına değil de ilmin verdiği tuğyanla hadîs-i şerîfler dile dolanıyor, edeb sınırları târumar edilerek Peygamber Efendimiz’den bahsediliyor.

Bu hercümerçte Furkan Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Saadeddin Ustaosmanoğlu’nun “Zevken İdrak” altbaşlığıyla 40 Hadîs kitabı Kökler Derneği Yayınları’ndan çıktı. Ustaosmanoğlu, Ömer Ziyaeddin Dağıstanî’nin Buhârî Zübdesi’nden seçtiği hadîs-i şerîflere, had ve hududu muhafazaya sıkıca riâyet çerçevesinde günümüze dair notlar düşmüş.

İDRAK MAKAMI 

Kitabın önsözünde Saadeddin Ustaosmanoğlu had ve hududu muhafazanın zevken idrake tâbi olmaktan geçtiğini vurguluyor: “Bu istikametin birinci ve mühim şartı zevken idrak’e tâbi olmak veya zevken idrak istikametinde kalmaya muvaffak olabilmektir... Bu istikamet kaybedilirse şayet, “İlmi nisbetinde cahil” kategorisine girmek kaçınılmazdır. Elbette zevken idrak de kademeler ifâde eder... En alt kademe bile bize uzak olmakla birlikte, o yönü gözetleyici olmak düşüncemizin temelini teşkil etmektedir; niyet ve amel meselesi.”

İDRAK MAKAMI 

Televizyon ekranlarında İslâmi tâbirlerin havada uçuştuğu bir zamanda “zevken idrak” bahsi maalesef konuşulmayan bir mevzuu. Nedir zevken idrak? Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun tanımlamasıyla, beş duyudan (hasselerden) gelenlerin kalbe bağlı beyinde değerlendirilmesi. Yani, kalbe bağlı akılla eşya ve hâdiseleri değerlendirmek. “Ben”in önplanda olduğu ve aklın putlaştırıcı seviyede yüceltildiği bir devirde zevken idrakten bahsedilmemesi, hatta bilinmemesi kadar doğal bir şey olabilir mi!.. Nerede kaldı zevken idrake sahip olmak?

Saadeddin Ustaosmanoğlu kitabının sonunda da İmamı Rabbânî, Muhyiddini Arabî ve Abdülaziz Debbağ Hazretleri’nden, haddimizi ve hududumuzu muhafaza ettirecek kılavuz niteliğindeki iktibaslara da yer vermiş.