28 Nisan 2024 Pazar / 20 Sevval 1445

Terörizme Karşı En İyi İlaç: “Öğreti”

Doç.Dr.Ahmet Yıldızhan’ın Ogreti.net’te yayınlanan makalesinden bir bölüm:

17 Nisan 2017 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Terörizme Karşı En İyi İlaç: “Öğreti”

Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan’a göre Terörizme karşı fikir mücadelesi nasıl yapılmalıdır?

Yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız şu zaman diliminde terörizm tüm dünyada saldırılarını acımasızca sürdürüyor ve maalesef çok canlar alıyor. Her türlü şiddet insanlığı ciddi şekilde tehdit ediyor.

Terör insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve kabul edilemez. Dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı yapılırsa yapılsın terör eylemi aslında bütün insanlığa karşı yapılmıştır ve herkesin canını acıtmaktadır.

Terör örgütleri ile mücadele dünyanın önemli bir gündemidir. Terörizmi ve terör örgütlerini ağır şekilde kınamak, sadece tehdit etmek maalesef yeterli değildir. Önemli olan onlara karşı akla ve sağduyuya dayalı; kapsamlı, ciddi, etkili bir mücadele yürütebilmektir.

Terör örgütlerine karşı sürdürülen bu mücadelede onların ekonomik imkanlarını yok etmek ne kadar önemli ise, insan ve yeni eleman kaynaklarını kurutmak da en az o kadar önemlidir. Terör örgütleri maalesef dünyanın her tarafından eleman devşirmektedirler. Bu kaynak kurutulmadıkça örgütlere karşı kesin bir zafer kazanmak mümkün değildir.

İngiltere Başbakanı Theresa May Türkiye ziyaretinde terör örgütlerini yenebilmek için onları fikir planında da yenmek gerektiğini söyledi. Ünlü Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar da terör örgütlerini kesin olarak yenilgiye uğratmak için öncelikle onların insan kaynaklarının kurutulması gerektiğine dikkat çekti ve fikir planında yapılacak mücadelenin önemini vurguladı.

Terörizme ve terör örgütlerine karşı verilecek fikir mücadelesi akılcı, çağdaş, herkesi kucaklayıcı ve “teröristlere bile umut verecek olgunluk ve güzellikte” olmalıdır. Bu fikir öylesine akılcı, sevgi dolu ve ahlak içerikli olmalıdır ki, bununla tanışan bir kişi değil terör örgütüne girmek, şiddeti aklının ucundan bile geçirmemelidir. İşte ihtiyaç duyulan bu fikir “Evrensel Öğreti”dir.

Bu “Öğreti” İslam’ın akılcı, aydınlık, kucaklayıcı, barışçı ve sevecen gerçek yüzünü temsil etmektedir. “Öğreti” ile tanışanlar gerçek İslam’ı tanımaktadırlar. Hem günümüzde hem de önümüzdeki bin yıllarda İslam işte böyle anlaşılmalı ve bu şekilde yorumlanmalıdır.

İslam “barış” dinidir. İsmi bile “barış” kökünden gelir. Çok sade bir dindir. Mensubu olmak kolaydır. İslam’ın şartları fakirler için üç, zenginler için beştir. Fakirler için Kelime-i Şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak yeterlidir. Zenginler bunlara ilaveten zekat verirler ve hacca giderler. Kelime-i Şehadet çok önemlidir. Çünkü Allah’ın varlık ve tekliğinin ikrarıdır, Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğunun kabulüdür.

İslam her şeyden önce akıl ve barış dinidir. Kur’an-ı Kerim, haksız yere bir insanı öldürmeyi bütün insanlığı öldürmekle bir tutar. Ancak günümüzde İslam maalesef bazı kesimler tarafından yanlış yorumlanmakta ve bu yüce dine haksızlık edilmektedir. “Öğreti” bu haksızlığa da bir son verecektir.

“Öğreti”nin başlangıç bölümünde, aşama yapmaları ve yeni bir çağa geçmeleri için tüm bilinçli varlıklara şöyle sesleniliyor: “Sevin, verin ve erdemli olun kelimeleriyle temellendirdiğimiz ‘Öğreti’ hem günümüzde hem de önümüzdeki bin yıllarda daha mutlu bir dünya, daha yaşanabilir bir evren oluşturabilmemizin formülüdür. Bu formülü tüm insanlık olarak benimsemeli, eğitimde önemle yer vermeli ve genetik kodlarımıza kazımalıyız. ‘İdeal Toplum’ bu şekilde inşa edilecektir.”

Ahlak ve adalet çok önemli kavramlardır. Dinsel kökenli ahlakın yanında seküler ahlakın varlığını da kabul ediyoruz. “Ateist bir kişi de dindar birisi kadar ahlaklı ve erdemli olabilir” diyoruz. Herkese anlayışla kucak açıyoruz.

Ayrıca “Öğreti”de “50 Erdem”in tanımlanmasıyla insan ve robotlara aynı anda adil ve objektif biçimde uygulanabilecek “evrensel çapta bir ahlak kodu kavramı” geliştirilmiştir. İnsanlığın selameti ve barışın temini açısından  bu konu daima çok önemli bir rol oynayacaktır.

Düşmanlara karşı bile adaletli olunmasını tavsiye ediyoruz. Öyleyse terörist de teslim olduğu zaman kendisine adaletli davranılacağını bilecektir.

“Kaybedilmiş bir canı kim geri getirebilir?” sorusunu tekrar soruyoruz. Bize göre tek bir tane insan bile yeryüzündeki bütün malın, mülkün ve toprakların tamamından daha değerlidir.

Eğitimin gücüne inanıyoruz. Eğitimle iyi olmayacak, kazanılmayacak insan yoktur. Seven, veren ve “50 Erdem”in tamamına sahip olan kişi “İdeal Toplum”un sınırından içeriye adımını atmıştır. Artık o “Evrensel İnsan”dır. “Evrensel İnsan” aklını rehber edinmiştir. Sevecen ve barışçıdır. Her türlü şiddetten uzak durur ve çevresini de barışa teşvik eder. Bu nedenle öyle bir eğitim sistemi tesis etmeliyiz ki, orada terörist değil “Evrensel İnsan” yetişmelidir. Marifet mevcut teröristleri yok etmek değil, onların içerisinden “Evrensel İnsanlar” çıkartabilmektir. 

İslam’ın barışçı ve akılcı söyleminden süzülerek gelen “Evrensel Öğreti” şiddetin,  açlığın, sefaletin ve cehaletin en iyi ilacıdır. İnsanlığı sevgiye, özgürlüğe, refaha, barışa, huzura ve mutluluğa götürecektir. Zamanla “Öğreti” geniş halk kitleleri ve devlet aygıtları tarafından benimsendikçe, terörizme zemin hazırlayan sosyoekonomik ve siyasi ortam da kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Karşılıklı uluslar ve halklar barış içinde, dostça, kardeşçe yaşamaya gayret göstereceklerdir. Unutmayın ki barış refah getirir ve bu refahı herkes paylaşabilir.

Değerlerin düşüncesizce yitirildiği ve evrensel değerlerin ayaklar altına alındığı bir dünyada “Evrensel Öğreti” önemli bir rehber ve referans noktasıdır.

Teröristin bizzat kendisi için bile umut ışığı olan bu “Çok Sade Öğreti” insanlığın ufkunda bir güneş gibi parlamaktadır.

Allah hayırlara vesile kılsın…