28 Nisan 2024 Pazar / 20 Sevval 1445

Türkiye’nin dinle ilgili olmayan bir meselesi yoktur

BU TOPRAKLARDA SON YÜZYILIN İSLAM MERKEZLİ TARTIŞMALARINI BİR ARADA BULABİLECEĞİNİZ İSMAİL KARA’NIN YENİ KİTABI, ÜLKENİN ÖNEMLİ DÖNEMEÇLERİNDE BU MESELENİN DURDUĞU YERİ GÖSTERMESİ BAKIMINDAN ÖNEMLİ.

ESLEM ŞAHİN12 Ocak 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Türkiye’nin dinle ilgili olmayan bir meselesi yoktur

İsmail Kara’nın birinci cildi 2008 yılında yayınlanan Cumhuriyet Türkiye’sinde Bir Mesele Olarak İslam isimli çalışmasının beklenen ikinci cildi, uzun bir aradan sonra okurla buluştu. Bu topraklarda son yüzyılın İslam merkezli tartışmalarını bir arada bulabileceğiniz çalışma, ülkenin önemli dönemeçlerinde bu meselenin durduğu yeri göstermesi bakımından da önemli. Kitap üç bölümden oluşuyor; ilk bölümde laiklik, dinde reform ve darbelerin din sahası üzerindeki etkilerine değinilmiş. İkinci bölüm din eğitimi ve etrafındaki problemlere ayrılmış. Son dönemin önemli gündem maddelerinden olan İmam Hatipler ve İlahiyat Fakülteleri de bu bölümde mercek altına alınıyor. Üçüncü bölümde ise dini yayınlar var. Dış etkiler, baskı ve yasaklar, ideolojik tartışmalar… İlk ciltle beraber toplam altı ana başlıkla irdeleniyor konu. Peki yeterli mi? Burada biter mi? Hayır çünkü “Türkiye’nin dinle, İslamiyet’le ilgili olmayan hiçbir meselesi yoktur”…

Cumhuriyet Türkiye’sinde Bir Mesele Olarak İslam-2, ilk ciltte olduğu gibi karikatür, gazete kupürleri, ilan, afiş, fotoğraf ve ders kitabı görselleri ile zenginleştirilmiş. Kara’nın yoğun mesai harcayarak titiz bir arşiv çalışması yaptığı belli. Bu görsel materyaller meseleyi somut olarak okurun önüne koymanın yanında dikkati ve her daim ‘şaşkınlığı’ diri tutma gibi bir fonksiyona sahip. Türkçe ibadet projesi kapsamında ezanın ve salavatların Türkçeleştirilmesi ve bunların yaygınlaştırılmasını teşvik eden örnek yayınlar bu malzemelerden biri. 1930’lu yılların ilk senelerinde hayli hararetli olan Türkçe ibadet tartışmalarının kaynaklık ettiği adap dışı uygulamalardan bir kare (Süleymaniye Camii’nde fötr şapkalı vaaz dinleyen grup) de tarihi bir vesika olarak kitabın sayfalarında yerini buluyor.

İsmail Kara’nın dinde reform konusunda söylediklerine kulak vererek bitirelim: İslam dünyasına ve Türkiye tecrübesine intikal ettiğimizde muhtemelen ilk göreceğimiz şey, ister ihya ve ıslah adıyla olsun, isterse doğrudan reform adını kullansın bu türden teşebbüslerin modern tasavvurlara, felsefi manada laik düşünceye, dindışı hayata doğru hareket eden taraflarının olduğudur. Elbette daha dindar bir düşünce ve hayat peşinde olanlarla daha Batılı ve modern bir hayat arayanların ıslah ve reforma verecekleri anlam hem kalkış noktası hem de hedefleri itibariyle, muhtemelen neticeleri itibariyle de farklı olacaktır. Yine de bunların paylaştıkları ortak bölgeler ihmale gelmez ciddiyette gözüküyor.