6 Mayıs 2024 Pazartesi / 28 Sevval 1445

Hüsamettin Arslan’a veda

Sosyoloji alanında verdiği eserlerle tanınan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan hayatını kaybetti. Arslan için bugün öğle namazını müteakip, Marmara İlahiyat Camii’nde cenaze töreni düzenleniyor.

STAR SANAT3 Ocak 2018 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Hüsamettin Arslan’a veda

Sosyoloji bilimi ve kültür alanında yaptığı çalışmalarla adını duyuran, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli aydınlardan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan 61 yaşında hayata veda etti. Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Arslan, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. Arslan, akademisyenliğinin yanı sıra Paradigma Yayınları’nın yöneticiliğini de yapıyordu. Bugün, Marmara İlahiyat Camii’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek olan Arslan’ın beklenmedik vefatı, akademi ve sanat çevreleri ile dostlarını yasa boğdu. 

Bir bilim adamının portresi

Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, 12 Ocak 1956’da Ordu’da dünyaya geldi. Tunceli Öğretmen Okulu’nu bitiren Arslan, 1979’da Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu ve aynı bölümde yüksek lisansını tamamladı. Hüsamettin Arslan, doktora aşamasında alan değiştirdi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde “Bilgi Sosyolojisi ve Bilim Sosyolojisi” konulu doktora tezini hazırladı. Bilim sosyolojisi alanında Türkiye’de yapılmış ilk akademik çalışma olan “Epistemik Cemaat/Bir Bilim Sosyolojisi Denemesi” adlı esere imza atan Arslan, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanlığı yapıyordu.

BU EDEBiYAT HALKI YANSITMIYOR

Bursa’da verdiği bir konferansta Türkiye’nin egemen edebi çevrelerinin jakoben zihniyetli olduğunu söylemişti Arslan. ‘’Yani halka rağmen edebiyat, halkı dönüştürmek için icat edilmiş bir edebiyat yapıyorlar. Bu edebiyat halkı yansıtmıyor. Bunu eğitim kurumlarında da görüyoruz. Orada da her şey vardır ama Türkiye’nin halkları yoktur’’ diyordu. Batı’daki sağ sol ayrımının bize denk düşmediğini söylerken de şu cümleleri kuruyordu: Türkiye’de Batılılar’la ittifak halinde yaşayan zümre solda yer alır, bu memleketin gerçek sahipleri, savaşlarda ölenler, bu memleketin yoksulları sağda yer alırlar. Ben İmam Hatip’e gitmedim. Sadece Kuran kursuyla bütün duaları öğrendim ve bir daha da unutmadım. Bizi bu topraklara ait kılacak unsurlar bunlardır. 

Türkiye’nin egemen edebi çevreleri jakoben

Jöntürklerden günümüz entelektüellerine, toplum sosyolojisinden bilimin doğasına kadar geniş bir alanda eserler veren Hüsamettin Arslan aynı zamanda edebiyat konularına da hakim bir isimdi. Edebiyatı, toplumun iç dünyasının kitaba yansıması olarak görüyordu. Bu yüzden, Türkiye’nin darbelerle edebiyat yoluyla da hesaplaşması gerektiğini vurguluyordu. Arslan’a göre ‘Darbelerle ilgili onlarca roman, yüzlerce şiir yazılmalı. Tiyatro eserlerine konu olmalı. Darbeyi yapanların anlatıldığı kadar karşı çıkanlar da anlatılmalı. Yoksa gelecekte yeni kuşaklara 15 Temmuz’u anlatmak çok zor olacak’’tı.