29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

İnekten bile suçlu yaratılmaya çalışıldı

28 Şubat darbesinin traji komik hallerini anlatan Sürgün İnek filminde başrolü oynayan Hasan Kaçan, filmle darbeye mizah penceresinden ağır bir eleştiri getirildiğini söylüyor.

Gülcan Tezcan/istanbul24 Şubat 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
İnekten bile suçlu yaratılmaya çalışıldı

28 Şubat Post modern darbesi sürecinde uygulanan yasakların, ‘kişisel haklara müdahale’nin ve paranoyanın hangi boyutlara ulaştığını gösteren en çarpıcı örneklerinden biri de Atatürk büstünü kırdığı için bir ineğin cezalandırılmasıydı. Bu absürt hikaye Serkan Öztürk’ün senaryosunu yazdığı, Ayhan Özen’in yönettiği Sürgün İnek filmine konu oldu. Darbenin yıl dönümünde seyirciyle buluşan filmin başrolünü üstlenen Hasan Kaçan’la filmi ve 28 Şubat’ı konuştuk.

Sürgün İnek, 28 Şubat’la ilgili çekilen ilk film. Hikayeyi duyduğunuzda ne tepki verdiniz?

Hadisenin gerçek olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. O dönemlerde inekten bile suçlu yaratılmaya çalışılan bir memleket olduğumuzu insan geriden bakınca görüyor. Acı acı gülüyorsun. Bu kara mizah üzerine arkadaşlar kolları sıvayıp çok güzel bir senaryo yazmış. O ineğin dramını, karı koca sahiplerinin de onu kurtarmak için yaptıkları komik mücadeleyi anlatıyor.

Darbe dönemlerine mizah penceresinden bakmanın ne tür getirisi var sizce?

Mizahın etkisi daha fazla çünkü daha vurucu oluyor. Bazı konular ister istemez sembollerle anlatıldığı için daha etkileyici, akılda kalıcı oluyor. Başroldeki ineğin adı Sarıkız, akılda kalmaz mı? Hem onun etrafına örülmüş olan duvar, onu korumakla kendilerini vazifeli hisseden köylüler bütün bunların temsil ettiği semboller var. Bir senarist ve oyuncu olarak baktığımda o sembolleri görmemek mümkün değil. Bin yılın komedisi bin yıl sürecek denilen 28 Şubat’a açık bir gönderme ve buna benzer çok şey var. Tabii ki o dönemde çok fazla insan mağdur edildi ama mizah penceresinden bakarak bu kadar ağır eleştiri getirilmemişti. Başta endişelerim vardı ama filmdeki eleştirel bakışın ne kadar sağlam olduğunu görünce rahatladım.

Bir büstün kazara kırılması neden memleket meselesi haline geliyor?

Bu bizim memleketimize has bir şey değil bütün dünyada lüzumsuz yasaklar lüzumsuz korkular yaratıyor. İneğin es kaza Atatürk heykeline çarpması ve kırması üzerine ineği cezalandırmak yerine oraya hemen yeni bir büst koyulabilir. Ama bunda bir kasıt aramak bütün dünyada olabileceği gibi bu tür baskıların komik bir tezahürü aslında. Bu açıdan baktığımızda Sürgün İnek sadece bizim topraklarımıza has bir şey değil bir taraftan da evrensel bir hikaye.

28 Şubat şekilciliğin çok yükseldiği bir dönemdi. Baskı da buradan kaynaklı değil mi?

Evet. Bir baskı ortamı yaratmak için Atatürk’ü kullanıyorsun. Bunun doğru olmadığını ortaya koyuyor Sürgün İnek. Sevgiyle şekilcilik arasında fark var. Gerçekten sevenle şeklen seven arasındaki fark kabak gibi ortadadır.

28 Şubat’la ilgili hatırınızda kalan bu film hikâyesine benzer absürtlükler var mı?

Tabi, öncesinde ve sonrasında insanların saçından sakalından dolayı fişlenmesi, orduevlerine alınmaması çok saçma bir şey. Bir taraftan şehitlerin ailelerine madalya takılıyor bir taraftan orduevine alınmıyor. O kara mizahı hepimiz yaşadık.