29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Beşir Atalay: Tezkerelerin içeriği de değişecek!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Prof. Dr. Beşir Atalay, meclise gelmesi beklenen tezkereler konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı.

30 Eylül 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Beşir Atalay: Tezkerelerin içeriği de değişecek!

İşte Beşir Atalay'ın açıklamalarından bazı satır başları:

yirmidorthaber.com

HANGİ TEZKERELER MECLİS'E GELECEK?
 
 
Daha önce de belirtildiği gibi 2 tezkere meclise gelecek ve bunlar 2 Ekim tarihinde görüşülecek. Yarın (1 Ekim 2014) TBMM'nin yeni yasama yılının başlangıcı. Yarın meclis toplanacak, sayın Cumhurbaşkanı orada konuşmasını yapacak ve çalışmalar başlayacak. Sonra da 2 Ekim'de 2 tezkere TBMM'ye gelecek. Bu iki tezkerenin konuları şunlar:
 
Birincisi, daha önce meclis tarafından hükümete verilmiş yetki, Irak'la ilgili sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkere. İkincisi ise Suriye olayları başladıktan sonra, Suriye'de ülkemize karşı gelişmeler olursa (Güvenlik amaçlı) yine sınır ötesine operasyon yapabilme imkanı sağlayan bir tezkere. Bunlardan birinin tarihi 4 Ekim'de bitiyor, diğerininki ise 17 Ekim'de.. 
 
 
SÜRELER Mİ UZATILACAK YOKSA İÇERİK DE DEĞİŞECEK Mİ?
 
 
Normalde gündem sadece sürelerinin uzatılmasıydı ama artık süre uzatmadan ziyade yeni bir tezkere gibi değerlendirmek lazım çünkü içerik değişecek. İki tezkerede de içerikte değişiklikler olacak. Şu anda tabi nelerin değişeceğini burada söylemem mümkün değil çünkü tezkereler henüz meclise intikal etmedi. Bugün Bakanların imzasında bildiğim kadarıyla. Ama bildiğimiz birşey var ki daha önceki görüşmelerimizde hükümetin bugünkü şartlarda ihtiyaçlarını karşılayacak yeni unsurlar tezkerelere konmuş olacak. Diyelim ki Irak'la ilgili sadece terör örgütü hedefli değil de daha geniş tutulacak, başka terör örgütlerini de içine alabilecek. Suriye için de yine aynı şeyler söz konusu olabilir. Tabi tampon bölge gibi tezlerimiz var. Onlara belki imkan sağlayacak, onlarla ilgili çalışmaların yürütülmesini sağlayacak yeni unsurlar olacak. Geçmiş yıllarda o günün şartlarında çıkan tezkereler hükümete o günün şartlarında bazı yetkiler veriyordu. Bu iki yeni tezkere ise bugünün şartlarında yeni imkanlar verecek. Dolayısıyla iki yeni tezkere gibi bakılabilir.
 
 
IŞİD GİBİ TERÖR UNSURLARI TÜRKİYE'DE YAŞAYAMAZ
 
 
IŞİD'le ilgili konuyu şöyle özetleyebiliriz:
 
Herşeyden önce IŞİD, Türkiye için bir terör örgütüdür. Bunda hiçbir tereddüt yok!
IŞİD, El-Kaide gibi terör örgütlerinin İslamla hiçbir ilgisi yoktur. Zaman zaman bu terör örgütleri ile AK Parti arasında ortak noktalar olduğu şeklinde tezler ortaya atılıyor. AK Parti döneminde Türkiye'deki 12 yıllık gelişmeyi çok iyi değerlendirmek lazım. Muhafazakarız ama aynı zamanda demokratız. Her kesimin, -başta inanç sahiplerinin- dinini, düşüncesini rahat yaşaması için her imkanı sağladık. Dolayısıyla Türkiye'de ne o radikal unsurlar ne de terör unsurları zaten yaşayamıyor çünkü açık ve berrak bir İslam yaşanıyor burada.
 
 
TAMPON BÖLGE KURULACAK MI?
 

TÜRKİYE HAKLI OLARAK FAZLA İNSANA BAKAMAM DİYOR

 

Tampon bölge konusunda geri adım atılır mı?

 

Yalın kavramlar üzerinde konuşmamak lazım. Tampon bölge denildiğinde ne kastedildiğini bilmiyorlar. Tampon bölge güvenliğin tam sağlanmadığı zaman tampon bölge olmaz! Uçuş yasağı olmadan tampon bölge olmaz. Türkiye haklı olarak ben bu kadar büyük nüfusu kaldıramam daha fazla gelirse diyor. Dolayısıyla tampon bölge birçok yerde uygulanış ve hiçbir sakıncası da olmayan insanları kendi toprağında tutan bir uygulamadır. Başka bir şey değildir.

Güvenliğinden falan Birleşmiş Milletler sorumlu, oradaki hiçbir kimseye de bir zarar gelmez.

 

Murat Karayılan buna neden karşı çıkıyor?

 

ÇÖZÜM SÜRECİ BUNDAN AYRIDIR

 

O onu bilemiyorum. Ama şunu çözüm süreciyle irtibatladığınız için ifade edeyim her konjonktürel gelişmeyi çözüm sürecini bitirir, çözüm sürecine şöyle darbe vurur gibi değerlendirmemek lazım. Çözüm süreci bunlardan ayrıdır. Etkilenebilir ama bunlardan ayrı, çok daha esaslı, derinliği olan, yasası çıkmış anayasa çerçevesinde yasası çıkmış bir konu artık. O farklı bir zeminde yürüyor.

 

KOBANİ'DE BİZ GEREKENİ YAPIYORUZ

 

Bu coğrafya çok hareketli, hele son zamanlarda, dolayısıyla hemen çözüm süreci bunlarla sekteye uğrayacak gibi bakmamak lazım. Rahatsız edici hareketler var, yasadışı yol kesme gibi bir yandan oraya da insanlar bakıyor tabi çözüm süreci ama bakın burada da böyle şeyler yapıyorlar. Bu tartışmalar şu anda Kobani’den yürüyor.

Kobani önemli bir yer biz arada da gerekeni yapıyoruz. Bundan sonra IŞİD’le mücadele belki hükümetin daha farklı ararları olacaktır onları bilemiyorum. Bu konularda yeni kararlar olabilir.

 

 KÜRTLERİ BİZ HER ZAMAN AKRABALARIMIZ OLARAK GÖRDÜK

 

Biz Kürtleri daima sadece Türkiye’deki Kürtleri değil coğrafyamızdaki Kürtleri daima Türkiye akraba olarak gördük. Kendi nüfusumuz gibi gördük, her desteği verdik bugüne kadar, burada da öyledir. İnsanı yardım konusunda hem oradaki vatandaşlarımız sahip çıktı ve tük kurumlarımız seferber oldu.

 

KOBANİ'DE YAŞAYANLARI ÇARESİZ BIRAKMADIK

 

Türkiye tedbirli olmak durumundaydı rehineler konusunda, o acımasız gayrı ihtiyarı görüntülere muhatap olmasını düşün biliyor musunuz? Türkiye ne duruma düşerdi? O zeminde bizim bir miktar tedbirli olmamız kaçınılmazdı. Şuan da gene biz bütüne bakıyoruz, sadece IŞİD’E değil ama Kobani’yle de ilgili de yapılması gerekenler yapılıyor onları biz asla orada kendi başlarına çaresiz bırakmadık bırakmayız da.

 

 

“AK PARTİ YÖNETİMİ OLMASAYDI IŞİD’E KATILIM DAHA YÜKSEK OLURDU’

 

Programda IŞİD’e katılan militanlar ile ilgili de konuşan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, önemli bir tespitte bulundu. Atalay; “Ak Parti iktidarı aşırılıkların, radikalizmin gelişmesini önleyen bir iktidardır. Eğer Ak Parti iktidar olmayıp daha farklı eski yapılardan yönetimler olsaydı inanın IŞİD’e Türkiye’den katılım daha yüksek olurdu. Ak Parti’nin bakış açısı terörün panzehiridir. Adeta önleyicisidir. Doğrusu bu politikayı çok bilinçli yürütüyoruz ve çok dikkatli analiz ediyoruz başından beri. Biz muhafazakar demokratız. Hepimiz dini kurum olarak önemsiyoruz. Dini hayatı mümkün olduğunca özgürleştiriyoruz. Bu da daima iyi analiz ediyoruz. Dolayısıyla Türkiye IŞİD gibi kapalı yapılara izin veren bir sistem ile yönetilmiyor.” ifadelerini kullandı. 

 

‘TEZKERE TERÖR OLUŞUMLARINA KARŞI HÜKÜMETİN ELİNİ GÜÇLENDİRECEK’

 

Meclis’e getirilmesi beklenen tezkerinin içeriği hakkında da bilgiler veren Beşir Atalay, tezkerenin terör oluşumlarına ilişkin hükümetin elini güçlendireceğinin altını çizdi. Atalay şunları kaydetti: “Tezkerede değişiklikler olacak. Önceki tezkereler sınırları kapsıyordu. Şimdi daha alternatifli, daha çeşitlendirilmiş her türlü riske karşı, hükümete yetki veren bir tezkere olacak. Tezkerede kapalı ifadeler olur ama tampon bölgede, sınır güvenliğimiz de dahil, IŞİD gibi tüm terör oluşumlarına karşı hükümetin elini güçlendiren bir şeydir Tezkere. Gerektiğinde kullanılacak hükümete bir yetki veriyor tezkere. Tezkerenin çıkmasıyla hemen bunları kullanıyor da olmuyorsunuz. Birçoğu kullanılmayadabilir. İhtimaller dahilinde elinizde hazır bir yetki olacak.”

16.33.38-16.34.30

 

‘İÇ İŞLERİ BAKANLIĞIM DÖNEMİNDE HÜKÜMETİ UYARIYORDUM’

 

‘PARALEL YAPININ ARTIK TOPLUMSAL BİR ZEMİNİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM’

 

Programda son olarak paralel yapıyla mücadeleyi değerlendiren Ak Parti Sözcüsü Beşir Atalay, yapının artık toplumsal bir zemini kalmadığını ifade etti. Atalay; “İç İşleri Bakanlığı önemlidir. İç İşleri Bakanları çok şey bilir ama az konuşur. İç İşleri Bakanlığım dönemimde İrancı diye toptan iftiralar atılmıştı. Şu sıralarda da yazıyorlar. Doğrusu hiç insanların Allah’tan korkusu yok diyorum. Hiçbir sınırları yok. Yapamayacakları hiçbir şey yok diyorum. Bazen o düşüncelere varıyorum. Bunlar her şeyi mübah gören neler neler yazıyorlar. Babamızla, ceddimizle ilgili şu sıralarda!.. Bunları gördükçe eskiden bildiklerimizin, gördüklerimizin ötesinde daha vahim şeyler olduğunu görüyoruz. Benim dönemim de bazı şeyler vardı. Hükümeti de Sayın Başbakanı’da uyarıyordum orada bu tür sorunların olduğunu. Geçen yıl Aralık ayına kadar çok ileri bir şey olmadı. Aralık ayındaki gelişmelerin ardından çok daha vahim organize bir örgüt olduğu, yaptığı faaliyetler dinlemeler ondan sonra dökülmeye başladı ve şimdi son sınırlarına geldi. Bu yapının artık Türkiye’de toplumsal bir zemini olduğunu düşünmüyorum.” dedi.