29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Kaldırımlar şairiyle yeni bir buluşma

Bu yıl hikaye ve roman dalında Necip Fazıl Ödülü’ne layık görülen Cihan Aktaş, yerli bir bakışla, eserlerinde daha çok mütedeyyin kadının bilhassa son otuz yıldır kişilik ve kimlik değerleri için verdiği mücadeleyi anlattı. Modernizmin açık ya da dolaylı bir biçimde hayatımıza müdahelesi yine Aktaş’ın gündeminde oldu. Aktaş, edebiyat ve düşünce dünyamızın burçlarından Necip Fazıl ile ilk ‘karşılaşmasını’ ve onun kültürel mirasını STAR okurları için yazdı.

CİHAN AKTAŞ 12 Ekim 2016 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Kaldırımlar şairiyle yeni bir buluşma

Merhum Necip Fazıl  Kısakürek’in adı ilk olarak  Kaldırımlar şiiriyle girdi dünyama. İlkokul ikinci sınıftayken ilk ezberlediğim şiirdi. Benim çocukluğumda şiir, hatıra defterleri ve  beş çaylarıyla dilden dile dolaşan bir büyük hazineydi. Necip Fazıl, tıpkı Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı ve Faruk Nafiz gibi ev toplantılarının daimi konuğuydu. Edebiyat zevkimin gelişmesinde Necip Fazıl’ın şiirlerinin ve tiyatro eserlerinin önemli bir payı var.

NEDEN ÇOK SEVİLİYOR

Necip Fazıl edebiyatıyla dava adamlığını birleştirmiş bir isim. Sanılanın aksine Osmanlı’nın çöküşünün sarsıntıları ve kabuğuna sığmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin kendine biçtiği kimliğin çekişmeli tabiatı konuşulmadan fikriyatını ve üslubunu değerlendirmek kolay olmayacaktır. Öfkesi, layıkıyla hatırlama konusunda engellenmiş bir toplumun hayatiyeti açısından haklı bir öfkedir. Yıllar sonra okurken bize aşırı gelen ifade ve terkipleri de  bu kimlik tartışmaları açısından değerlendirmek yanlış olmasa gerek. Dilinin bizzat Müslüman kitlelere de yönelen sert öfkesine karşılık nasıl bu kadar sevilebildiği sorusu önemli. Geniş kitleleri paryalaştırmaya dönük modernizmi sorgulayan bu dil, Anadolu’da gelişen bir direnişe, anlamlarına sahip çıkma çabası içindeki gençlere yakın gelmiştir. Büyük Doğu sayfalarına yansıyan konferans haberleri, hatta haritası bunun bir örneği. Metin Önal Mengüşoğlu’nun Öptüm Kara Gözlerinden isimli kitabında, Necip Fazıl’ın Elazığ’a yolculuğuyla ilgili bir bölüm vardı. Anadolu’nun, mütedeyyin Anadolu gençlerinin merkez kültürü tarafından unutulduğu bir dönemde Necip Fazıl, ziyaretleri, dergi faaliyetleri ve konferanslarıyla bu gençlere umut ve güven aşılıyordu. Bu gençlerin kültür, sanat ve siyaset alanındaki devingenliği, Necip Fazıl’ın teşvik ve eleştirileri hesaba katılmadan anlaşılamaz. Aslında Necip Fazıl’ın edebi ve siyasi birikiminin etkilerini çeşitli açılardan konuşmaya açan her etkinlik ve faaliyet, kendi olumlu ve olumsuz tecrübelerimizle de muhasebe anlamına geldiği için, önemli bir imkân.

BAŞKA NE YAPIYORSUN!

Necip Fazıl ödülü benim için hayatımın çeşitli kesitlerinde farklı sebeplerle okuduğum öncü bir yazar ve şairle yeni bir buluşma anlamına geliyor. Ödüller planında gerçekten adil olmak kolay değil. Çok değerli yazarlar hiç ödül almadan kalıcı eserler verdiler ve veriyorlar.

Ödüller bu açıdan elbette kadirşinaslığın göstergesi. Edebiyatı gündeme getirerek yazarlık, yazı faaliyetleri, edebiyat türleri, edebi kamu ve çeşitli kültürel iktidarlar üzerine düşünme kanalları açıyor. Yazarlığın boş zamana yorulan bir uğraşı olduğuna dair bir kanaat ne yazık ki hâlâ etkisini sürdürüyor toplumumuzda. Kuşkusuz yazarın muhayyilesine özgürlük getiriyor, kendi zamanının sınırlarında faaliyet göstermek. Gelgelelim, “başka ne işle uğraşıyorsunuz?” sorusu, toplumun yazara tanıdığı yeri göstermesi açısından kurcalanmaya değer. Ödüller bu açıdan yazı faaliyeti üzerine bakış açılarını geliştirmeye katkı sağlayabilir, edebi kamuda kanonlar üstü bir dalgalanma ve zenginleşme oluşturabilir. Ancak hakkaniyet gözetilmediği takdirde, tam tersine bir yoksullaşma ve umutsuzluk sebebi de olabilir ödüller.

Bu yüzden ve hele Reis Bey’in yazarı söz konusu olduğunda sürekli üzerine düşünülmesi gereken bir mesele, adalet…

PORTRE CİHAN AKTAŞ

- REFAHİYE/Erzincan’da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu (1982) mezunu. Kısa bir süre mimar olarak çalıştıktan sonra Yeni Devir ve Milli Gazete’de yazarlık yaptı. Mavera dergisinde gezi notları, Aylık Dergi’de telif ve tercüme hikayeleri ile denemeleri yayınlandı. Yine pek çok dergide yazılar kaleme aldı.

- ESERLERİNDEN bazıları: Sömürü Odağında Kadın, Kadının Serüveni, Pakistan Dosyası, Acı Çekmiş Yüzünde, Mahremiyetin Tükenişi, Modernizmin Evsizliği ve Ailenin Gerekliliği, Son Büyülü Günler, Kızım Olsan Bilirdin ve yeni çıkacak olan romanı Şirin’in Düğünü.