27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

ABD’nin Rakka stratejisi: Gir, Karıştır, İzle

Tabka’ya asker indirerek Rakka operasyonuna başlayan Pentagon, bir süredir planladığı DEAŞ’a karşı Rakka operasyonuna başladı. Harekat için YPG ile ortaklaşan Washington, hedeflerini ise aynı gün yayımladığı raporla ortaya koydu.

ŞERİF EGEMEN  AHMET 26 Mart 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
ABD’nin Rakka stratejisi: Gir, Karıştır, İzle

Tüm gözlerin İngiltere’nin başkenti Londra’daki terör saldırısına döndüğü gün özelde Suriye’yi genelde ise tüm Ortadoğu’yu etkileyen bir olay gerçekleşti. ABD, terör örgütü DEAŞ’ı Rakka’dan temizlemek adına yürütülen operasyon kapsamında kentin 60 kilometre batısındaki Tabka Barajı’na yaklaşık 100 adet özel kuvvetler askerini indirdi. Coni’lerin apache helikopterlerle bölgeye indirdiği savaşçıların görüntüleri terör örgütü PYD’nin silahlı kolu YPG’nin sözde basın ofisi tarafından sosyal medyadan yayınlandı. Söz konusu askeri hamle ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından da onaylanınca, bir süredir bilinen fakat resmen dillendirilmeyen Oval Ofis’in ‘Rakka partnerinin kim olduğu’ sorusuna yanıt verilmiş oldu. “Tabka yakınlarında Suriye koalisyonuna havadan indirme ve ateş desteği verildi” denilen Pentagon açıklaması, ‘bundan sonra yolumuza terör örgütü YPG ile devam edeceğiz’ anlamına geliyor. Peki ABD neden Türkiye ve Körfez ülkelerinin etkili silahlı kuvvetleri yerine üç beş silahlı çeteciyi kendine ortak olarak seçti?

MÜTTEFİK DEĞİL MAŞA

İlk söylenmesi gereken şey, ABD’nin ‘ortak’ veya ‘müttefik’ aramadığıdır. Beyaz Saray kendine ‘kullanışlı aptal’ olarak görevlendirebileceği bir bölgesel ‘maşa’ arıyordu, ateşi tutması için de YPG’yi görevlendirdi. Konuya açıklık getirmek için Washington Entitüsü Yakın Doğu Araştırmaları Merkezi’nin Tabka indirmesinin gerçekleştiği gün Rakka’daki Arap aşiretleri üzerine yayımladığı kapsamlı çalışmaya bakmakta fayda var. Zira kritikr bir zamanda kamuoyuyla paylaşılan araştırma, aslında Pentagon’un neden terör örgütü YPG’yi sahada destekleyerek Rakka’yı DEAŞ’tan arındırmak istediğine dair bize ışık tutuyor.

DEMOGRAFİ DEĞİŞECEK KORKUSU

10 bin kişilik Rakka merkezli El Baytara, 50 bin kişilik Tabka-Rakka arasında bulunan El Ecel, Afadla bölgesinden El Breyc ve Kuzey Suriye’ye dağılmış El Naim aşiretlerini inceleyen çalışma esasen Türkiye’nin tüm tezlerini ispatlar nitelikte. Irak işgalinin ardından radikalleşerek siyasi bir pozisyon alan ve kökten bir biçimde Amerikan postalına karşı olan bölgedeki aşiretlerin tamamı, YPG’nin Rakka’ya girmesine karşı çıkıyor. Onlar için YPG, Arap şehirleri olan Tel Abyad ve Münbiç’te açıkça ‘Kürtleştirme’ politikası uygulayan bir örgüt. Örneğin El Naim aşireti üyelerine göre, YPG İsrail’den bile fazla nefret ettikleri bir yapı. Breyc ile teröristler arasındaki husumet ise ayrı bir boyutta. Söz konusu aşiret, Suriye’nin kuzeyinde muhaliflere katılan akrabaları nedeniyle, YPG’nin intikam alınacak düşman olarak baktığı bir aile. Kısa süre önce örgütün sözde yetkilisi, Rakka’ya girdiklerinde El Breyc’in liderini şehir meydanında sallandırmayı hayal ettiğini söylemişti.

HALK ÖSO’YA MİNNETTAR

Rapora göre, bölgeyi DEAŞ teröründen kurtarması beklenen ya da ismi zikredilen diğer grup, Türk Silahlı Kuvvetleri destekli Özgür Suriye Ordusu ise aşiretlerin tek güvendikleri aktör. Aşiretlerin çoğu Türkiye sınırındaki başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı nedeniyle Türkiye’ye minnettar. Bölgedeki faaliyetleri en iyi bilen aşiret olan Naim’in üyeleri, ÖSO’nun harekât sırasında Arapların evleri ya da ahırlarında değil sokaklarda kalarak kimseyi rahatsız etmediğini söylüyor. Fırat Kalkanı savaşçılarının yediği ve içtiği her şeyin parasını verdiğini ve yerel halkı el üstünde tuttuğunu bildiriyor. Öyleyse neden ABD, güçlü NATO müttefiki Türkiye’nin desteklediği ÖSO yerine YPG’yi tercih etti?

SÜREKLİ KAOS POLİTİKASI

Sorunun cevabı raporun sonuç kısmında gizli. Washington Enstitüsü’ne göre, Rakka’ya YPG’nin adım atması bölgeyi uzun yıllar dinmeyecek bir kaosa sürüklemeye yetecek. Zira Arap aşiretleri, DEAŞ Rakka’dan kaçsa bile kendi vatanlarını korumaya ant içmiş durumdalar. Beyaz Saray Suriye’nin kuzeyini terörden arındırmak istemiyor, aksine karışıklık ve kaosu zamana yayarak bölgenin güçsüzlüğünden yararlanmayı arzuluyor. Teröristle terörü dindirmeye çalışması da bu yüzden.