29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Ateşle oynama Atina

Yunanistan Türk adaları üzerinden kışkırtmalarına devam ediyor. 18 ada ve bir kayalığa göz göre göre oturmak isteyen Atinalı bakanlar adalara çıkıp kuzu çeviriyor, hatıra fotoğrafları çektiriyor. Anlaşılan Türkiye Suriye’deki terör belasıyla uğraşırken, Yunan hükümeti fırsattan istifade, adaları oldu bitti’ye getirmek istiyor. Ancak Ege Ordusu teyakkuzda…

İBRAHİM SARP7 Mayıs 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Ateşle oynama Atina

Birkaç yıl önce Ergenekon iddianameleri havalarda uçuşurken, ‘Türk uçakları Ege’de Yunan F-16’sını düşürecek’ diye bir bilgi sızdırılmıştı. Paralel kumpasla devleti ve orduyu teslim alan çetenin yaydığı bu şayia ile Yunanistan’ı koruma altına almaya çalıştığını geç fark ettik. 

Çünkü Atina’nın tüm beynelminel antlaşmaları ayaklar altına alarak envanterimize kayıtlı 18 ada ile bir kayalığı işgal edeceğini tahmin bile etmemiştik. İkisi Akdeniz’de bulunan bu adaların en küçüğü ise Büyükada kadar.

Kumpas cidden büyüktü. Türk ordusundan bir komutan bu saldırgan tavra hak ettiği şekilde cevap verecek olsa Ergenekoncu yaftası yiyecekti. Adalara çöken Yunan’a sert bir cevap, doğrudan Ergenekoncu olmak demekti. Sonrası malum: Görevden almalar, suçlamalar, hapisler filan…Bu yolla Yunanistan açık bir şekilde korundu hatta kendilerine dokunulmazlık verildi.

TSK’ya sızan Fethullahçı teröristler, Türk ordusunun elini kolunu bağlayınca ülkece, Atina’yı izlemek zorunda bırakıldık.

Üstelik bu o kadar iyi planlanmış bir tezgahtı ki bir taşla iki kuş vurulacaktı. 

Bir yandan ele geçirdikleri askeri ve sivil bürokrasiyle Yunan’ın adalarımıza konmasına yol açılıyor diğer yandan ‘’Türkiye işgal edildiği halde hükümet seyrediyor’’ yaygarasıyla Erdoğan’ı vatana ihanetten divan-ı harbe göndermeye çalışıyorlardı. Hatta AK Parti hükümetini ‘AB’den taviz kopartmak için toprak sattığı yönündeki yalanlarla devirmeyi bile hedeflediler. Yani kılıcın iki tarafıyla da keseceklerdi.

Bu işin arkasında FETÖ olduğu 15 Temmuz darbe girişiminde iyice açığa çıktı. Marmaris’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast düzenlemek isteyen teröristlerden ikisinin burnumuzun dibindeki bir adaya kaçması, 8 darbeci subayın darbe koordinatörü Amerikalılarla helikoptere atlayıp Yunanistan’a sığınması bu tezgahın en son delilleriydi.

Ancak Yunanistan Türk adaları üzerinden kışkırtmalarına devam ediyor. 18 ada ve bir kayalığa göz göre göre oturmak isteyen Atinalı bakanlar adalara çıkıp kuzu çeviriyor, hatıra fotoğrafları çektiriyor. Bu provokatörlerin en başında ise savunma bakanı var. Yunan Başbakan Çipras’ın Malta’da AB toplantısı sonrası “Ege’de gri bölge yoktur. Ege bizimdir” demesi aslında her şeyi özetliyor. Anlaşılan Türkiye Suriye’deki terör belasıyla uğraşırken Yunan hükümeti fırsattan istifade, adalar oldu-bittiye getirmek istiyor. Suriye’de askeri bir görev yürüten Türkiye, Batı’ya kayıtsız bırakılmak isteniyor. Eğer Ankara karşılık verirse onların tam da aradığı hamle olacak. Yani bir yandan Türkiye üzerindeki baskıyı arttırmak diğer yandan da krizi tırmandırıp Türkiye için kavgacı bir ülke görüntüsü oluşturmak arzusundalar.

Şüphesiz Yunanistan’ın böyle bir kumpası düzenleyecek ne aklı ne cesareti ne de parası var. Anlaşılan o ki ekonomik krizlerle boğuşan komşi’ye kredi açanlar, milyar dolarlık alacaklarını nasıl tahsil edeceklerini de belirlemişler. Öyle görünüyor ki Batı, Yunanistan’ı zincirinden söküp üzerimize salacak. Bu durumda Yunanistan’a hak ettiği dilden ders vermek gerekiyor.

Yeri gelmişken yazayım, 1996 filandı. Kıbrıslı bir meslek büyüğümüzle uzun bir görüşme yapmıştık. Bana Yunan devletinin Türkiye ile girişilecek bir savaş durumunda uygulamaya sokacağı gizli planı ele geçirdiğinden bahsetmişti. 

Geçmiş zaman, 20 yıldan fazla olmuş. Hatırımda kaldığı kadarıyla şunu söyleyebilirim; Yunanistan’ın bizimle savaşmaya mecali filan yok. Plana göre ilk savunma hattı Selanik’e kurulacak. Yani Edirne’den girsek ta Selanik’e kadar elimizi kolumuzu sallayarak gideceğiz. 

Sözde savunma planının ikinci adımı ise evlere şenlik: Başkent Atina’dan Girit Adası’na taşınacak… Yani adamların Türk askeriyle savaşma planı doğrudan kaçma üzerine kurulu.

Bir de NATO üyeliği meselesi var. İki müttefik nasıl olur da savaşa tutuşur?

Önce şunu hatırlatayım, biz zaten Irak ve Suriye’de NATO ordularıyla adı konulmamış bir savaş halindeyiz. Bütün dünyanın terör örgütü olarak tanıdığı PKK ve uzantılarıyla omuz omuza saf tutmuş bu sahte müttefiklerimizle çarpışıyoruz. Bu açık ve net.

Müttefiklerimizin ambargo uygulayarak bize parasıyla satmadığı silahları bize karşı kullanması için terör örgütlerine bedava yağdırması da başka bir konu.

Asıl söyleyeceğim şey ise Ege Ordumuz.

Ege Ordusu Türkiye’nin özel statüye sahip tek ordusudur.

NATO müttefiki olmamıza rağmen Ege Ordusu bu ittifakın dışında tutuldu. Devletin aklını seveyim.

Yani Ege’yi Yunan’a dar eden ordumuz NATO üyesi değil.

12 ADA SORUNU YÜZ YILDIRDEVAM EDİYOR

Ege Adaları konusu 1970’lerden bu yana iki ülke arasında önemli bir tartışma konusu 1987 ve 1996’da Türkiye ve Yunanistan adalar sorunu nedeniyle savaşın eşiğine geldi. 1999’dan sonra Türkiye AB’ye üyelik müzakereleri kapsamında sorunu çözmeyi kabul edince kriz yumuşadı. Esasen ülke olarak 1911’den bu yana Ege adalarıyla ilgili bir sorunumuz var. Bu arada şunu da hatırlatayım; 12 Adaa’nın adı, adaların sayısından değil, Osmanlı döneminde yönetim biçimi olan 12 kişilik temsilci meclisi tarafından yönetilmesinden geliyor. Aslen 14 büyük ve onlarca çevre küçük adadan oluşan bir coğrafyayı tanımlıyor.

YUNANİSTAN’I KORKU SARDI

Yunanistan medyası, geçen hafta Yunan hükümetinin Türkiye’nin hak iddialarını engellemek amacıyla Ege’deki bazı adaları iskana açmayı planladığını yazdı. Kathimerini gazetesinin haberine göre, Yunan hükümeti, Denizcilik ve Adalar Politikası Bakan Yardımcısı Nektarios Santorinios’un hazırladığı tasarı kapsamında Ege’deki bazı adaları iskana açmayı planlıyor. Parlamentoya sunulan tasarı, Türkiye’nin hak iddialarını engellemek amacıyla Doğu Ege’deki bazı adalara nüfus yerleştirilmesini kolaylaştırmak için altyapı sistemi, deniz feneri ve askeri karakolların inşasını içeriyor. Ekim 2016’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Lozan Anlaşması’nı eleştirmiş ve “Birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Bağırsan sesimizin duyulacağı adaları verdik. Bu zafer mi? O masaya oturanlar Lozan’ın hakkını veremediler. Sıkıntısını biz yaşıyoruz” demişti. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ise Erdoğan’ın sözlerinin Ankara ve Atina arasındaki ikili ilişkileri tehdit ettiğini belirtmişti.