27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Ayan: Şehirde altyapı var ama koruyacak bilinç yok

Şiddetli bir yağışın ardından oluşan sel tüm hayatı felç ediyor. Herkes bir ağızdan söylenmeye başlıyor. Altyapı eksikliğinden dem vuruyor. Kimse su giderleri neden tıkandı, bu yağış neden böylesine şiddetliydi ve ben bir doğa olayından böylesine nasıl etkilendim diye sorgulamıyor! Soruların cevapları meteoroloji mühendisi Eldebiran Ayan’dan geldi.

BÜŞRA UĞRAŞ6 Ağustos 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Ayan: Şehirde altyapı var ama koruyacak bilinç yok

Geçtiğimiz günlerde İstanbul son yılların en şiddetli hava olayıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Şehrin birçok bölgesinde ciddi tahribata neden olan bu yağışın ardından deyim yerindeyse her kafadan bir ses yükselmeye başladı! Herkes iklim değişikliğini ve tetikleyen nedenleri suçladı. Peki gerçekten neden o muydu? Yüz yıllık dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olaya mı şahitlik ettik yoksa doğanın insanlara sık sık oynadığı muzip bir oyun muydu? Gökyüzünde neler oluyor, bizim bunda payımız ne, nasıl önlemeli ya da korunmalıyız? Meteoroloji Mühendisi, Çevre Bilimci ve sunucu Eldebiran Ayan zihinleri meşgul eden bu konulara bakın nasıl açıklık getirdi. 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE KARIŞTIRMAYIN

“İklim ve hava olaylarının farklı şeyler olduğunu kavramamız gerekiyor. Günlük hava olayları yaşandıktan hemen sonra iklim değişikliği ile ilgili soru işaretleri aklımıza geliyor ama bu aslında meteorolojik bilgi eksikliği ile alakalı. Bir de şiddetli hava olaylarının küresel iklim değişikliğinin etkisi ile çok daha sık ve şiddetli yaşanmaya başlaması. Ancak bu iklim değişikliğinin sonuçlarından yalnızca biri, temel nedeni değil. Tabii betonlaşma, şehirleşme büyüyor, şehirdeki popülasyon artıyor. Bunun sonucunda şehir daha hızlı ısınmaya başlıyor. Gökyüzü ile yeryüzü arasındaki ısı farkı artıyor. Bu durum da bu tip olayların daha şiddetli görülmesinin sebepleri arasında sayılabilir. Atmosferin içinde yaşanan inişli-çıkışlı sert hava olayları atmosferin doğasında zaten var. Küresel iklim değişikliği olmadığı dönemde de biz bu tip şiddetli, sert hava olaylarını yaşıyorduk zaten. Bunlar atmosfer tarihine baktığımızda hep olagelen olaylar. İnsanların iklim değişikliği üzerindeki etkisi tabii ki yadsıyamayız ama insanlar dünya üzerinde hiç var olmasalardı bile iklimler sürekli değişiklik gösterecekti. Sanayi Devrimi’nin yapıldığı 1700’lü yıllardan bu yana dünyaya salınan karbon emisyonlarının artması ile atmosferdeki ısı tutma kapasitesi olan gazların artması, atmosferdeki sıcaklığın yükselmesi bu tarz olayların daha sık yaşanmasına neden oluyor. Bölgesel, anlık, haftalık değil küresel ortalama sıcaklıklarının yükselmesinden bahsediyoruz. Bir günlük bir hava olayını iklim değişikliği ile açıklayamayız. yalnızca olayların yaşanma sıklığı ile ilişkilendirebiliriz.”

SAATTE 160 KM HIZ İLE DOLU YAĞDI

“Tunder Stone, Türkçe’de boran olarak adlandırdığımız bu olay gök gürültülü sağanaklardan bir tanesiydi. Atmosferik açıdan bu boranları farklı gruplara ayırıyoruz: tek hücreli, çok hücreli ve süper hücre. Geçenlerde yaşadığımız ve ondan önceki süper hücreli dediğimiz kategoriye giriyor. Atmosfer olayları kompleks bir yapıya sahip. Aynı anda bir soğuk hava dalgası ve sıcak hava dalgasının bir araya gelmesi, atmosferin kararsız yapıda olması, rüzgarların belli şiddette ve yönde soğuk hava dalgasıyla karşılaşması, havada yeteri miktarda yoğuşma çekirdeği olması gerekiyor. Marmara Denizi’nde gerçekleşen en son olaydan önce ciddi bir sıcak hava dalgası yaşanmıştı. Atmosfer suya doygundu, nem fazlaydı, suyun sıcaklığı artmıştı. Bu da sudan havaya ciddi bir su buharının yükselmesi demek. Bunun yanı sıra 500 milibar seviyesinde bir soğuk oluk vardı. Sonuç olarak yaşanan boran için uygun zemin hazırdı. Süper hücre dediğimiz bu sistem 32 km’den daha geniş bir alanda suya doygun yoğuşma çekirdekleri bulut içinde gelişti. Kar ve buz taneleri bulut içinde gelip büyüdü. Bu parçacıklar ağırlık olarak rüzgarın şiddetinden daha hafif olduklarından daha da yukarıya itildiler ve daha çok büyüdüler. Rüzgar öyle sert esmeseydi o parçalar öyle büyümeden çoktan yere inerdi. Batılı rüzgarlar oluşan o büyük dolu parçacıklarını batıdan minimum saatte 160 km hızla İstanbul’un üzerine savurdu. Tıpkı sapanla taş atmak gibi düşünün. Camı batıya bakan herkes, binasının cephesi batıya bakan yapıların hepsi ciddi zarar gördü.”

NEDEN AFETE DÖNÜŞTÜ

“Hava olayı can, mal ve sosyal kayıplar oluşturuyorsa ona afet diyoruz. Bir doğa olayı tek başına afet olarak tanımlanamaz. Aynı olay bir ormanda, yaşamın olmadığı bir yerde olsaydı ona afet demeyecektik. Asıl üzerinde durmamız gereken konu şu; bu olaylar neden afete dönüşüyor? Özellikle inşaat sektöründe geriye dönük 100 yıllık meteorolojik kayıtlara bakılmadan herhangi bir yapı, bina, yol inşa etmememiz gerekiyor. Bunun yanında da ciddi kompleksi bir afet yönetim planına ihtiyacımız var. Örneğin o gün böyle bir olayın yaşanabileceğini meteoroloji uzmanları açıklamıştı. Peki neden o gün o saatte İDO çalışıyordu? Halkımız da bu konuda bilinçsiz ve hava durumunu takip etse de şiddetini küçümsüyor. Böyle bir durumda ne yapması gerektiğini öğrenmeli. Bu gibi şiddetli yağış uyarıları olduğunda aracıyla dışarı çıkmaması gerektiğini bilmeli, evinin ne kadar risk altında olduğunu sorgulamalı, cephesinin hangi yönde olduğunu öğrenmeli. İstanbul engebeli ve pek çok da dere var. Ama uzun yıllar önce bu dereler yola çevrilmiş, çok yanlış bir yapılaşma var. Dolayısıyla bu yollarda kısa sürede sel oluşabiliyor. Vatandaşların bu tip hava uyarıları verildiğinde kendisini bu dere yataklarından korumaları gerekiyor. Uyarı verildiği andan itibaren yıldırım oluşma ihtimali var. Ağaçlık alanlardan uzak durmalı, araçtaysanız frekansı kapatmalı, yüksek direklerin uzağında olmalısınız.”

YAĞMUR SUYUNDAN UZAK DURUN

“Dikkat edilmesi gereken konulardan biri de şu; yollarda oluşan su birikintilerinden uzak durulması gerekiyor. Bir karış su bir şey yapmaz diye düşünmeyin. O bir karış su 1.90 boyundaki bir insanı sürükleyebilecek güçte bir akıntıya sahip olabilir. Önemli bir nokta daha var: yağmur suyu saf sudur, temizdir ama yere düştüğü andan itibaren kanalizasyon suyundan çok daha tehlikelidir. Sokaklarda pek çok virüs, bakteri bulunuyor. Ayrıca yağmurla birlikte kanalizasyon suyu da yükseliyor ve yağmur suyuna karışıyor.  O suya temas eden herhangi bir kıyafetiniz ya da derinizi mutlaka çok iyi şekilde dezenfekte etmelisiniz.”

YANLIŞ BİLGİLERE KULAK ASMAYIN

 “İnsanlar hava durumu ve atmosferik olaylara çok fazla ilgi duyuyorlar. Bu ilgili internet ortamında tıklanma sayısının artmasına neden oluyor ve Türkiye’de maalesef gazetecilerin tıklanma sayısını arttırmak adına etik dışı haber yapması sosyal medyada yanlış bilgilerin dolaşmasına neden oluyor. Söylendiği gibi ufukta yeni bir boran gözükmüyor. Şu an ısınma evresine girdik. Önümüzdeki 10 gün böyle sürecek. 10 günden sonrası için kesin yargılı bir yorum yapmak doğru olmaz.” 

ÇEVREYİ TEMİZ TUTMAZSANIZ…

“Sel neden oluşuyor? Su giderimiz yok mu? Yetersiz mi? Hayır! Özellikle sıcak havalarda bizim bütün mazgallarımız kum, toz, moloz, sigara izmariti ve yere atılan bin bir çeşit çöple doluyor. İnsanlar araçlarında giderken bile camdan dışarıya çöp atabiliyor. Bu çöpler rüzgarla birlikte uçup dönüp dolaşıp o mangallarda ve çukurlara birikiyor. Ani bastıran yağışta mazgallar suyu çekemiyor ve sel oluşuyor. O kadar çöpü kim nasıl temizleyebilir ki? Çöpün sonu yok ki! Hiçbir belediye hiçbir temizlik görevlisi bu çöp yığınlarının önüne geçemez. İnsanların bilinçli olması lazım. Adım başı çöp kutusu var her yerde. Onları kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor.”