1 Mayıs 2024 Çarşamba / 23 Sevval 1445

Aziz Mahmud Hüdayi'nin değiştirdiği hayatlar

Soma’dan Somali’ye, Bosna’dan Pakistan’a kadar her yerdeler. Bazen Rusya’da bir hapishanedeki tutuklular kitaplarını okuyarak Müslüman oluyor, bazen de Arjantin’deki bir kanser hastası kız o kitaplarla huzura kavuşuyor. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı Koordinatörü Medet Bala, Ramazan ayında dünyada yapacakları iftar, gıda, eğitim faaliyetlerini paylaştı.

Selim Efe Erdem28 Haziran 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Aziz Mahmud Hüdayi'nin değiştirdiği hayatlar

-Önce isterseniz Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’nın ne zaman, kimler tarafından kurulduğunu,  merkezinin nerede olduğunu konuşarak başlayalım. 

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, 1985 yılında Üsküdar’da bulunan bir grup akademisyen, işadamı ve gönül insanlarının bir araya gelmesiyle kuruldu. Vakıf merkezi, Hazreti Aziz Mahmud Hüdayi türbesinin yanındadır. Kurucuları arasında Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi, Hasan Kamil Yılmaz, İrfan Gündüz ve Ahmet Taşgetiren’in yer aldığı 20 kadar isim bulunuyor. 

-Vakıf hangi amaçla kuruldu? Bugün hizmet alanları nereleri ve neleri kapsıyor?

Başlangıçta, Hz. Hüdayi Türbesi yanında bir vakıf kurarak onun ziyaretçilerine, öğrencilerine ve bölgedeki fukaraya hizmet verildi. Kurulan küçük aşevi, halkın teveccühü ile büyüdü. Semtin dışında İstanbul genelinde fukara ailelere yardıma başlandı. 80’li yılların koşullarında bunlar yapıldı ancak 90’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla farklı bir açılım oldu. Türki Cumhuriyetler’den bize talepler gelmeye başladı.

45 DİLDE MİLYONLARCA KİTAP

-Neydi o talepler? Kim, nasıl bir yardım istedi sizden?

İlk olarak Azerbaycan Şeki Müftüsü Hacı Selim Efendi, vakfımızdan yardım istedi. “Peygamberimiz, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ buyuruyor. Ama sanmayın ki biz börek çörek açıyız. Biz din açıyız. Sovyet yönetimindeki 70 yılda bizim camilerimiz yok oldu. Çocuklarımıza Kur’an ve İslamiyet’i öğretecek kimse kalmadı. Sizin ise camileriniz açık, din öğretecek hocalarınız, kitaplarınız var. Bizlere bunlardan ikram edin”    dedi. 1992 yılında Asya’daki ilk yurtdışı faaliyetleri Azerbaycan’da bu şekilde başladı. Kırım’dan Kazakistan’a kadar gidildi. Balkanlarda aslında ilk Batı Trakya’da başlayan faaliyet, daha sonra Arnavutluk, Kosova ve Makedonya’da faaliyet gösterdik. Sonra Afrika ülkelerine açılmak gerekti, Burkina Faso’ya gidildi. Benzer hizmetler Kamerun, Gana, Senegal, Nijer, Uganda, Tanzanya, Somali, Sudan gibi ülkelerde başladı. Afrika’da açlık ve fakirliğe karşı yardım hizmetleri veriyoruz.

-Dünya genelinde kaç ülkede   faaliyet gösteriyorsunuz?

Biz Afrika, Balkanlar ve Asya’da 40’ın üzerinde ülkede hizmet vermeye çalışıyoruz. Her ülkede aynı tarzda değil ama her bir ülkede mutlaka okul, kurs, yetimhane, yurt, cami veya mescit gibi bir yapı veya eğitim müessesesi bulunduğunu söyleyebiliriz. Yüzlerce mescid ya da cami açtık. Bu faaliyetleri, Hüdayi Vakfı şubeleri olarak değil o ülkelerdeki partner kuruluşlarla yapmayı tercih ediyoruz. Biz de Hüdayi gönüldaşlarının vermiş olduğu hayırları onlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Ama bu ülkelerdeki faaliyetlerin dışında diyelim ki Pakistan’da sel felaketi ya da Soma’da maden faciası yaşanıyor, oralara da hemen yardıma gidiyoruz. 

-Yurtiçinde hangi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?

İstanbul’daki merkezimizin yanı sıra 81 ilde Hüdayi gönüldaşları üzerinden faaliyetlerde bulunuyoruz. Merkezimizde aşevi, vakıf araçlarıyla evlere erzak yardımı, ailelere nakdi yardım, ihtiyaç sahiplerine ev ve ev eşyası alımı, ilaç ve sağlık yardımı, kurban kesimi ve dağıtımı, hanımlara sosyal ve kültürel gelişim, seminer, konferans, kermes düzenliyor, öğrenci yurtları ve Kur’an kursları açıyor, İlmi Araştırmalar Merkezi (İLAM) ile yüksek lisans ve doktora öğrencilerine burs veriyor, İstanbul Tasavvuf Araştırma Merkezi (İSTAM) ile zengin bir kütüphane hizmeti veriyoruz.

HAPİSHANEDE MÜSLÜMAN OLDU

-Yardım faaliyeti yürüttüğünüz ülkelerde sıradışı öykülerle karşılaştınız mı?

Hüdayi gönüldaşları olarak insanların mideleriyle birlikte gönül dünyalarını da doyurmaya çalışıyoruz. Onun için ciddi anlamda basın yayın ve eğitim hizmeti veriyoruz. Bu faaliyetleri, o ülkedeki yerel diller ya da hakim olan diller üzerinden yapıyoruz. 45 ayrı dilde milyonlarca ders kitabı ve vakıf kitabı dağıttık. Yurtdışı ve yurtiçi hizmetler genel müdürlüğümüz var. O bölümler içinde hazırlanıyor bu kitaplar. Bu kitaplarla ilgili enteresan geri dönüşler oluyor. O kitapla dünyanın bir ucunda hayatı değişen yüzlerce insan var. Örneğin Rusya’daki bir hapishanede bulunan bir Hıristiyan tutuklunun eline kitaplarımız ulaşabiliyor.

O kitapları okuyup Müslüman olabiliyorlar. Kitaplarımızın PDF formatındaki sayfalarını internet üzerinden ücretsiz olarak sunuyoruz. Arjantin’den bir kız çocuğu Osman Nuri Topbaş’a ait kitapların PDF’ini okuyup bize bağışta bulunabiliyor. Dünyanın dört bir köşesinden bu kitaplara ulaşan insanlar, bize çok güzel mektuplar gönderiyor.

Arjantinli genç kızın hüzünlendiren mektubu

“Arjantin’den Hedil Basim isimli kızımız, bize şunları yazmıştı: ‘Son Nefes kitabının yazarı muhterem Osman Nuri Topbaş Efendiye - Allah kendilerini muhafaza etsin - gönderiyorum. Kanser oldum ve ölümden korkar oldum, ruhen yoruldum. Fakat elhamdülillah internet üzerinden, ölüm ve ona nasıl hazırlanmamız gerektiğinden bahseden  kitabınızı okudum. Hamdolsun, o günden itibaren namaz kılmaya başladım. Artık çok rahatım, ölümden korkmuyorum. Bu kitabın yayıncısı kardeşlerim, size 300 dolar gönderiyorum. Onu fakir Müslümanlar için harcarsınız...’ diyordu. O para geldi, üzerine eklenip fukaraya dağıtıldı.”

Yedi liraya çocukların ağlamasını durdurmak mümkün

“Ramazan ayında dünyanın dört bir köşesinde iftar sofraları açıyoruz. Gönüldaşlar, Afrika ya da Suriye yazıp 4832’ye SMS atabilir. Ya da hudayivakfi.org adresinden ve (0216) 428 39 60 numaralı vakıf telefonlarından 7 liralık bir yardımla bir kişiye iftar açtırabilir ya da 50 liralık erzak paketi yardımında bulunabilir. Suriyeliler Türkiye’de bodrum katlarında yaşıyor ve güneş alamayan çocukları sağlıklı gelişemiyor. Üç tane süt alıp Suriyeli bir çocuğun ağlamasını durdurabilirler. İnanıyoruz ki kim bu dünyada bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, kıyamette de Allah onun ihtiyacını giderir. ”

“Yalan dünyaya aldanma ya hu Bu dernek dağılır divan eğlenmez”

“Aziz Hüdayi Hazretleri’nin şu şiirinden özellikle bahsetmek isterim: (Aziz Mahmut Hudayi Hazretleri’nin Sultan III. Murat’ın vefatının ardından söylediği belirtilen ilahi)

Yalancı dünyaya aldanma ya hu / Bu dernek dağılır divan eğlenmez/ İki kapılı bir harabedir bu/ Burada konan göçer, konuk eğlenmez/ Bakma bunun karasına, ağına/ Gönül verme bostanına, bagina/ Benzer hemen çocuk oyuncağına/ Burada akli olan insan eglenmez/ Hudayi ne oldu bu kadar peygamber?/ Ebu bekir, Omer, Osman u haydar/ Hani Habibullah Siddik-i Ekber/ Bundan gelen gider bir can eğlenmez.”