28 Nisan 2024 Pazar / 20 Sevval 1445

Cumhuriyetin Nakşi genelkurmay başkanı

64’üncü ölüm yıldönümüyle andığımız Mareşal Fevzi Çakmak, ehl-i tarîk bir subaydı. Bu yönüyle başta İsmet Paşa olmak üzere pek çok askerle de yıldızı barışmıyordu. Cenazesi devlet mezarlığı yerine Eyüp’te defnedildi.

Murat Kutlu13 Nisan 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Cumhuriyetin Nakşi genelkurmay başkanı

Cumhuriyet tarihimizin dindar olarak bilinen ya da öyle tanınan ilk Genelkurmay Başkanının Fevzi Çakmak olduğu hep söylenegelmiştir. Bu büyük komutanın 1950 yılındaki vefatı bütün yurtta derin bir üzüntüyle karşılanmış, Anadolu’nun muhtelif yerlerinden gelmiş on binlerce mütedeyyin insan, Paşa’nın Beyazıt’taki cenaze merasimini mahşer yerine çevirmiştir...

Mareşal Fevzi Çakmak, ehl-i tarîk bir subaydı. Bu yönüyle başta İsmet Paşa olmak üzere pek çok askerle de yıldızı barışmıyordu. Nakşî geleneklerine bağlı olduğu anlaşılan Paşa’nın tasavvuf konusu üzerinde kafa yorduğu açıktır. Bu konuyla ilgili kızı Muazzez Hanım’a yazdığı mektup, Mareşalin zihin dünyasını anlamak açısından bir hayli ilginç. Mektup, kızının manevi dünyasında yaşadığı gelgitlere cevap niteliğinde adeta...

“Pek sevgili kızım, Muazzezciğim. Sevimli mektubunu aldım, dikkatle okudum ve seninle hasbihale karar verdim. ‘Dünyayı Allah yaratmış olduğu halde neden insanla Allah arasında mani olacağını anlamıyorum, neden bütün evliyalar dünyayı inkâr ederler?’ diyorsun. Esasen İslam’da dünyadan vazgeçmek yoktur. İslam’da keşişlik ve kul ile Allah arasına girmek memnudur. Âlem-i şekde melâl, şüphe insanı dünyadan bıktırır fakat âlem-i yakıynde dünya ile ukba arasında fark yoktur. Tasavvuf tarif ile anlaşılmaz. Ancak düşünmek ile erilir. Istırap ile ruhî varlık başlıyor diyorsun, çok doğrudur. Çünkü insan ıstırap ile çok düşünür ve her şeyi anlamaya başlar. Hülâsa kızım şarkta Budistler ademe inanmış, Nirvana’ya erişmek için dünyadan alakalarını kesmeyi kestirme yol bulmuşlardır. Hristiyanlık da bundan mülhem olarak başka bir yoldan tarik-i dünyalığı tutmuştur. İslam mütefekkirlerinin bir kısmı da bu ananelerin tesiri altında kalmışlardır. Fakat hakikatte İslam dünyayı terk etmemiştir. İslam adem değil vâcib’ül-vücud akidesini tutmuştur.  

İnsan yaşayarak düşünür, düşünerek olgunlaşır, hakikate ulaşır ve ermiş olur ki buna ehl-i hal derler. Kızım, biraz da sıhhatinden bana malumat ver. Kuşlar hakkındaki düşüncelerin ne kadar his ve hayata yakındır. Bütün zî-hayat, cemâdâta nazaran biraz akrabadırlar.”

Genelkurmay Başkanlığı makamında 22 yıl görev yapan Fevzi Çakmak, 10 Nisan 1950 yılında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mareşal’in son yolculuğunda radyolarda matem havası yerine oyun havalarının çalınması, Anadolu’dan gelen binlerce insanın radyo binası önünde protesto gösterileri yapmalarına neden oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında vatana hizmet etmiş, yaşantısıyla da halkın teveccühüne mazhar olmuş Mareşal Fevzi Çakmak’ın cenaze törenine Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Şemsettin Günaltay katılmamıştı. İlginçtir, Beyazıt Meydanı’nda toplanan halk, Paşa’nın tabutunu Eyüp’e kadar omuzlarda taşıyarak resmi tören yapılmasına da engel olmuştu. Fevzi Çakmak, vasiyeti gereği genç yaşta verem hastalığına yakalanan ve kurtarmak için her şeyini feda ettiği kızı Muazzez Hanım’ın yanına defnedildi. Yıllar sonra Ankara’da Devlet Mezarlığı kurulunca naaşının buraya taşınması düşünüldü ancak ailesi büyük Mareşali kızının yanından ayırmak istemedi.