30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

‘Kervan’ın yolunu kestiler

15 Ekim 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
‘Kervan’ın yolunu kestiler

İsmail Güneş’in yönettiği Kervan 1915 sinemamız için önemli bir yapım. Hem Ermeni tehcirini konu ettiği, hem de ulusal sinemamızın bizim gerçek meselelerimizle uğraşmayan yapısına isyan ettiği için. Bu filmin tepki alacağını zaten biliyorduk. Ama bu tepki ve engellemenin kendi içimizden bu kadar güçlü çıkacağını bilemezdik. Yurtdışı gösteriminde Ermeni diasporası ve onun yardakçıları ellerinden geleni yapacaklardır. Yurt içindeyse entelektüel çevrenin kimliksiz kısmı filmi yerden yere vurup, hatta yazılarına konu etmeyip, görmezden gelip filmin üstünü örtmeye çalışacaklardır. Ama inanın bunların hiç biri neredeyse tekel olmuş sinema salonlarının yaptığı kadar bu filme zarar veremez. En dandik komedi filmlerinin bile 200-300 salonda vizyon aldığı yerde Kervan 1915 ancak 84 salonda gösteriliyor. O da hani gösterdik demek için. Çünkü bu salonların çoğunda tek seansta, sabah 10’da görebilirsiniz filmi. Yani izleyicinin neredeyse hiç gitmediği sabah seansında seyrettiniz seyrettiniz. Üstelik bu durum sadece İstanbul’da değil Türkiye genelinde böyle. Yani sinema salonları yönetmenlere “Bize siyasi, sosyal veya toplumsal mesajı olan filmler çekme, nerede abuk subuk, içi boşaltılmış yapım var onları çek” diyor. Bu ayıptır. Sinema salonlarının bu filme yaptığını Ermeni Diasporası bile yapmadı...

MARMARİS’TE DENİZ GÜZEL FİLMLER DAHA DA GÜZEL

Marmaris’i hep yeşil doğası, zümrüt gibi sularıyla anarız. Ama artık sinema için de önemli bir belde oldu Marmaris. 3. Uluslararası Kısa Film Festivali bütün Marmaris’i ve Türk kısa film dünyasını etkileyecek bir şekilde yapıldı ve ödüller dağıtıldı. Biz meslek gereği ülkenin çoğu festivaline gideriz. Bu festivallerin çoğu da kısa film festivalidir. Nedense kısa film festivali dendiğinde bir amatörlük hissedilir bu organizasyonlarda. Zaten çoğu üniversitelerde yapılır ve onların kısıtlı olanaklarıyla sınırlıdırlar. Bir de büyük festivallere eklenti olarak vardır kısa film, sinemacılarımız için. İşte bu çarpık yapı içinde üç yıldır Marmarisli sinema severler kısa filmcilere sinemacı olduklarını hatırlatan ve onlara ne kadar önemli bir iş yaptıklarını hissettiren bir festival yapıyorlar.  Hem ödül alan kısa filmcileri hem de bu organizasyonu gerçekleştirenleri kutluyorum...

ABD ŞİRKETLERİ BİZİ SANSÜRLEYEMEZ

Vizyona giren Blade Runner 2049 filminde Sony Pictures tarafından Türkiye sinemalarına özel olarak bazı sahnelere uygulanan sansüre tepki göstermek bizim yurttaşlık sorumluluğumuzdur. ‘Şirket açıklamasında yerel kültüre saygı’ diye bir ifade kullanıyor. Siz bizim kültürümüzün koruyucusu değilsiniz. Bu ülkenin kendi kurumları, iç dinamikleri ve dengeleri var. Size uygun olan bize mi uygun olmayacak? Bizi ikinci sınıf bir ülke ve kültür olarak gördüğünüzün kanıtı bu. Böyle bir skandal yaşanırken SİYAD gibi kurumlar gereken tepkiyi gösterdi ama susan birçok meslek örgütü var. Ne oldu büyük şirketlere tepki gösterince tavuğunuza kışt denilmesinden mi korktunuz?

AVRUPA KÜLTÜREL KUŞATMA PEŞİNDE

Yurt dışında Türkiye’ye karşı büyük bir kuşatma var. Yıllarca onların dümen suyundan gidilmesinin acısını çekiyoruz. Bağımsız bir ülke olmanın şartlarını adam gibi yerine getirince sömürgeciler hemen etrafımızı sardı. Bu sadece siyaseten böyle değil. Kültürel olarak da aynı kuşatma plan dahilinde, Fransız Le Monde gazetisinin kültür sitesi telerama.fr bizim dizileri değerlendirirken militarist yapımların çoğalmasından dem vurmuş. Yazının satır aralarını okursanız bundan duydukları rahatsızlık hemen belli oluyor. Kendileri yıllarca sömürge ettikleri Afrika’nın filmlerini çektiler, basiretsiz Afrikalı siyasetçilerden, yerel halkın vahşiliğine her türlü aşağılamayı hikayeleştirdiler. Şimdiyse bizim birkaç dizimiz gözlerine battı. Bu dizilerin konularını anlatırken de bir şey dikkatimi çekti. Çoğunlukla terörist örgüt PKK ile mücadeleyi anlatan bu dizilerde güvenlik güçlerinin uğraştığı teröristler için “Bilinmeyen düşman, yabancı tehdit, görülmeyen düşman” gibi ifadeler yer almış. Yahu adını söyleyin bari. En azından dizilerdeki teröristler PKK’lı bunu bile söylemekten hicap duyuyorsunuz...