29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Konuşma sırası 27 Mayıs’ın Çocukları’nda

27 Mayıs Darbesi’nden sonra DP’lilerin aileleri Tedbirler Kanunu ile susturuldu. Uzun yıllar boyunca nasıl baskılara, aşağılanmalara maruz kaldıklarını hiç anlatmadılar. Bu akşam TRT’de ekrana gelecek olan 27 Mayıs’ın Çocukları onların sesine kulak veriyor.

GÜLCAN TEZCAN 27 Mayıs 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Konuşma sırası 27 Mayıs’ın Çocukları’nda

15 Temmuz’da tankları sokaklarda gördüğünde halkın ilk ve en net tepkisi “27 Mayıs’ta sessiz kaldık bir daha darbeye izin vermeyeceğiz” şeklindeydi. Direniş için sokağa çıkan yaşı yetmiş ve üzerindeki vatandaşların gözlerindeki acı, öfke ve dillerindeki cümleler hep 1960 darbesini işaret ediyordu. O gün sessiz kaldıkları için her on yılda bir iradesine ket vurulan milyonlar sağına soluna bakmadan, kim var diye sorulmadan, ‘ben varım’ diyerek darbe girişimini püskürttüler. O geceyi yaşayan çocukların zihninde gönlünde olup bitenlerin nasıl izler bırakacağını zaman gösterecek. Peki çocukken 27 Mayıs darbesine şahit olan, en yakınları, sevdikleri darbeciler tarafından mahkum edilenler neler yaşadı? Bu sorunun cevabı 27 Mayıs’ın Çocukları belgeselinde bu akşam TRT’de ekrana gelecek. Yakın tarihimize dair Bir Neslin Ardındaki Meçhul Kahraman: Mahmud Celaleddin Ökten, İkna Odaları ve Şubattan Sonra belgesellerinin de yapımcısı olan Fatma Aydın Ataş ile 27 Mayıs’ın Çocukları’nı konuştuk. 

Nasıl bir yolculuktan sonra ortaya çıktı 27 Mayıs’ın Çocukları? 

Altı yıl önce Bir Neslin Ardındaki Meçhul Kahraman: Mahmud Celaleddin Ökten belgeselinde, Celaleddin Ökten’in hayatını ve İmam Hatip okullarının nasıl açıldığını anlatan bir belgesel çektik. İmam Hatip okulları Demokrat Parti (DP) döneminde ve Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin büyük gayretiyle açıldı. Tevfik İleri’nin bu gayretlerini bizzat çocuklarından dinlemek için Cahide İleri Aksoy ve Cahit İleri ile röportaj yaptım. İlk defa DP’li aileler ile bu şekilde tanıştım. Cahide Hanım ve Cahit Bey’den bu vesile ile 27 Mayıs Darbesi’nde yaşadıklarını dinledim.Cahit Bey’in yardımıyla diğer Diğer DP’li aileler ile irtibat kurdum. Her ailenin 27 Mayıs 1960 sabahından itibaren yaşadıkları çok farklı ve çok dramatikti. Ve biz bu yaşananları bilmiyorduk. Gazeteci merakı ve belgeselci olmanın verdiği sorumluluk ile 27 Mayıs Darbesi’ni DP’li ailelerin yaşadıkları üzerinden anlatmaya karar verdim. Altı yıldır üzerinde çalıştığım 27 Mayıs’ın Çocukları belgeseli TRT Belgesel’in yapımını üstlenmesiyle ete kemiğe büründü. İlk bölümü bu akşam TRT Belgesel’de yayınlanacak. Cahit İleri, belgeselin çekim hazırlıklarını sürdürürken 2017 Şubat ayında vefat etti. Bu da beni etkileyen ve üzen olaylardan biri oldu.

Belgeseliniz hangi açıdan bakıyor o döneme? 

27 Mayıs Darbesi ile ilgili belgeseller hep idamlar ve siyasi söylemler üzerinden yapıldı. 27 Mayıs 1960 sabahına uyanan ailelerin yaşadıkları hiç anlatılmadı. Darbeciler tarafından çıkartılan Tedbirler Kanunu ile DP için iyi bir söz söylemek suç sayıldı. Bu suçu işleyenlerin cezası beş yıl hapis yatmaktı. Daha sonraki yıllarda bu kanun kaldırıldı ancak DP’li ailelere yaşadıklarını anlatmamaları için üstü örtülü bir sansür uygulandı. Bu sansür uzun süre devam etti. Bu yönüyle ilk defa yapılan bir 27 Mayıs belgeseli…

Nasıl hikayeler izleyeceğiz bu belgeselde? 

27 Mayıs 1960 sabahı darbeye uyanan DP’lilerin 27 Mayıs sabahından itibaren yaşadıklarını anlatıyoruz. DP’liler 27 Mayıs gece yarısından itibaren evlerinden alınmaya başlandı. İstisnasız her aile Türk askerinin kendilerine kötü davranmayacağını, gözaltına alınıp ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılacaklarını düşündükleri için direnmeden teslim oldu. Ancak sabaha karşı radyodan Başbakan Adnan Menderes ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın yakalandıkları haberinin verilmesinden sonra DP’li aileler endişelenmeye başladı. Bu endişelerinde de haklı çıktılar. Çünkü darbeciler tarafından gözaltına alınan DP’li milletvekilleri, bakanlar ve bürokratlara gözaltına alındıktan itibaren, kötü muamele, hakaret ve işkence yapılmaya başlandı. Darbeciler ailelerin birbirleriyle haberleşmesine izin vermedi. 27 Mayıs’ın Çocukları belgeselinin her bölümünde farklı bir ailenin tanıklıklarını aktarıyoruz. 27 Mayıs sabahı babalarını askerlerin arasında son defa gören yahut dört yıl sonra kavuşan çocuklar var. 

27 Mayıs uzun yıllar bayram olarak kutlandı. Bu durum aileler üzerinde nasıl bir etki bıraktı? 

27 Mayıs Darbesi 1980 Darbesi’ne kadar Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlandı. 1980’de bir başka darbeci Kenan Evren bu bayramı kaldırdı. ‘Demokrat Parti’nin hainlikleri ve kötülükleri’ okullarda ders kitaplarına konuldu ve çocuklara anlatıldı. DP’lilerin çocukları okullarda bu travmatik durum ile karşı karşıya kaldılar. Yaşadıkları bu ötekileştirilmeyi yıllarca kimseye anlatmadılar. İlk defa 27 Mayıs’ın Çocukları Belgeseli’ne anlatıyorlar. Anlatırken, duygulanan ağlayan ve dalıp gidenler var.  

Belgesel ne kadar sürede çekildi, kimlerle görüşüldü? 

Çekimlere Eylül ayında başladık. Şu ana kadar üç bölümü bitirdik. 27 Mayıs Darbesi’nin en önemli tanıkları ile görüştük. Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Bayar Gürsoy bizzat şahit olduğu pek çok olayı anlattı. Bu vesile ile kendisine tekrar teşekkür etmek isterim. 

Hasan Polatkan’ın avukatlığını yapmış ve duruşmaları bizzat izlemiş olan Hüsamettin Cindoruk, belgeselde Yassıada duruşmalarında yaşananları ve idam kararlarının ailelere nasıl haber verdiklerinden söz etti. Hasan Polatkan’ın yeğeni Hasan Serdar Bilir, Celal Bayar’ın Torunu Akile Gürsoy, Konya Valisi Cemil Keleşoğlu’nun oğlu Erhan Keleşoğlu da belgeselimize konuşan dönemin tanıklarından bazıları. 

27 Mayıs’ın çocukları 15 Temmuz’a nasıl bakıyor? 

27 Mayıs’ın çocukları, 27 Mayıs darbesi yargılanmadığı için diğer darbelere de kapı açıldığını düşünüyor, ortak kanaatleri bu. Dolayısıyla 27 Mayıs darbesini yapanların insanlık suçu işlediği ve yaptıkları hukuksuzlukların yanlarına kaldığını düşünüyorlar. Bu nedenle 27 Mayıs darbesini yapanların yargılanmasını ve elde ettikleri haksız edinimlerin geri alınmasını istiyorlar. Emre Oktay’ın bir sözüyle bitireyim. “27 Mayıs, cezasız kalmış bir cinayettir, yargılanması şarttır.”