29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Modası geçmeyen yalan: El Kaide ve kitle imha silahları

FETÖ projesi elinde patlayan ABD ve İngiliz istihbaratı, Türkiye’ye karşı, eski güvenilir yöntemlere geri döndü. Önce Beyaz Saray, Ankara’yı El Kaide unsurlarına destek vermekle suçladı. Sonra da İngiliz medyası Erdoğan’ın ‘atom bombası peşinde’ olduğunu yazdı. Tıpkı Irak’ı işgal etmeden önce yaptıkları gibi…

İBRAHİM SARP13 Ağustos 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Modası geçmeyen yalan: El Kaide ve kitle imha silahları

Amerika ve İngiliz istihbarat servisleri kan kaybetmeye devam ediyor. Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasından sonra geçen hafta Venezuela’daki askeri kalkışmayı da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Devlet Başkanı Maduro, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi, 24 saat içinde kontrolü eline aldı. Gerçi Pakistan’da Başbakan Nawaz Şerif’i yargı darbesiyle indirerek moralleri biraz yerine geldi. 

Çok değil daha iki hafta önce Beyaz Saray’ın DAEŞ Özel Temsilcisi McGurk, Suriye’nin Türkiye sınırında bulunan İdlib bölgesindeki El Kaide yapılanmasının yarattığı tehdide dair Türkiye’yi suçlayan ifadeler kullandı. McGurk’un “İdlib bölgesi 11 Eylül saldırılarından bu yana El Kaide’nin en büyük barınma alanı haline geldi” açıklamasından sonra, ABD’nin İdlib’e saldırıp bölgeyi PKK’nın Suriye kolu PYD’ye terk edeceği yönünde haberler yayıldı. Tabii Türkiye de ‘teröre destek veren ülke’ listesinde yerini alacak. 

ENTERNASYONAL KUMPAS

Elbette uluslararası tezgah bu kadarla kalmadı. Batı medyasında Türkiye hakkında çıkan yalan haberlere bir yenisi daha eklendi. İngiliz Daily Express gazetesi, Firari FETÖ’cü Abdullah Bozkurt’un “Türkiye’nin atom bombası planları üzerinde çalıştığı” yalanını dünyaya servis etti. İngiliz gazete, “Cumhurbaşkanı Erdoğan atom bombası elde etmeye çalışıyor.” ifadesiyle haberi okuyucularına duyurdu. Firari FETÖ’cü Abdullah Bozkurt’un açıklamalarına dayandırılan haberde, “Türkiye’nin atom bombası elde etmek için ‘gizli planlar’ yaptığı” öne sürüldü. 

KARLOV SUİKASTINI HABER VERDİ

Daily Express’in “Türk muhalif gazeteci” olarak sunduğu Abdullah Bozkurt, FETÖ’ye bağlı Today’s Zaman gazetesinin Ankara temsilciliğini yaptı. 15 Temmuz darbe girişiminden önce yurt dışına firar eden Bozkurt, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’a düzenlenen suikastla yeniden gündeme geldi. Karlov’a saldırıdan 3 gün önce “Türkiye’de büyükelçiler artık güvende değil.” diye yazan Bozkurt’un, suikastın sinyalini verdiği anlaşıldı. 

AYNI OYUN IRAK’TA DA OYNANDI

Irak’ta kitle imha silahı var yalanı deşifre oldu olmasına ama Irak hala işgal altında ve hala kan ve gözyaşı akmaya devam ediyor. İşgalden 10 yıl sonra savaşın düzmece bahaneler ve raporlarla başlatıldığı İngiliz yargısı tarafından onaylandı. İngiltere’de Irak Savaşı’nı soruşturan Chilcot Komisyonu’na İngiliz istihbaratı tarafından verilen belgelerle, dönemin Başbakanı Tony Blair’in ülkeyi işgal etmek için yapay kanıtlar sipariş ettiği ortaya çıktı. Söz konusu belgelere göre, Irak işgali öncesi, İngiliz İstihbaratı Blair’e Irak’ta nükleer silah bulunmadığı, kitle imha silahlarının da çok az miktarda olduğuna dair bir rapor sundu. MI6’nın sunduğu kanıtlara göre Blair, bu rapor üzerine Saddam Hüseyin ile kitle imha silahları arasında bağ kurmanın “mantıklı olmadığını” söyledi. 

GEORGE W. BUSH’LA GÖRÜŞÜNCE DEĞİŞTİ 

Bu görüşmenin ertesi günü Nisan 2002’de ABD’ye giderek dönemin başkanı George W. Bush ile görüşen Blair, bir hafta sonra geri döndüğünde MI6’ya, “Irak’a savaş açmayı meşru kılacak istihbarat bilgileri bulması” talimatı verdi. Üst düzey bir MI6 yetkilisine göre, Blair ile Bush’un, Irak’a saldırmak için bu görüşme sırasında anlaştı. 

AFGANİSTAN IRAK-TÜRKİYE

Sonuç yerle bir olmuş medeniyetler ülkesi bir Irak. Devlet başkanı idam edilip, parçalara ayrılmış bir Irak. Canı, malı, namusu yağmalanmış, geçmişiyle birlikte geleceği de gasp edilmiş bir Irak…

Irak’ta sadece 500 bin çocuğu öldürerek bir nesli yok eden Haçlıların 1979’dan beri Afganistan’da kaç milyon insan katlettiğiyle ilgili bir istatistik bile yok elimizde. Suriye’de yaşananlar ise henüz çok taze. Her şey gözümüzün önünde olup bitiyor. Sonraki hedeflerinin ne olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. 17/25 Aralık kumpaslarıyla diz çöktürülmeye çalışılan Türkiye, Gezi kalkışmasından da alnının akıyla kurtulunca, 15 Temmuz darbe girişimi devreye girdi. Esasen 15 Temmuz askeri bir kalkışmadan öte bir iç savaş ve işgal projesiydi. Geldiler mağlup oldular ama yılmadılar. Yine gelecekler. 

Almanya’nın başını çektiği Avrupa Birliği’nin Ankara’yı dışlaması, Rus Büyükelçisi Karlov’un katledilmesi, en büyük NATO müttefiki ABD’nin sınırımızda bir terör devleti kurmaya çalışması hep aynı amaca hizmet ediyor. Bugüne kadar dost görünerek ihanet ettikleri Türkiye’ye karşı açık düşmanlık ve açık savaş seviyesine geçiyorlar. Bunun için Türkiye, Batı ittifakıyla bütün bağlarını kesmeye zorlanıyor.

Ancak o zaman Türkiye’yi El Kaide üzerinden ‘teröre destek veren ülke’ konumuna getirecekler. Ancak o zaman Türkiye’yi  ‘atom bombası elde etme peşinde’ iftiralarıyla Saddam dönemi Irak’ına benzetecekler. 

Fakat Batı aynı Batı değil, Türkiye de aynı Türkiye değil. Bu işleri eskisi kadar rahat yürütemiyorlar. 15 Temmuz ile Venezuela’daki darbe girişiminin başarısız olması bunun en büyük göstergesi. Tabii her şey daha yeni başlıyor. Görünen o ki bundan sonra yeni bir koz oynamaya mecalleri de kalmayacak. Aylardan beri bütün gözler Ortadoğu’daki karışıkta olmasına rağmen Asya Pasifik’e dikkat çekmeye çalıştık. ‘ABD asıl savaşını Çin, Kuzey Kore ve Rusya’ya karşı yapacak’ dedik. Doğrusu Kuzey Kore üzerinden yürütülecek bir çatışmanın dünyayı nükleer bir felakete götürme riski çok yüksek. Ancak bir asırdır Müslüman katletme yarışına giren doğulu ve batılı gayrımüslimlerin birbirleriyle didişmesi İslam dünyasına da bir nefes aldıracaktır. Kuşkusuz ABD, Rus, İngiliz, Fransız, Alman casuslarının fitne saçmadığı bir Ortadoğu daha huzurlu olacaktır. Elimizde bir tek İran Şia yayılmacılığı kalacak. İnşallah onu da aklı selim halledecek…