29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

'Türkiye’de zaten bu dizideki gibi yaşıyoruz'

Son yıllarda lüks otomobil, villa ve plazalarda geçen elit hayatlarla süslü diziler ekranları kaplasa da Diğer Yarım, ikiz kız kardeş üzerinden sokağa çıkıldığında karşılaşılan insanları ve Türkiye gerçeklerini ele alıyor. İki senaristiyle diziyi konuştuk.

Gülcan Tezcan28 Haziran 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Türkiye’de zaten bu dizideki gibi yaşıyoruz'

Atv’nin yeni dizisi Diğer Yarım, bu hafta ikinci bölümüyle geldi ekranlara. Bize çok tanıdık gelen mahalle dizilerinin geleneğine yaslanan Diğer Yarım’ın özgün hikayesi ve senaryosunda Eda Tezcan imzası var. Gülbike Sonay Üte de dizinin diğer senaristi. Yamak Ahmet ve Çırağan Baskını gibi ilgi gören dizilerin senaristi de olan Tezcan ve tiyatro kökenli Üte, bizi önyargılarımızla yüzleştiren bir yapımla karşımızda.

-Diğer Yarım’ın sezon sonu başlaması bir handikap değil mi?

Eda Tezcan: Değil aslında. Sıcak bir mahalle dizisi. Yaz aylarında ekranlarda hiçbir şey olmuyor, insanlar bu tür yapımları özlüyor. Alternatif oluşturmak istedik. Kaldıki yazdan gösterime girip devam eden diziler var. 

-Nasıl ortaya çıktı bu proje?

E.T: Çocukluğumuzda Süper Baba, Baba Evi, Ekmek Teknesi ve İkinci Bahar’ı ‘Hemen öbür hafta olsun, izleyelim’ diye beklerdik. Çünkü bize çok benzeyen insanlar vardı. Çok zengin, Porshe’u olan, plazalarda çalışan, holding sahibi adamların dizileri değildi. Bizim gibi insanların, orta sınıf hikayeleriydi. Böyle bir iş yapmayı çok istiyordum. Fakat salt bir mahalle işi yetmeyecekti. İçinde bulunduğumuz ortamı düşündüğümüzde, toplum olarak normalleşmek için ihtiyacımız olan bir iş bu. Biz zaten bu dizideki gibi yaşıyoruz. Sokağa çıktığımızda insanların birbiriyle hiçbir derdi yok. Dizinin bu açıdan çok güçlü bir alt metni vardı. Yardımlaşma, komşuluk hem dinimizde hem kültürümüzde var. Bunları unuttuğumuzu düşünüyorum ve hatırlatmaya çalışıyoruz. Buradan yola çıkıldı.

-Başörtüsü öne çıkmıyor...

E.T: Esma hepimiz gibi çok sıradan bir kız. Başörtüsü Esma’nın yaşam tarzı. Onun dışında Esma hepimiz gibi. Aşık oluyor, üzülüyor, babasızlık çekmiş bir çocuk bu yüzden duygusal açıdan eksiklikleri var. Zaman zaman annesinin baskıcı tutumu onu rahatsız ediyor. Yalan söylemek zorunda kalıyor. Bu açıdan hatalar da yapabilen bir karakter. Başörtülü oluşunun altını çizmemize de gerek yok. Birilerine örnek olmak, bir şeyi temsil etmek gibi bir misyonu yok Esma’nın. Hayatın içinde olabilecek bir karakter.

Gülbike Sonay Üte: Bu iş bir hidayete erme hikayesi değil. İşin içine başörtülü biri girdiğinde böyle bir algı oluşuyor. Buna bir adam aşık olacak ve doğru yolu bulacak gibi bir durum var. Hayır, kimse açılmayacak ya da kapanmayacak. Herkes başında neyse sonunda da öyle olacak. 

E.T: Bu hikaye sadece insanların birbirlerini olduğu gibi kabul etme ve saygı duyma hikayesi. Sadece başörtülülere değil başı açıklara da saygı duyma hikayesi. Çünkü toplum olarak her konuda bir sürü önyargımız var. Biz herkes birbirini olduğu gibi kabul etsin istiyoruz. Çünkü hepimiz bu dizideki gibi kardeşiz ve birbirimizin diğer yarısıyız. Türklerle Kürtler, Lazlar, Çerkezler aynı toprağın insanları. Aynı şey ikiz kardeş olan Esma ve Zeynep için de geçerli. Çok farklı yetişmişler ama onları birbirlerine bağlayan kardeşlik durumu var. Aslında o iki kardeş ülkemizin mozaiğini temsil ediyor. Farklı ama aynılar. Ayrıştığımız oluyor ama bunlar birbirimizi sevmeye engel değil.

HAYATIN İÇİNDEN GERÇEK BİR KARAKTER ÇIKARDIK

-Dizilerde ‘başörtülü’ ana karakterlere yeni yeni alışıyoruz. Bu anlamda eleştirilerle karşılaşıyor musunuz?

E.T: Başörtülü bir kahramanınız olduğunda onu her kesim bir şekilde eleştirecek. Ama gerçek şu ki hepimiz Esma gibiyiz. Kimse çok mükemmel değil. Belki Esma’nın örtü şeklini, belki annesine yalan söylemesini eleştirecekler. Biz de yapıyoruz ama... Biz hayatın içinden gerçek bir karakter çıkardık. Esma çok genç bir kız, daha 23 yaşında. O yaştaki bir kızın yapabileceği hataları Esma da yapıyor ve bu hayatın bir yerinde var oluyor. Esma, hiç kimse için rol model değil. Böyle bir misyonu yok. Sadece bir dizi karakteri.

G.S.Ü: Her anlamda kalıpları zorlayan karakterler var. Esma’yı başörtülü olduğundan daha evcimen ve hamarat beklersiniz. Zeynep’i de çok da dışa dönük. Ama tam tersi Zeynep çok hamarat, çok güzel yemek yapıyor. Esma daha hayal dünyasında, entelektüel bir dünyası var tam tersi bir ailede yaşıyor olmasına rağmen. Zeynep de entelektüel bir ailede yaşarken çok farklı bir kafaya sahip.

İNSANLAR REFLEKSLERİYLE YÜZLEŞECEK
 
-Bu hikayenin yazı ekibine girerken sizi çeken n’oldu?

G.S.Ü: Genelde sabun köpüğü işlerden hoşlanmıyorum. Bir derdi olmalı yapılacak işin. Tabii diğer türlüsünü de yapmak zorundayız profesyonel olduğumuz için. Bu gül geç bir iş değil, fakat çok ağır bir iş de değil. Zaten normal olan bir şeyi insanlara sunduğumuzu düşünüyorum. Dizideki herhangi bir karakterde başörtüyü fark etmiyorsunuz. Çünkü çok başka yerlerden varolan karakterler bunlar. Beni çeken ise şu oldu, insanlara sınanmadıkları durumlar karşısında nasıl davranacaklarını dair sorular soruyoruz. İnsanların büyük konuşmamaları gerekiyor. Çünkü Meryem gibi muhafazakar bir kadının kızı bir gün başı açık, mini etekli geldiğinde nasıl davranacak? Diğer tarafta da farklı bir gelenekten gelen bir aile var. Başörtüsü için ‘isteyen takar isteyen takmaz’ der ama kendi kızına kondurmaz. Ama o kapıdan kızları başörtülü bir şekilde geldiğinde o zaman refleksleri ile yüzleşecekler insanlar.

-Dizinin ana karakteri olan ikizlerin tek farkları başı açık ve kapalı oluşları mı? Kişiliklerinde benzer ya da ayrılan yanları var mı?

E.T: Esma’nın hikayesinde trajik durumlar var, babasız büyümek gibi. Anne tek başına bir kız yetiştiriyor ve o kıza ailenin bütün erkekleri karışıyor. Dolayısıyla Esma bu aile içinde kendini geri çekmek durumunda kalmış. Çünkü ona hep ‘Senin baban yok. Aman babasız kıza laf ederler. Aman akşamdan sonraya kalma’ gibi kötü niyetli olmayan, korumaya yönelik şeyler söylenmiş. Ama bunlar Esma’yı biraz ürkek, çekingen bir kız haline getirmiş. Zeynep ise daha özgüvenli büyüyor babasının yanında, uzun yıllar yurtdışında yaşıyorlar. Anne figürü olarak babaannesi, halası var. Esma daha içe dönük bir çocuk. Bu temel farklılıklar yetiştirilmelerinden kaynaklanıyor, giyimlerinden değil.