14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Yeniçeriler bir çınar ağacına 30 devlet adamını lamba gibi asmıştı

İstanbul'un uzun geçmişine tanıklık eden sadece mimari yapılar değildir.

BİLİNMEYEN TARİH /MURAT KUTLU/[email protected]14 Ekim 2012 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Yeniçeriler bir çınar ağacına 30 devlet adamını lamba gibi asmıştı

Şehrin tarihine ayrı bir renk ve güzellik katan asırlık ağaçlar da şahittir İstanbul’a. Onlar nice kahraman kişileri görmüş, yaşanan nice olaylara tanıklık etmiş, bu şehrin vazgeçilmez birer yadigarı olmuşlardır. Bu asırlık ağaçlar bazen idam cezalarının infaz aracı olarak kullanılmış, bazen padişahın gölgesinde oturup dinlendiği bir mekan olmuş, bazen de halkın kutsal sayıp çaputlar bağladığı birer put. İstanbul’un ağaçları, geçmişimizin sessiz tanıklarıdır adeta.

Meyvesi İnsan Olan Ağaçlar...

1655 yılının ortalarında yeniçeri ve sipahiler, ulufelerinin ödenmemesi yüzünden isyan etmiş, Sultan IV. Mehmet’ten 30 kadar devlet adamının idamını istemişti. Padişah, askerlerin bu talebini önce kabul etmek istemese de daha sonra zor durumda kalmış ve yeniçerilerin istediği 30 kişinin boğularak sarayın duvarlarından aşağıya atılmasını emretmişti. Sipahi zorbaları, atılan onlarca cesedi toplayarak Sultanahmet Meydanı’nda bulunan eski bir çınar ağacına, birer lambaymış gibi astı. Yaşlı çınarın dallarında rüzgarla birlikte sallanan cesetlere günlerce bakan İstanbul halkı, bu vahşeti “Vak’a-i Vakvakiye” adıyla andı ve unutmadı. (Vakvak; meyvesi insan olan efsanevi ağacın adı) Şimdi bu kanlı çınarın yerinde Alman Çeşmesi bulunmakta...

Sultanahmet Meydanı’ndaki ağaçların geçmişte şahit olduğu başka olaylar da var. Sultan İbrahim’i tahttan indirmek isteyen yeniçeriler, sadrazam Ahmet paşayı öldürmüş ve at meydanındaki bir çınar ağacının gölgesine bırakmıştı. İnsanlıktan nasibini almamış bazı yeniçeri güruhu, paşanın cesedini parçalayıp romatizmaya iyi gelir diyerek İstanbul halkına satmaya çalıştılar. O yüzden Paşanın adı Hezarpare (Bin parça) Ahmet Paşa olarak kalmıştı.  Paşanın naaşından arta kalan kısım ancak günler sonra defnedilebildi. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesi sırasında İstanbul esnafı tarafından yakalanan ocak mensupları da bu çınar ağaçlarına asılmıştır.

Bayazıd Meydanı’ndaki Uğursuz Dut Ağacı...

Beyazıd Meydanı’ndaki dut ağacı da aynı at meydanındaki çınarlar gibi idam sehpası olarak kullanılan ağaçlardan. Asılanların en meşhuru Binbaşı Çerkes Hasan Bey’dir. Çerkes Hasan Bey, eskiden beri anlaşamadığı Serasker Hüseyin Avni Bey’i, Mithat Paşa’nın konağında gerçekleşen hükümet toplantısını basmak suretiyle öldürmüş, orada bulunan Hariciye Nazırı Raşid Bey ve üç yaveri de ölmüştü. Bir gece de beş kişiyi öldüren Çerkes Hasan Bey ‘in asıldığı bu dut ağacı, II. Abdülhamit tarafından uğursuzluk getireceği düşüncesiyle ortadan kaldırıldı.

Zincirli Servi’nin altında kim yatıyor?

Sümbül Efendi Türbesi’nin hemen yanında, eskiden beri İstanbul halkı tarafından “Zincirli Servi” adıyla anılan ve 1400 yaşında olduğu söylenen ağaca, gövdesine kimin tarafından konulduğu bilinmeyen bir zincir yüzünden Zincirli Servi denmiş. Yıllar geçtikçe kuruyan ağaç bugün desteklerle ayakta durabiliyor ve zinciri de çıkartılarak Şehir Müzesi’nde koruma altına alınmış. Rivayete göre Hz. Hüseyin’in kızları bu ağacın altında Bizanslı askerler tarafından öldürülüp yine buraya gömülmüş. Üzücü olaya dayanamayan tarihi servi bir anda kuruyuvermiş. Yıllar sonra Sümbül Efendi, kuruyan serviyi zincirlerle sararak korumaya almış. Zincirin bir ucunu dayere doğru sarkık tutup  “Bu ağacın altında kim durur ve yalan söylerse, bu zincir onadoğru uzayacaktır” diyerek tüm İstanbullular tarafından tanınmasını sağlamış. Evliya Çelebi de Seyehatname’sinde İstanbul halkının, servideki zincir düşünce kıyamet kopacağına inandığını yazmıştır. Sultan II. Mahmut, 1813 yılında buraya Hz. Hüseyin’in kızları için “Çifte Sultanlar” diye bilinen bir türbe yaptırmıştır.

Bize düşen görev bu sessiz tanıkları korumak

Gülhane Parkı’nın karşısında, yol ortasında bulunan tarihi çınar da yüzyılların yükünü omuzlarında taşıyor. İstanbul halkı, bu ağacın kovuğuna kim tarafından konulduğu bilinmeyen bir taş parçasını Fatih Sultan Mehmet Han’ın atının ayağından sekip buraya saplandığına inanmış, Taşlı Çınar adı verilen bu asırlık ağaca saygıda kusur etmemişti. Devlet işlerinden fırsat bulup dinlenmeye çalışan Sultan II. Mahmut, Büyükdere Çayırı’ndaki gövde çevresi otuz metreyi aşan bir tarihi çınarın gölgesinde, devrin musikişinaslarını saatlerce dinlemekten çok zevk alırdı. Bu dev çınar da maalesef çıkan bir yangın neticesinde kül oldu. Daha bunun gibi İstanbul’un geçmişine şahitlik eden birçok yaşlı ağacımız var. Bize düşen bu sessiz tanıkları korumak, kollamak...