Milli Mücadele yılları... Kadın, erkek, çocuk yaşlı herkes cephede... Kadınların kimi mermi taşıyor, kimi erkeklerle omuz omuza savaşıyor. İşte o kadınlardan biri de Kara Fatma. Balkan Harbi’nden İstiklal Harbi’ne, Erzurum’dan Bolu’ya, İzmit’ten Bursa’ya elinde mavzer, hem erkek hem kadın askerlere kumandanlık eden, Atatürk tarafından üsteğmenlik rütbesine kadar yükseltilen kahraman kadın... Araştırmacı-yazar İlknur Bektaş, Kara Fatma adlı kitabında bu kahraman kadının ailesinin röportajlarına, ilk defa gün yüzüne çıkan Darülaceze, Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı arşiv kayıtlarına, şaşırtıcı fotoğraflara, geçimini sağlamak için kaleme aldığı hatıralara yer veriyor. Soluk soluğa okuyacağınız bir hayat öyküsü...
Kara Fatma, resmi belgelerde geçen adıyla Fatma Seher Hanım, cephede şehit olan eşi ve iki oğluna rağmen durmayan, özgürlük uğruna kendi hayatından vazgeçen hem gözü yaşlı hem gözü kara bir kadın. Memleketinin yağmalanmasına, yakılıp yıkılmasına dayanamamış ve “Düşün önüme. Sıra bize gelmeden evlatlarımız, kadınlarımız için durmamalıyız” diyerek 10-12 kişiden oluşan bir çete kurmuş. Sonrasında bu sayı 700 erkek ve 43 kadına kadar ulaşmış.
DİLENCİLİK DOĞASINA AYKIRI
Yıllar önce, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde eski gazeteleri tararken Kara Fatma’nın Darülaceze’de öldüğü ve ölüm öncesi günlerinde çekilen bir fotoğrafını gördükten sonra bu kitabı yazmaya karar veren İlknur Bektaş, onun hakkında şimdiye kadar çok şey kaleme alındığını ama çoğunun yanlış olduğunu söylüyor: “Yaklaşık beş yıl boyunca Kara Fatma’nın hayatını araştırdım. Evrak, belge, bilgi, ailesi, komşuları, mahallesine ulaşmak için çok uğraştım. 58 yıl önce ölen, üstelik herhangi bir kanuni yakınlığınız bulunmayan, hatta nüfus ve kimlik bilgileri bildiğinizden farklı birini bulmanız hiç kolay değil! Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde aylarca süren araştırmalar yaptım. Sonra yurdun dört bir yanına gittim. Konuyla ilgili tüm araştırmacılara sorular sordum. Ailesinden kişilerle tek tek gö-rüştüm. Komşularından dinlediğim anılar içimi çok acıttı. Beni en çok sevindiren bu kahraman kadının sefalet içinde ölmediğini öğrenmekti. Darülaceze’den Nevzat Bayhan’ın da bana bu konuda yardımı çok oldu. Kendisiyle görüşmeye gittiğimde, kalabalık bir ekiple Abdülhamid Han’ın odasında bekliyordu. Hep birlikte arşivi inceledik ve o anda anladım ki Kara Fatma söylendiği gibi açlık ve sefalet içinde ölmemişti. O, aslında Darülaceze’deyken hasta olduğu için, dilekçeyle hastaneye yatırılmış. Zaten kısa bir süre tedavi gördükten sonra da vefat etmiş.”
Kara Fatma’nın 1888 yılında Erzurum’da doğduğunu söyleyen Bektaş, onun çocuklarını dilendirdiği iddialarına da açıklık getiriyor: “Parasız kaldığı doğru ama dilenmek ya da çocuklarını dilendirmek onun doğasına aykırı. Yaklaşık 35 tanıkla görüştüm. Herbiri çok yaşlı, birbirinden farklı yer ve zamanlarda onun asaletinden, mertliğinden, cömertliğinden ve namusundan bahsetti. Kara Fatma, bir kere evlenmiş. Kız kardeşinin kızı Parmaksız küçük Fatman'yı da evlat edinmiş ve onun altı çocuğuna da annelik etmiş. Onlara elinden geldiğince bakmış, destek olmuş ama onları asla dilendirmemiş. Aksine kendi hayatının sergüzeştini yazdırıp matbaada bastırıp bu savaş hatıratını satarak evine para götürmüş. Bunun dışında ise çeşitli yardımlar da almış tabii...”
MAAŞINI KIZILAY’A BAĞIŞLAMIŞ
Fatma Seher Hanım’ın İstiklal Madalyası sahibi olduğunu, asker maaşını ve emekli maaşını Kızılay’a bağışladığını da anlatan İlknur Bektaş, ‘Kara Fatma’ lakabının da bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından, kahramanlıklarından önce, gözünün kara ve yüreğinin sağlam oluşundan dolayı verildiğini söylüyor: “Erkek gibi bir kadınmış. Mert, gözükara... Zaten herkes onu uzun bir süre erkek sanmış. Fatma Seher Hanım iri yeşil ve güzel gözlere sahip, kızıl saçlı bir kadın. Üniformasını üstünden hiç çıkarmazmış. Kimse onu kadın olarak beğenmesin diye özel çaba sarfedermiş.”
MEZAR YERİNİ KİMSE TARİF EDEMİYOR
Hayatı cepheden cepheye koşmakla geçmiş, birçok yörenin düşmandan kurtarılmasında önemli gayretler sarf etmiş Fatma Seher Hanım. 1955’te vefat eden bu kadın kahramanın mezarı ne yazık ki kayıp! Yazar Bektaş, Fatma Seher Hanım’ın kabrinin aslında Kasımpaşa’da olduğunu söylüyor: “Kara Fatma’nın cenazesi görkemli bir şekilde askeriye tarafından kaldırılsa da Kulaksız Mezarlığı’ndan yol geçmesi ve usulsüz nakille mezar yeri ve kemikleri kaybolmuş. En kötüsü de mezar yerini kimse tarif edemiyor. Çünkü hiç ziyaret edilmemiş!”
Eşi ölünce cepheye koşmuş
Yazar İlknur Bektaş, kitabında Kara Fatma’nın eşi hakkındaki bilgilere de ışık tutuyor: “Kara Fatma’nın eşinin adı hep Derviş olarak geçmiş ama aslında adı değil aile lakabı Dervişler olduğu için bu şekilde anılmış. Hatta ‘Ezdeşin’ diyenler bile olmuş. Ama Fatma Seher Hanım’ın eşinin gerçek adı Binbaşı Ahmet Derviş Bey. Sarıkamış Cephesi’nde şehit düşmüş. Kara Fatma da eşinin ölümünden sonra, kocasının tabancasını alarak cepheye gitmiş. İstiklal Harbi’nde üç sene teğmen olarak hizmet etmiş, 300 kişilik bir müfrezeyi yönetmiş, Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharebeleri’ne katılmış. Vatanı için yaya ve atlı olarak cephane yükleriyle cepheden cepheye koşmuş.”