29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Yolda olmak yaşamak demek

Üç gün, 90 kilometre yol, 300 metrelik kum tepeleriyle Gobi Çölü bir de burayı yürüyerek gezen genç bir adam... Böyle söyleyince film senaryosu gibi görünüyor. Ama gezgin Mert Gültekin’e göre asıl gerçek seyahat etmek. Yolda olmak ona göre yaşamak demek...

25 Eylül 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Yolda olmak yaşamak demek

Birkaç gün önce Facebook’ta bir postla karşılaştık. Büyük harflerle ‘Başardım’ yazmıştı biri... Sonra gördük ki henüz 22 yaşında olan bir genç Moğolistan’daki Gobi Çölü’nün 300 metreye varan en büyük kum dağlarının bulunduğu Khongoryn Els bölgesini yürüyerek geçmiş! Üç günde 90 kilometre yol yürümüş, termometresi 50 dereceden sonrasını hesaplayamamış. Daha neler neler! Haberin tüm Türkiye’ye yayılması uzun sürmedi... Gazeteler, internet siteleri yayın yapmaya başladı, hatta bu arada şehir efsaneleri de doğdu; ‘En büyük hayalini gerçekleştirdi’, ‘Çıplak ayakla çölü geçti’ diye başlıklar atıldı... O çıkan haberlerden biraz rahatsız. “Abartmayın” diyor. Ama yine de bize hikayesini anlatıyor. Zaten böyle bir macerayı kim anlatmak istemez ki! Evet ortada bir ‘deli cesareti’ var. Ama bu süreçte neler oldu? Tek başına böyle bir yolculuğa çıkmak nasıl bir cesaret ister? Şehir efsanelerini boş verdik, işin aslını turuna devam eden 22 yaşındaki Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Mert Gültekin’e yani nam-ı diğer ‘Çılgın Türk’e sorduk.

Yolculuğunuz ne kadar sürecek?

26 Haziran’da Kazakistan’dan başladı. Şu anda Pekin’deyim. Tacikistan’a geçeceğim. En son İran’dan giriş yapacağım. Ekimde İstanbul’dayım.

Çöle gitme fikriniz nereden çıktı?

İzlanda’da gezerken gördüğüm uçsuz bucaksız buzullardan sonra bozkırları da görmek istedim. Bilgi topladım. Çöl için yola koyulduğumda bir turist rehberinden Gobi’de Khongoryn Els denilen bir alanın olduğu öğrendim. Benim de ilk sorum “Nerede ya da nasıl giderim değil de, bu alanın uzunluğu ne kadar” oldu. Yaklaşık 100 km. cevabını alınca daha da heyecanlandım. İçimden ‘Burayı yürürüm’ dedim. Bu tarz şeyleri yaparak aslında kendimi hem fiziksel hem de zihinsel olarak sınadığımı düşünüyorum.

Yolda neler geldi başınıza?

Yaklaşık bir ay önce Moğolistan’ın kuzeyinde Tsagaannuur denilen bir köye vardım. Amacım Dukha halkını görmekti. Normalde oraya ulaşım sadece atlarla sağlanıyor. Çünkü dört tane nehir geçiyorsunuz. Ben yürümeye karar verdim. 40 km.’lik bu zorlu yolu bir günde kat ettim. Fakat yolda dağlara girerken önümü motorsikletli sarhoş Moğollar kesti. “Gidemezsin giriş yasak” dediler, para istediler. Fotoğraf makinemin olduğu küçük çantamı aldılar. Çantamı geri alıp onları atlattım. Dukhaların yanına vardığımda ise rüya gibiydi. Ren geyiklerine binen insan mı olur yahu? Ben bir ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisindeki Legolas karakterinin babasını tanırım geyiğe binen! Bu dünyada değilmişim gibi harika bir dört gün geçirdim onların yanında. Tabii o dört günün sonunda yine sırtıma çantamı yükleyip geri yürüdüm. Geri dönüş yolunda bataklığa battım. Yine de bir şekilde kurtuldum. O kadar soğukkanlıydım ki batarken kendimi videoya çektim, kendimle şakalaştım. Ciddi anlamda güzel bir tecrübe oldu...

“Moğolistan’da Tsagaannuur Köyü’nde Dukha halkını ziyaret ettim. Çok farklıydı. Bu dünyada değilmişim gibi hissettim.”

Yol açık, yola çık bir de tek çık!

Interrail grubunun bu yolculuk için cesaret almanızda etkisi oldu mu?

Interrail grubu en başta beni yollara iten şey oldu. Ben tek başıma birkaç kampa gittim otobüsle. Sonrasında para yok tabii. Grupla tanıştım ve oradaki arkadaşlarım sayesinde otostopu öğrendim. Otostop sayesinde birçok yere gidiyorum artık bu cesareti bana aşılayan insanlara ve Interrail Türkiye’ye kesinlikle çok teşekkür ediyorum!

Yola çıkmak konusunda kaygıları olan insanlara ne söylemek istersiniz?

O kaygıları kendimiz oluşturuyoruz. Kurtulması ayağa kalkıp adım atmak kadar kolay. Hiç denemeden o kaygılar yüzünden “Yapamam, benim için imkansız” diyoruz. Oysa o yükleri bir kenara koyup ilerlesek her şeyin ne kadar kolay olduğunu göreceğiz. Interrail Türkiye grubundaki arkadaşlarımızında hep söylediği gibi “Yol açık, yola çık. Bir de tek çık!”

Tek başına yola çıkmak neden güzeldir?

En büyük güzelliği yaptığın hataların ya da doğruların etkisini sadece sen çekiyorsun. Planlarında daha özgür olabiliyorsun. Partnerin beğenir mi diye düşünmeden istediğin yerlere gidip görebiliyorsun ve tek başına olduğun için aslında iki-üç kat daha güçlü olmak zorunda kalıyorsun. Güçleniyorsun.

Dünyayı dolaşacağım

Çöl canlılarıyla karşılaştınız mı?

Maalesef hayır. Aslında isterdim! Ama deve ve böcek dışında bir şey görmedim.

Ne kadar para harcadınız?

Moğolistan’dan çıkarken vizem bittiği için ülkeden 100 dolar ödemeden çıkamazsın dediler. Onun dışında belki 20 dolar!

Aileniz bu konuda ne düşünüyor? 

Üç gün boyunca yürüdüğümü öğrenince “Ne yaptın sen!” mesajları geldi.

Yolda olmak size ne ifade ediyor?

Bu soruyu geçen yıl sorsaydınız; “Gezmek, yeni yerler görmek” derdim. Ama anlıyorum ki aslında yolda olmak yaşamak demek. Hepimiz aslında bir şekilde bir yerlerin yolcusuymuşuz.

Gelecek için planlarınız neler?

Tatilde ucuz bir bilet bulursam dünya üzerindeki en soğuk yerleşim yeri olan Rusya’daki Oymyakon Kasabası’na gitmek istiyorum. Mezun olunca üç-dört yıl sürecek bir dünya turu istiyorum...

Tüm ülkeler girişte sorguya çekti

Yardım almadınız mı?

Kendimde başka bana yardım edecek kimse yoktu! Yiyeceğim ve suyum çantamdaydı. Başka bir şeye de ihtiyaç duymadım.

Sadece yürüdünüz mü?

Evet. 78 saat sürdü. Sadece yürüdüm. Hatta bazen vakit kazanmak adına yokuşlardan aşağı koşmaya çalıştım.

Kaygılanmadınız mı hiç?

Bilmem... Çok kaygılanan biri değilimdir. Belki giriş çıkışlarda sorun yaşarım diye düşünmüşümdür. O kısımda hep sorun yaşadım. Her defasında sorgu odalarına çekilip ‘Neden yeşil (özel) pasaportun var? Neden geldin’ gibi sorulara maruz kalıyorum ama alıştım.