30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Türkiye’de sağlık programı denilince ilk akla gelen isim... Zahide Yetiş hastaların imdadına ekranlardan yetişti. Doktor ve hastayı buluşturan başarılı sunucu, “Gücüm çaresiz hastalıklar ve kansere yetemedi. Annemi kanserden kaybettim. Süreci göz göze, omuz omuza paylaştık” dedi.

Gökay Kalaycıoğlu6 Kasım 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Samimi, içten ve mütevazı! Bunca yıllık ekran tecrübesi, ekran önünde olmanın şatafatı ve yıllardır iliklerine kadar işleyen alkışın gücü onu hiçbir zaman izleyicisinden ayrı tutmadı, egosunu şişirip yolundan etmedi! O hep Zahide oldu! Evinde yemeğini yapan, pazara alışverişe çıkan, ağzında şükür ve duası hiç eksik olmayan o gülüşü güzel Zahide Yetiş’ten bahsediyorum. O da ekranda büyüyenlerden, en büyük gücü izleyicisinden alanlardan... Yıllardır ona uzanan her eli tutmaya azami gayret eden ve yaşam mücadelesini insanlara iyilik etmek ve faydalı olmak üzerine kuran ekranların sevilen yıldızı Zahide Yetiş ile geçmişten bugüne bir yolculuk yaptık. Beşiktaş’ın incisi Shangri - La Bosphorus Otel’de yanıma geldi, oturdu ve bana Zahide’yi anlattı. Yaşam mücadelesi, ekran serüveni, ailesi, kayıpları, mesleki sorumlulukları ve insanların sağlıkları ile ilgilenmenin ağırlığının ne demek olduğunu tane tane anlattı. Yeri geldi ağladık, yeri geldi kahkahalarla inlettik oteli... Ama çok sevdik birbirimizi! Bakalım bu ne derece yansımış satırlarıma... Haydi bakalım dostlar! Bu hafta da haber bahane, Zahide Yetiş ile sohbet şahane... Buyursunlar... 

Yeni dönem nasıl gidiyor?

Şükür, güzel gidiyor. Biz hayatınızı değiştirebilecek programa imza atıyor ve gurur duyuyoruz. Bu programda öğrendiğiniz herhangi bir şey hayatınızı değiştirebilir. 

İzmir’den İstanbul’a bir serüven sizinki... Nasıl cesaret ettiniz?

İstanbul’da 8’inci yılım oldu ama, gel başlarını bana sor! İstanbul’da değilseniz, gözünüze daha büyük, daha zorlu ve daha keşmekeş görünüyor. Yıllarca geldim gittim, küçük küçük işler yaptım. Ama cesaret edemedim aslında.

Sonra neler yaşandı o yıllarda?

Yine Ramazan’da dua ediyorum, Allah’ım bana öyle bir program ver ki çok güzel olsun, faydalı olsun, yıllarca sürsün diye. O sırada ‘Doktorum’ programı başlamış. Program kaliteli ama halka inme kısmında sıkıntı var. Dua ederken izlediğim programın üç hafta sonra sunucusu oldum. 

Ya tutmasaydı?

İstanbul zor olurdu benim için. Ben geldiğimde bu programın bir aylık ömrü varmış. Reytingler düzelmeseydi bitecekmiş. Şükür ki Türkiye’de bir ilk oldu. 

B planınız var mıydı?

Planlar bana engel olarak döner. Sadece bilgi ve donanımımı kullanmaya çalışırım. Biraz da şans...

Şanslı mıydı Zahide Yetiş?

Hep şanslıydım! Kimse park yeri bulamaz, ben hemen bulurum. Çünkü karamsarlığa düşmem.

Düşünce gücü mü?

Kırk kere söylersen olurmuş derler ya! İyi iyiyi çeker. Hayatımda zorluklar da yaşadım. Negatifleri daha az düşünüp, iyi olanları yüceltmek beni hep avantajlı kıldı.

Neydi o zorluklar?

Çocukluğum zordu. Annem babam ayrıydı. Babam Avusturya’daydı. Baba hasretiyle büyüdüm. Ama beni kamerayla tanıştıran da babam oldu. 

KAMERA ÖNÜNDE BACAK BACAK ÜSTÜNE ATAMAM! 

Kameraya baktığınızda karşınızda babanız var gibi mi geliyor?

Kameraya her baktığımda aklıma babaannem gelir. O bana bakıyormuş gibi hissederim. Bu yüzden bacak bacak üstüne atamam. Seyirciyi de beni bağrına basan biri olarak hayal ederim. Reyting sokakta, insanlarla karşılaştığınız zaman ben orada sevildiğimi hissediyorum.

İzleyenleriniz ‘Bizim kız’ diyor. Nasıl bir duygu bu?  

Biz kimiz ki onlardan ayrı olalım? Onların içinde olmazsam konuşacak üç cümleyi nereden bulacağım ben? Bizim kız olmak muhteşem bir şey. Sarılıyorlar ve en güzel şey “ Allah senden razı olsun” diyorlar. Daha ne isteyeyim?

SARIŞIN OLMAK EKRAN İÇİN DEZAVANTAJ

Türk izleyicisi ne buldu sizde?

Aslında sarışın olmak ekran için dezavantaj. O sarışın kadın algısını evin kızı, kardeşi, ne derse dinlerim güvenine çevirmek epey zor bir yol. Yürümeyi, samimiyeti ve ciddiyeti gerektiriyor.

Dönüp dolaşıp sağlık programı yapmaya devam ettiniz. İnsanların hayatına dokunmak ağır mı geldi?

Hayır! Zor gelmedi. Sağlık bana daha yakın geldi sadece. Daha fazla kendimi bulduğum ve daha fazla yatırım yaptığım bir alan. Sağlıkta çok kişiyle tanıştım, sektörde sözü geçen, dinlenen herkesi tanıyorum. Çok güzel bir ailemiz oldu. Sağlık programı yapmaktan ve bu konuda yılları geçirmekten mutluyum. Bizi izleyiciyle beraber büyüttü.

 ‘Zahide ile Yetiş Hayata’ güzel bir yatırımdı ama...

O deneyim de muhteşemdi. O deneyimi de yanıma katıp yürüyorum şimdi. Sabah izleyiciyi motive edip, güçlendirecek insana ihtiyaç var. Kendimi ekranda sabah çok daha mutlu hissediyorum. 

Bu programla gerçekten insanların hayatları değişiyor mu?

Gerçekten bizim program hayatınızı değiştirebilir. Bakın bana bir kadın geldi, babasının hayatını kurtarmış, vesile de meğer bizim programmış. O zamana kadar babası sol kolunda hissettiği ağrıyı ailece umursamamışlar. Tesadüf o ki Prof. Dr. Bingür Sönmez Hoca’yı konuk ettiğimiz hafta programı izliyorlar ve gerekli kontroller neticesinde mutlak bir kalp krizi riskinden kurtuluyorlar. Bir başka hanım geldi, bir kayınvalide gelinini yenisiyle değiştirmek istiyor, oğlu çocuk yapsın diye. Kızcağız gözü yaşlı geldi bana. Aldık kızı muayene ettirdik kızda sorun yok. Meğer problem oğlundaymış.

Böyle vakalarda nasıl dizginliyorsunuz kendinizi?

Bazen onlarla birlikte ağlıyorum. Bir sürü kişiyi ameliyata gönderdik. Ama üzülmek yerine çözüm arıyorum ben. Herkes üzülür ama siz ‘ne yapabilirsiniz’ ona bakmak lazım. Bir gücümüz var ekranda bize güvenen insanlar var. Yeri geliyor uzman doktorlar ile hastaları birleştirip aracılık ediyoruz, yeri geliyor Sağlık Bakalığı ile entegre kampanyalar yapıyoruz. Tabii ailenin maddi sorunlarını titizlikle araştırdıktan sonra.

Çok planlı yaşamam. Planlar bana engel olarak döner. Sadece bilgi ve donanımı kullanırım. Biraz da şans...

Üzülmek yerine çözüm arıyorum ben. Birçok kişiyi ameliyata gönderdik. Herkes üzülür, siz ne yapabilirsiniz ona bakmak lazım, Doktorla hastayı buluşturuyor, Sağlık Bakanlığı ile entegre kampanyalar yapıyoruz.

REKABET İYİDİR, SEVERİM! AMA FORMATIMDA RAKİBİM YOK

Kıskanılıyor musunuz?

Kıskanıldığımı bilsem de ne olacak ki? Ben yolumu biliyorum böyle de devam ediyorum. Arkamı dönüp gülümsüyorum.

Rakip gördüğünüz insanlar var mı?

Rekabet iyidir, rakibinin olması da gerekir.

Rakibiniz var mı?

Hayır! Benim formatımda yok.

Ne sizi çileden çıkarır?

Yaşlılara, çocuklara, kadınlara ve hayvanlara kötü davrananlara asla tahammül edemiyorum.

Geçmişe dair eksik hissettiğiniz bir şeyler var mı? 

Daha fazla dil bilmeyi isterdim.

Kaç dil biliyorsunuz?

Viyana doğumluyum, oradan Almanca var. İngilizcem daha ileri seviyede olsun isterdim. Daha fazla dil bilmek isterdim.

Bu işi yapmasaydınız araba tamircisi olmak isterdim demişsiniz. Ciddi misiniz?

Evet. Araba tamircisi olurdum. Çünkü mekaniğe karşı inanılmaz bir ilgim var. Babam çok seviyor mekaniği. Babamı ancak orada yaşadığım ve babamla orada paylaştığım için bu ilgi ve merak oluştu. Mutfakta paylaşsaydım herhalde oradan keyif alırdım. Mutfağı da çok severim ben. Evde olduğum zamanlar yemek yapmayı da bilirim yani.

Aynada gördüğün kadından hoşlanıyor musunuz? Aynayla yüzyüze geldiğinizde konuşuyor musunuz onunla?

Seviyorum o kadını. Aynaya bakıp Zahide ile dertleşiyorum. Çünkü bir derdim olduğunda karşıma geçip bana akıl verecek yine kendimi buluyorum. Zahide motivasyonu son derece yüksek bir kadın. Mutlaka en kötü şeyde bile en iyi şeyi bulur karşına koyar.

YAŞAM AMACIM İNSANLARIN KALBİNE DOKUNMAK

Cesur bir kadın mısınız?

Bazen tutuyorum kendimi ve konuşursam bu son programım olabilir diyorum içimden. Kadına, çocuğa ve hayvana yapılan şiddet beni inanılmaz tedirgin ediyor ve yükseltiyor. Burun ameliyatı için kadın hastamız geldi, nefes alamıyor. Yayında konuştukça açıldı. Meğer burnunu kocası kırdığı için problem oluşmuş. Canlı yayında onu ameliyata gönderdim. İşte bu kadınlara iyilik etmekten daha büyük bir şey olabilir mi?

Bu dünyaya geliş amacınızı nasıl özetlersiniz?

İnsanların kalbine dokunmak, iyilik etmek ve tebessümle onları kucaklamak...

İnsanlara ilaç ya da doktor önermekten çekinirim, çevremde çok kişi de böyle...

Kesinlikle doğru!

Ve siz her gün bunu yapıyorsun!

Evet...

Yüreğinizde bunun sorumluluğunu ve ağırlığını nasıl taşıyorsunuz? Ne hissediyorsunuz birini ameliyata gönderirken?

Şanslıyım ki, bana gelen doktorlar en iyi doktorlar. Bazen doktorlara, hastanıza dokunun diyorum. Cahide Topsakal var omurilik cerrahı bir kadın. İnanılmaz başarılı bir doktor. Yatırıp muayene ediyor, dokunuyor. İzleyici gerçekten fıtık olduğunu bilmesi için, böyle muayene edilmesi gerektiğini öğreniyor. Bir doktor size dokunmadan muayene edip, ameliyat diyorsa kaçın. Bana gelen pek çok doktordan en güncel bilgileri öğreniyorum. En büyük duamız ‘ Allah bizi mahcup etmesin’ dir.

Ama insanların alacağı nefes, yutacağı lokma belli kader diye de bir şey var!

Onun önüne geçemezsiniz. Bizim işimiz yaş almak, yaşlanmak değil. O yaşa geldiğimizde vücudumuzu maksimum düzeyde iyi tutabilmek. Yapılan olası hatalar varsa en azından kendi hayatlarını düzeltebilmeleri için doğru soruları soruyoruz.

GERİYE DOĞRU BAK SEVİN, YUKARI DOĞRU BAK ERİN

Kaynağınız dua ve şükür mü sadece?

Olumlu birkaç şey... Yapabileceğin bir şey varsa sonuna kadar yap. Bulamıyorsan, üzülmeyi, kahrolmayı bırak. Beklentilerini abartma, yüksekte arama. Çıkamazsan üzülürsün. Geriye doğru bak sevin, yukarı doğru bak erin. Tabii ki yukarı çıkmaya çalış ama hayatın bir gün gibi kısa olduğunu da unutma. Uyan ve her anın tadını çıkart. Asla tekrarı olmayan bir gün başlıyor çünkü.

Kızdığınız oluyor mu Zahide’ye?

Bazen oluyor. İyilik etmek isterken çok paralanıyor Zahide, ama çabuk toparlıyor.

Uzun süre ne zaman evleneceğiniz konuşuldu, şimdi de ne zaman anne olacağınız merak konusu. Takvim nasıl bu konuda?

Bekliyoruz. Doğru adamı bulmadan anne olmak istemedim. Doğru adamı buldum evlendim. Anne olduğunuz zaman bir adamı da baba yapıyorsunuz. Hiçbir şeyin garantisi yok, o doğru kişi mi, siz doğru kişi misiniz? Ama şu anda tabii ki istiyorum. Profesyonel destek de alıyorum. Ama anne olmamın zamanı var. Hayat herkesi farklı şekilde sınıyor. Benim de sınavım bu değildir inşallah. Çünkü gerçekten evlat sahibi olmak muazzam bir şey.

Geç kalınmışlıktan bahsederken...

20 yaşındayken çocuğunuz olur ama 40’a doğru zor olabiliyor. 

Zamansız kurulup, dağılan yuvalar mı korkuttu?

Sevildiğimi hissettiğimde ben de kendimi açtım. Ciddi duvarları olan biri oldum hep. Beni üzecek zarar verecek duvardan içeri hayatıma sokmadım.

Anne duygusallığı da eklenince bünyenize, ekranda daha bir duygusal bir kadın olursunuz eminim...

Hiç sorma! Aynen... O kadar çok dua alıyorum ki anne olmam konusunda, hayırlısı diyorum.

Kız mı erkek mi istiyorsunuz?

Sağlıklı olsun derler ya! Olsun o zaman konuşalım.

Anne bu... Ötesi yok!

Yetişemediğiniz ya da dokunamadığınız bir hayat oldu mu bugüne kadar?

Olmaz mı ne yazık ki! Üzerinden yıllar geçmiş ve ameliyatın fayda etmediği hastalıklar, çaresiz hastalıklar ki özellikle kanserlerde oldu. Hayatımda da oldu üstelik! Ben annemi, kanserden kaybettim ne yazık ki. Sadece hayatını bir nebze uzatabildiysem ne mutlu. Gücüm ona yetebildi ancak. Herkesin başına geliyor, bu acıyı yaşıyor. Annemden sonra hayatımda çok şey değişti.

Annenizi kaybettikten sonra ne değişti?

Daha fazla insana yardım etmek için, daha fazla çırpınmaya başladım. Allah herkesin annesini kendisine bağışlasın ama bazen bazı şeyleri bilmek çok kötü. Böyle bir hastalıkla karşılaştığımız zaman evet finalini, zorluklarını biliyorum. Ama yaşadık! En azından şunu biliyorsun, bir anda gitse insan bir helallik bile alamıyor! Biz bu süreci annemle gönül gönüle, omuz omuza paylaştık.

Ağlamak yok, siz hep gülün!

Annem de bana sen hep gül derdi. Anne bu Gökay’cığım ötesi yok.

Zahide Yetiş’in program kriterleri neler?

Yıllardır bu sektörün içinde olduğunuz için Türkiye’nin en iyi profesörlerini ve doktorlarını tanıyoruz. Mutlaka bir hastamız oluyor ve onu iyileştirmesi için doktorumuzla tanıştırıyoruz, tedavi sürecine sokuyoruz. Doktorlarımı bu şekilde alıyorum programa, bizde hiçbir şekilde para konuşulmaz.

Mesleki hedefleriniz neler?

Hedef koymuyorum. Hayat siz hedef koyarken, gülümsüyor sadece.

Türkiye’nin Oprah Winfrey’i gibi bir benzetme var sizin için... 

Psikoloğumuz öyle demişti. Benim için çok iyi bir benzetme. Kadın çamurun içinden çıkıp yıldız oldu. Yıllarca da gökyüzünde kalmayı başarabildi. Bizim camiamızda çok zordur bu. O kadar kötü bir hayat olmasa da yaşadığım pek çok şeyi içimde sindirip ben de seyircime vermeye çalışıyorum.

Samimiyetle alakalı zaman zaman eleştiri oklarının hedefinde oldunuz. Oynuyor musunuz ekranda hakikaten?

Ne kadar oynanır ki, kaç sene oynanır, kaç saat oynanır? Ben haftanın 5 günü 3 saat ekrandayım. 20 senedir ekrandayım. İlk gün neysem hala öyleyim. Belki daha tecrübeliyim. Aşağı yukarı Zahide Yetiş önce neyse şimdi de o. 20 sene sonra izlerlerse yine aynısı olacak.