29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hürriyet'in attığı bu başlık terbiyesizliktir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan ziyareti öncesi basın açıklaması yaptı. Hürriyet'in 'Karargah rahatsız' manşetiyle ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Atılan başlık terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Hem bizi hem TSK'yı rahatsız etti. Hukuki süreci takip edeceğiz' dedi.

28 Şubat 2017 Salı 07:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarındans satır başları şöyle;
 
Ziyaretim vesilesiyle zirveye katılacak olan liderlerle ikili görüşme yapma imkanı da bulacağım. Türkiye Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın ilk kurucularındandır. Bölgesel işbirliği ve kalkınma çabalarını arttırmak amacıyla Pakistanv e İran'la birlikte 1995'de tesis etmiş olduğumuz örgüt bilahare genişlemiştir. Bugün örgüt toplam 400 milyon nüfusa hitap etmektedir. 10 kardeş ülkeyi de kapsamaktadır. İslamabad zirvesi kritik gelişmelerin yaşandığı, tarihi nitelikli olayların meydana geldiği bir dönemde icra ediliyor. Avrasya'nın dünya siyasi, ticari, ekonomik sahnesinde ağırlığının başladığı bir dönemden geçiyoruz.
 

BU TEŞKİLAT ÇOK KIYMETLİ BİR PLATFORM OLUŞTURUYOR

Bölgesel refah ile ulaştırma, enerji, iletişim ve ticaret hatlarının birbirine bağlanması arasında yakın bir ilişki vardır. Bu yöndeki çabalarımızın koordinasyonu ve sonuç odaklı çalışmalarda teşkilat çok kıymetli bir platform oluşturuyor. Türkiye teşkilatın kuvvetlenmesine ciddi katkılar sağlamıştır. Marmaray, Avrasya, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü ve hızlı tren hatları gibi projeler aynı zamanda teşkilat üyesi ülkelerin kapasitelerini güçlenmiştir. Şu anda inşaatı devam eden havalimanının bu sürece ivme kazanacağına inandırıyorum. Bakü-Tiflis hattının da katkısı olacaktır. 
 

KATILACAK BÜTÜN ÜLKELER CİDDİ HAZIRLIK İÇERİSİNDE

Teşkilat bölgesinin dünya nüfusu içindeki payız yüzde 6,2 olmasına rağmen dünya ticaretindeki payı sadece yüzde 2'dir. Bu tabloyu değiştirmek için tüm ülkeler sorumluluk taşıyor. Bu açıdan İslamabad Zirvesi'nin tarihi fırsat olduğuna inanıyorum. Bu sebeple ticaretin serbestleştirilmesi yönünde önemli bir araç olan ticaret anlaşmasını bir an önce hayata geçirmek istiyoruz. Buna özel önem veriyoruz. İslamad zirvesi sırasında kabul edeceğimiz 2025 vizyon belgesini bir yol haritası olarak görüyoruz. Teşkilatın etkinliğinin arttırılması, zirve kararlarının hayata geçirilmesi noktasında üzerimize düşeni yapacağız. Teşkilatın daha da güçleneceğine, cazibesini daha da arttıracağına inanıyorum. Katılacak olan bütün ülkelerin de ciddi bir hazırlık içerisinde olduğunu biliyorum.
 
GENELKURMAY BAŞKANIMIZLA ÖNCELİKLİ OLARAK OPERASYONLARI GÖRÜŞTÜK
 
Öncelikle Genelkurmay Başkanımızla dün Beylerbeyi Sarayı'ndaki görüşmemiz birinci derecede malum El Bab operasyonunun tamamlanması sürecine yönelik yapılan bazı görüşmeler, çalışmalar var. Türkiye, ABD, Rusya arasındaki bu görüşmelerde nerelere geldik, bundan sonra onlarla yapılacak olan görüşmelerde ne  durumdayız.  Onların değerlendirmesini birlikte yapma fırsatını bulduk. Malum El Bab operasyonu tamamlandı. Ama bu tabii oradaki sürecin bitmesi anlamına değil. Bizim buradaki hedefimiz Cerablus, Dai, Dabık, El Bab ve ondan sonra tabii koalisyon güçlerinde, Rusya ile ABD ile mutabık kalmamız halinde Münbiç ve Rakka'ya atılacak adımlar var. Bunları yakın bir ülke olarak Rusya ile görüşmemiz, strtajik müttefik olarak Amerika ve koalisyon güçleriyle yapacağımız dayanışma önem arzediyor. Bunları birliktelik içerisinde yürütmek önemli bir hedefimzi. Bütün bunları uzaktan seyretme gibi bir durumun içerisinde olamayız. Daha önce bunları uzaktan çok seyrettik ama bize belli bedelleri oldu. Artık hem masada hem sahada olacağız dedik. 
 
BÖYLE BİR BAŞLIĞI ATMAYA BU GAZETENİN NE YÖNETİMİ NE DE PATRONAJI MUKTEDİR OLAMAZ
 
İsmini verdiğiniz bu gazetede ön sayfada atılan başlık. Tabii içeride atılan başlık, çok çok daha çirkindi. Ve 7 soruya 7 cevap. Öbür tarafta "Karargah rahatsız" başlığı gibi ifadeler, bunlar tabii bizleri rahatsız ettiği gibi TSK'yı da haydi haydi rahatsız etmiştir. Bizim rahatsız olduğu konuda Silahlı Kuveetlerimizin rahatsız olmaması mümkün değildir. Biz aynı vücudun organları gibiyiz. Zira bu işin başı neresidir, devlettir, hükümettir. Silahlı Kuvvetler devletin bir uzvudur. Burada yapılan çok açık ve net söylüyorum, atılan başlık bir terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bu gazetenin ne yönetimi ne patronaj kadrosu muktedir değildir olamaz. Hukuki süreç neyse şu anda bazı adımlar atılmış vaziyette. Bizler bunun takipçisi olacağız. Devleti kendi içinde birbirini düşürmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur. Bunlar eski alışkanlıklar. Eski alışkanlıklar geride kaldı. Herkes yerini ve konumunu bilecek. Yerini ve konumunu bilerek adım atacak. Siz kalkıp da 7 soruya 7 cevap derken silahlı kuvvetlerimizi zan altında bırakıyorsunzu. İşi daha da ileriye götürüp Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı nereye giderse beraber gidiyorlar ayrıca bir terbiyesizlik. Genelkurmay Başkanının Cumhurbaşkanı ve hatta Başbakanla herhangi bir uluslararası toplantıya gitmesinden daha tabii ne olabilir?
 
"BU NE DENSİZ BİR YAKLAŞIMDIR"
 
Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Diğer ülkeler bize gelirken Genelkurmay başkanlarını yanına alırlar. Bunlar yok amiral gemisiymiş diye hava atarlar. Bizi kendi içimizde kim birbirimize düşürmeye çalışıyorlarsa bunun bedelini ağır ödeyecekler. Şu anda ekonomik zirve toplantısına gidiyoruz. Bu zirve birçok konuyu görüşeceğimiz zirvedir. Bu işin içinde savunma vardır, turizm vardır, herşey vardır. Bunları görüşürken bu işin sorumluların bizim yanımızda olmalarından daha tabii ne olabilir. Bu ne densiz bir yaklaşımdır. Kusura bakmasınlar, bunu da sayın Genelkurmay Başkanımızla görüştük. Biraz sonra kendileri de bu konuyla ilgili daha detaylı açıklamayı kendi sitelerinden yapacaklar. Bunu da orada almak mümkün olacaktır. Bunlar bizi ciddi manada üzmektedir. Her zamandan daha çok birliğe, beraberliği, kardeşliğe dayanışmamızın olduğu yerde bu tür yaklaşımları ben kusura bakmasınlar affedilir bulmuyorum.
 
"BİZ ÖSO'YA GEREKLİ DESTEĞİ VERDİK"
 
Başından beri su süreci Özgür Suriye Ordusu'yla beraber yürüttük. Biz ÖSO'ya gerekli desteği verdik. Başından beri benim kullandığım ifade var. Burada üç başlık uygulamada olmalı: Birincisi eğit-donat, diğeri terörden arındırılmış bir güvenli bölge ve aynı zamanda uçuşa yasak bölgedir. Bunu Amerikalı dostlarımızla ne yazık ki anlaşamadık. Çünkü onlar eğit-donat fikrine bir yere kadar olumlu bakarken uçuşa yasak bölgeye ve hatta terörden arındırılmış bölgeyle ilgili adım atmadılar. Tabii biz yalnız kaldık. Gaziantep'teki malum olaya kadar. 56 vatandaşımız şehit edildikten sonra dedik ki, durmak yok şimdi gereği neyse bunu yapacağız. Böylece Özgür Suriye Ordusu ki, bizim yetiştirdiğimiz eğit-donat kapsamındaki oranın halkı, Araplar'dan ağırlıklı olarak oluşan yapıydı. Biz de kendilerine destek verdik.
 
"DEAŞ'A ÇOK CİDDİ BEDEL ÖDETTİK"
 
Amerika yine burada  Özgür Suriye Ordusu'na başta olumlu yaklaşmasına rağmen daha sonra Suriye Demokratik Güçleri diye bir yapı ortaya koydu. Biz buna karşı çıktık. Çünkü bunların içinde PYD, YPG gibi terör unsurları var. Bizim PYD, YPG gibi örgütlerle birlikte olmamız, bunlarla beraber mücadeleye girmemiz mümkün değildir. Terör örgütlerinin birisi iyi birisi kötü diye bir şey olmaz. Hepsi terör örgütüdür. ÖSO ile mücadelemizi Cerablus, Rai, Dabık, El Bab'a geldik başarı. ÖSO'nun da şehitleri oldu. Ama DEAŞ'a çok ciddi bedel ödettik. Bu kararlılığımız bizim aynen devam ediyor. Şimdiki safha daha önce belirlediğimiz Münbiç'tir. Münbiç Araplar'a ait olan bir yerdir. PYD ve YPG'nin değildir. Biz bunu Amerikalı dostlarımıza söyledik; Fırat'ın doğusuna PYD, YPG'nin geçmesi gerekir dedik. Onlar geçti, geçiyor dediler. Ama halen geçmiş değiller. Oraya Münbiç'in yerel halkının gelmesi lazım. Bizim buradaki mücadelemiz DEAŞ'ladır. DEAŞ'la olan bu mücadelemizde eğer hakikatena müttefiklerimiz samimiseler biz de sizinle beraber hareket ederiz. Yeter ki gelin DEAŞ'ı Rakka'dan temizleyelim. Türkiye olarak bizim buralarda kalma gibi bir amacımız yok. Çünkü buralar bize tehdit oluşturuyor. Bize tehdit oluşturacak bir bölge çevremizde istemiyoruz. Biz dost olan Suriyeli halkını istiyoruz. Buraya maalesef düşman güçler girmek suretiyle, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis'te yaşattıkları sıkıntıları sürdürdüler. Bundan sonra bunları yaşamak istemiyoruz. Olay budur.
 
TSK'DA BAŞÖRTÜ KARARI
 
Bu konu tabii yeni bir konu değil, beklentiydi. TSK'dan arkadaşlarımız değerlendirmeyi yaptıktan sonra hükümet olarak, konuyla ilgili olarak adım atıldı. Hayırlısıyla, temennimiz odur ki, hazırlanan bu noktadaki mevzuata göre hanım kardeşlerimiz de kendilerinin inanç hürriyetinden , bu noktadaki, emek noktasında, iş temini noktasındaki özgürlüklerden heryerde istifade edebilmesidir. Bu silahlı kuvvetler, emniyet, yargı ve eğitimde bu ön açılmış vaziyette. Bundan sonraki süreçte tüm mazlum hanım kardeşlerimiz tüm kurumlarda yerlerini alabileceklerdir. Dünyanın değişik ülkelerinde bakıyorsunuz, her bir, ABD'de var, oradaki müslümanlar aynı şekilde inancının gereği neyse onu yapabiliyor. İngiltere'de başörtülü bayanlar görev yapıyorlar. Oralarda bu oluyor da, halkının yüzde 99'u müslüman olan bir ülkede niçin olmasın. Şu anda bu adımlar atılmış vaziyette. Hiçbir aşırılığa fırsat vermeden bu çerçeve içerisinde devamı olacak, bütün gerilimleri alacak. Bu müesseselerimiz inşallah rahat bir şekilde yoluna devam edecektir.