29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Başbakan:Esad’ın gitmesi konusunda ABD ile görüş ayrılığı yok

Başbakan Ahmet Davutoğlu, G20 Liderler Zirvesi’nde Obama ile yaptığı görüşmenin ardından “Esad ve IŞİD’in gitmesi konusunda ABD ile Türkiye arasında bir görüş ayrılığı yok. Obama da Esad’ın gitmesi gerektiğini söyledi” diye konuştu.

Yusuf Ziya Cömert / Brisbane16 Kasım 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Başbakan:Esad’ın gitmesi konusunda ABD ile görüş ayrılığı yok

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, G20 Liderler Zirvesi’ne katılmak için gittiği Avustralya’nın Brisbane kentinde, kendisini takip eden medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleri ile sohbet etti. Zirve’de ABD Başkanı Barack Obama’nın da aralarında bulunduğu bazı devlet ve hükümet başkanlarıyla görüşen Davutoğlu, Obama’nın da artık “Beşar Esad gitsin” dediğini söyledi. Başbakan Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

ABD ile görüş ayrılığı yok

ABD ile her düzeyde görüş trafiği var. Suriye konusunda görüş ayrılığı yok, bazen senkronizasyon sorunları oluyor. Dün askerden askere eğit-donat konuşmaları da yapıldı. Halep’e yönelik baskı ABD’nin görüşünü etkiledi. Esas itibarıyla Esad’ın ve IŞİD’in gitmesi konusunda ABD ile Türkiye arasında bir görüş ayrılığı yok. Obama da Esad’ın gitmesi gerektiğini söyledi. Amerikan sisteminin yön değiştirmesi vakit alıyor. Ben yönün değişmekte olduğunu gördüm. Tespitlerde farklılık yok, aslında sahaya yansımaya da başladı.

Selefilik zemin bulmadı

Suriye halkı arasında, Şam’da, Halep’te Selefilik zemin bulmadı. IŞİD ile “şehir İslamı”nı yok eden bir baskı uyglandı.

Kobani büyük resmi engelledi

Ne kadar geç kalırsak riskler o kadar büyüyecek, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Tehlikeyi yakından hissettiğimizden hemen çözelim diyoruz. ABD ise Irak’ta yeni bir savaştan çıktığı için tereddüt ediyordu.

Bugün açık yüreklilikle rejimin IŞİD’i istismar ettiğini, Halep’e yönelik rejimin saldırılarını ABD de görüyor. Obama da, toptan bir dönüşüm olmadan IŞİD’e karşı çözüm olmayacağını, Esad’ın gitmesi gerektiğini söylüyor. Daha önce, ABD ‘Önce Irak’ diyordu. Biz ise Irak ve Suriye birlikte ele alınmazsa, bir yerden çıkan IŞİD’in diğerine gireceğini söylüyorduk. Şimdi nüanslar daralıyor.  Gelinen noktada, ilk sırada ÖSO ve ılımlı güçler hızlı bir şekilde desteklenecek. Esad ve IŞİD dışında üçüncü bir güç, alternatif olmadan, Suriye krizinden çıkılamaz. Kobani, büyük resmin görülmesini engelledi.

Merkel ile Kıbrıs’ı konuştuk

Merkel ile de Türkiye’deki değişim, Almanya’daki gelişmeler ve Irak konusunu ele aldık. Hem Merkel hem Obama önümüzdeki hafta yapacağım Irak ziyaretim hakkında bilgi aldı. Merkel ve Cameron ile epeyce Kıbrıs’ı konuştuk Cameron da bizim masadaydı.

Obama’ya Myanmar teşekkürü

Obama ile öğle yemeği boyunca beraberdik. Odak noktası Suriye ve Irak oldu. Myanmar ile ilgili açıklamasından dolayı teşekkür ettim. O da “Müslümanların haklarının verilmesi konusunu yakından takip ediyorum” dedi. Myanmar Cumhurbaşkanı ile de uzun bir görüşme yaptım. Diğer liderlerle de yemekte görüştük. Zaten liderler hep birarada oldukları için ayrı görüşmelere lüzum kalmadı.

Sabah, sadece 20 liderin katıldığı bir oturum vardı, herkes çok daha rahat biçimde içini, kendi pozisyonunu anlattı, dünya ekonomisini kendi pozisyonuna göre yorumladı.  Öğle yemeğinde de görüşmeler oldu. Öğleden sonra istihdam, akşam oturumlarındaysa konu ticaretti. Dünya Ticaret Örgütü tartışmanın merkezindeydi.

Seçim başkanlığımızı etkilemez

Davutoğlu, G20 10. dönem başkanlığını alacak Türkiye’nin performansını seçimlerin etkilemeyeceğini söyledi.

G20’de liderler içlerini döktü

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, G20 Liderler Zirvesi’ne katılan liderlerden ABD Başkanı Barack Obama’nın da aralarında bulunduğu bazı devlet ve hükümet başkanlarıyla görüştü. Zirve dolayısıyla Avustralya’nın Brisbane kentinde bulunan Davutoğlu, Queensland Parlamento Binası’ndaki öğlen yemeğinde, ABD Başkanı Barack Obama, İngiltere Başbakanı David Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma ile aynı masada oturdu. Davutoğlu’nun, ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı Cameron, Japonya Başbakanı Abe ile uzun bir görüşme gerçekleştirdiği belirtildi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Güney Kore ve Endonezyalı liderlerle de bir araya gelen Davutoğlu’nun, ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile kısa bir görüşme gerçekleştirdiği öğrenildi.

Hanımlara özel gezi

G20 toplantıları devam ederken, Avustralya’nın Brisbane’de bulunan dünya liderlerinin eşleri için “Lone Pine Kuala Parkı”na gezi düzenlendi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın eşi Zeynep Babacan, dünyanın en büyük koala parkını gezdi.

Kualalara özel ilgi gösterdi

Sare Davutoğlu ve Zeynep Babacan, parkı, Endonezya, Singapur, Çin, Kanada, Güney Afrika ve Yeni Zelanda liderlerinin eşleri ile gezdi. Gezinin ev sahipliğini ise Avustralya Başbakanı Tony Abbott’un eşi Margie Abbott yaptı. Lider eşlerine verilen park hakkındaki bilgilerin ardından kualaların bulunduğu alana gelen Davutoğlu ve Babacan, Avustralya’ya özgü kualalarla yakından ilgilendi.

Kanguruları beslediler

Sare Davutoğlu ve Zeynep Babacan’ın parktaki ikinci durağı ise Avustralya’nın sembol hayvanlarından kanguruların kaldığı bölümdü. Sare Davutoğlu ve Zeynep Babacan, sıcak havada ağaç altında dinlenen kanguruları besledi.

İnsani kriz için yardım çağrısı yaptım

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Liderler Zirvesi’nde Ortadoğu’daki insani krizden dolayı zorluk çeken ülkelerin durumunu gündeme getirdiğini belirterek, “G20 bildirisinin metnine, Ortadoğu ve Afrika’daki insani krizlerden etkilenen ülkelere yardım çağrısını koydurmak için çalıştık. Bazı ülkeler, G20’de siyasi konuları ele almama taraftarıydı ancak konsensus sağlandı. Ortadoğu ve ebola da dahil, insani krizlerden etkilenen ülkelere yardım çağrısı gündemde. Ebola için biz de 5 milyon dolar yardım yapıyoruz. ‘G20’yi siyasallaştırmayalım’ deniyor ama bir ekonomik krizin sosyal krize, zamanla siyasi meselelere dönüştüğünü görüyorsunuz” dedi. Öte yandan Avustralya’da olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Kery ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgesel gelişmeleri değerlendirdi.

Ekonomi için 3 farklı bakış açısı

Sabah oturumundaki duruma bakıldığında, farklı bakış açılarına sahip 3 ülke grubu göze çarpıyor.

Biri ABD ve İngiltere’nin başını çektiği genişlemeci, liberal ve talebe artırmaya yönelik eğilimi olan grup... Fransa, İtalya bile bu gruba yakındı.

Buna karşı antienflasyonist tutumları öne çıkaran, sıkı para politikalarını ve mali disiplini benimseyen, özellikle Almanya’nın başını çektiği bir grup...

Biri de Japonya ve Çin gibi dış ticaret fazlası olan ülkeler.

ABD, Çin ile çevre konusundaki anlaşmazlıklarını çözerek gelmişti. Asya ile ilişkileri toparlamış görünüyorlardı. Enerji fiyatlarındaki düşüş Çin’in lehine, Rusya’nın aleyhine bir durum yaratıyor. Temel tartışma konusu talebin artırılmasıyla ilgili oldu...

‘Zıtlaşma uygun olmaz’ dedim

Obama, Merkel ve Cameron konuştuktan sonra, söz aldım ve bu tür bir zıtlaşmanın uygun olmadığını söyledim. Herkes kendi ülkesinde kriz karşısında ne yaptığını anlatıyor. Türkiye’nin 12 yıllık reform sürecine bakıldığındaysa, üç ekseni var: 1- Siyasi istikrar; Türkiye dışında benzer bir siyasi istikrar yok. 2- Makro ekonomik istikrar ve mali disiplini koruma. 3- Büyürken enflasyonu kontrol ederek, reformlar geliştirme, kalkınma ve büyümeyi sağlama.

8 aylık değil 9 yıllık program

İlkine dönersek; 2014 sınamalarla karşı karşıya olduğumuz bir yıldı. 30 Mart ve 10 Ağustos’ta iki seçimin siyasi istikrarı destekleyecek şekilde sonuçlanması, elimizi güçlendirdi.

G20’de, 62. Hükümet’in programı 8 aylık değil 9 yıllık bir perspektifle hazırlanmış bir programdı, bunu anlattım. Makro ekonomik istikrar bağlamında da Orta Vadeli Programı açıkladık ve seçim popülizmi yapılmayacağını deklare ettik.

Bin 250 maddelik eylem planı

Üçüncü alanda da reel sektörün dönüşümü üzerinden yapısal reformlar tanımladık. 1250 maddelik eylem planı çok ilgi çekti. Bu ve 25 sektörde yapısal dönüşüm öngören programımızın başka ülkelerde benzeri yok. Dolayısıyla, hem mali disiplinin devamlılığı hem de yapısal reformları birarada gerçekleştirmek mümkün; kutuplaşmaya lüzum yok... İç içe geçen ekonomik ilişkilerde kutuplaşmayla işin içinden çıkılamaz. İthalat ve ihracat karşı kutuplar değil. G20 ülkelerinin ihracatları yüzde 30-60 oranında girdisi ithalat olan ihracat... Karşılıklı yaptırım uyguladığınızda kendi ayağınıza sıkıyorsunuz.

Dünya ticareti her sene yüzde 6 kadar büyürken, geçen yıl yüzde 3 büyüdü. Bu, bazı ülkelerin korumacı politikalarından kaynaklanmış olabilir. Talepte ciddi bir düşüş var. Ticaret ilişkisini bir savaşa dönüştürmemek gerekiyor. KOBİ’lerin dünyada öne çıkması için özel bir çaba gerekiyor.

İkili, üçlü, çoklu, bölgesel, çok taraflı ticari ilişkilerde çelişkili durum olursa, bazı ülkeler bundan zarar görüyor.

AB’yi sadakate çağırıyorum

Mesela Avrupa ile ABD arasında TTIP imzalanırsa ve Türkiye dışında kalırsa, çok adaletsiz bir durum oluşur. Cameron sesli olarak, OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, IMF Başkanı Lagarde bu görüşümüze hak verdi. Türkiye’nin zarar görmemesi için ABD de Avrupa da bu konuda adım atabilir; AB “Beraber yapalım” derse de, ABD “Türkiye’siz başlamam” dese de olur... AB’yi bizimle yaptığı anlaşmalarla ilgili sadakate çağırıyorum dedim. Gümrük Birliği’nin doğasını bozacak tutumlardan kaçınmaya çağırıyorum.