Özgür Özel son iki yılda dördüncüsü yapılan CHP kurultayından rakipsiz ve kemiksiz şekilde "genel başkan" olarak çıkmayı başardı.
Partide iktidarı her ne kadar "gölge başkan" İmamoğlu ile paylaşsa da süreç yönetimindeki başarısı tartışılmaz Özgür Bey'in.
Hem parti tarihinin en yüksek oyunu yani geçerli 1333 oyun tamamını alarak, hem de Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu için sunduğu listeyi delegelere onaylatarak kendi yerini ve gücünü pekiştirdi.
İMAMOĞLU'NUN HAYALİ, CHP'NİN HEDEFİ
17 yılın ardından yenilenen parti programında yer verilen Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi sayesinde CHP resmen "çift başlı" bir statüye kavuştu. Bu CHP açısından yeni bir tenakuz demek.
Zira CHP, 2017 referandumuyla kabul edilen, Temmuz 2018'den beri de uygulanan kuvvetler ayrılığına dayalı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine muhalefet etmekteydi. İktidara gelmeleri halinde parlamenter sisteme geri döneceklerini iddia ve vaat ederek geldiler bugünlere.
İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı olma hayali ve bu hayal için finansman üretme yöntemleri onu –belki de çıkışı olmayan- bir yola soksa da bir süredir İmamoğlu'nun hayalleri CHP'nin hedefleri demek.
Özgür Özel liderliğindeki CHP de bunun için çalışıyor tam kadro.
ÇİFT BAŞLILIK KURUMSALLAŞTI
Bu işin nirengi noktası da bu "ofis".
Koltuğun Kemal Kılıçdaroğlu'nun altından çekildiği CHP 38. Olağan Kurultayından bu yana fiilen var olan çift başlılık ise hafta sonu gerçekleştirilen 39. Olağan Kurultay'la resmiyete döküldü.
Ekrem İmamoğlu'nun fiili, Özgür Özel'in resmi genel başkanlık yaptığı, yönetim otoritesinin Söğütözü ile Silivri arasında pay edildiği Cumhuriyet Halk Partisi bundan böyle iki ayak üzerinde denge arayacak.
CHP İÇİNDEKİ PARALEL YAPI
İmamoğlu son kurultayda kendisi için açılan Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'nin tüzüğe girmesiyle parti içine elini sokmayı başardı.
Asıl önemli nokta ise burada kendisine bağlı çalışacak 15 kişinin Parti Meclisinde de bulunmasını sağlamasıydı.
Bu sayede İmamoğlu parti içindeki "paralel yapı" marifetiyle CHP'yi uzaktan kontrol edebilecek.
Özgür Özel bunu kabullendi fakat "karşı hamle" olarak -dengeyi değiştirebilmek için- PM sayısını artırarak taraftar sayısını çoğalttı.
ÖZGÜR ÖZEL'İN STRATEJİK SABRI
İmamoğlu'ndan bağımsızlaşma, kendi liderliğini güçlendirme yönünde yavaş ama istikrarlı yol alan Özgür Özel ise tek aday olarak girdiği kurultaydan bir kez daha genel başkan seçilerek çıktı. Son iki yılda 4 kurultay yaptı CHP. Her kurultayın değişmeyen adayıydı Özgür Bey.
Süreci akıllıca yönetiyor Özel.
10 Marttan bu yana İmamoğlu'nun yokluğunu kendi alanını genişletme, liderliğini pekiştirme, bir yandan yolsuzluk gibi yüz kızartıcı suçları "siyasi dava" ambalajıyla sunma, bir yandan ise kendisine kurultay kazandıran İmamoğlu ve suç ekibinden temelli kurtulma yönünde maharet sergiliyor.
Emeğine acımıyor. Sayısız miting yaptı İstanbul'da, Anadolu'da. Doğru-eğri, yalan-yanlış, hakaret-manipülasyon demeden saatlerce konuştu. Sesi kısıldı, uykusuz kaldı, İBB'de kanepede yattı, her hafta Silivri'ye gitti.
Hem İmamoğlu'na sadakatini, hem CHP liderliğini hak ettiğini herkese ispatladı.
Ama bir yandan da İmamoğlu'nun ve Kılıçdaroğlu'nun CHP'deki izini etkisini silme stratejisini uyguladı. Yol da aldı.
YÜZ KIZARTICI SİCİL TEMİZLENİR Mİ?
Ama Özel için sıkıntı geride kalmış değil. CHP üzerindeki yolsuzluk, rüşvet, irtikap gibi yüz kızartıcı suçlar aklanmış değil. Suçlanan isimlerle arasına mesafe koymuş hiç değil.
Bilakis rüşvet iddiasıyla İBB iddianamesinde yer alan ve yönetimden uzaklaştırılmaları istenen CHP "genel başkan yardımcısı" pozisyonundaki Burhanettin Bulut ve Özgür Karabat yeniden PM'ye girdi. Kulislerde bu zorlamaya "eko-sistem şantajı" diyenler var.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkça dile getirdiği "yolsuzluk var" iması ile "CHP arınmalı" tavsiyesi CHP tabanında büyük etki yarattı. Muhtemelen devam edecektir Kemal Bey.
Yayınladığı son video 22 milyondan fazla izlendi. CHP üye sayısının 2 milyon bile olmadığı düşünüldüğünde Kılıçdaroğlu'nun attığı taş -hançer de diyebiliriz- CHP'deki yarılmayı büyütüyor.
"GEZEN ÜYE" İLE CHP YENİLENİR Mİ?
Özgür Özel'in başındaki bir diğer sıkıntı ise "gezen üye" rahatsızlığı. CHP'nin en azından görünür yerde o eski alerjik durumu yok ama arka odalarda hala burnunu tutarak konuşan bir CHP elitizmi olmadığını kim söyleyebilir?
Malum, Kılıçdaroğlu da CHP sanki farklı toplum kesimlerine açılmış yanılsaması yaratmak için birkaç isim getirip "yamamıştı" CHP'ye.
DEM'e daha çok yakışacak Sezgin Tanrıkulu, kadın kontenjanından partiye sokulan "İslamcı" Mehmet Bekaroğlu, eski Saadet Partili Cihangir İslam, eski AK Partili, sonradan Deva'lı Selma Aliye Kavaf ve diğer isimlerle liste uzar gider.
O yamanın tuttuğu görülmedi. En azından 2023 seçimlerinde patlak verdiği anlaşıldı.
Bugün bir kez daha benzer bir deneyim yaşıyor CHP. "İmamoğlu amorfluğu" sayesinde...
"Gezen üye" verimliliği de diyebiliriz buna.
Eski İyi Partili Bahadır Erdem, eski Deva Partili Evrim Rıvzanoğlu, eski İyi Partili Adnan Beker, eski Gelecek Partili Salih Uzun, eski İyi Partili Cemal Enginyurt, eski Has Partili Emine Uçak gibi isimler "ithal kadro", "yabancı transfer", "partiyi yozlaştıracaklar", "6 okla oynayacaklar" şeklinde çeşitlenen gerekçelerle eleştirildi, eleştiriliyor.
Ama CHP yönetim kadrosuna girmeyi başardılar.
Kılıçdaroğlu'ndan sonra Özel de gezen üyelerle CHP'yi kitle partisi yapmayı deneyecek bir kez daha. Delegeler onayladı ama seçmen beğenecek mi göreceğiz.