"Milli Birlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu" henüz ismi, cismi, üyesi belli değilken bir "fikir" olarak Ankara'nın en önemli gündemiydi.
PKK'nın fesih kararı alıp silahları yakmasından bu yana da teşekkül aşamalarını takip ediyoruz Ankara gazetecileri olarak.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un parti ziyaretleri, partilerin komisyona yönelik beklentileri, söylemleri, tutumları hep haber konusu oldu.
Kısa bir özet vermek gerekirse AK Parti ve MHP bu süreci ve komisyonu "Terörsüz Türkiye" hedefinin zaruri durakları olarak gördüler.
CHP ise başka bir dolu gerekçenin yanında yolsuzluktan yargılanan Ekrem İmamoğlu'nu dışarı çıkarmanın manivelası olarak değerlendirmek istedi komisyona katılım şartını.
DEM'in konumu daha farklı. Özellikle 1991'den bu yana Mecliste olan siyasi damardan gelenler bir yandan yapıcı bir tutum ve söylem geliştirirken bir yandan da birikmiş tüm sorunları hemen şimdi bu masada çözmek istiyor. DEM'e sonradan eklenen radikal sol kesim ise süreci yokuşa sürecek maksimalist talepler ve kışkırtıcı söylemler peşinde.
Bir de manipülasyoncular var malum. Komisyonu daha kurulmadan lekelemeye, kamuoyunun algısını duygusunu bulandırmaya çalıştılar bunlar. Komisyon anayasa yazacak, Erdoğan'ın yeniden adaylığı için çalışacaklar diye spekülasyon yapıyorlar.
Hal bu ki TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un açılış konuşmasında söylediği gibi komisyonun kuruluş gayesi ve hedefi gayet net: "Biz bu komisyonda anayasa yazmayacağız ama kardeşlik cümleleri kuracağız".
Dolayısıyla "Milli Birlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu"nun vazifesi ne anayasa yazmak, ne yolsuzluktan yargılanan İmamoğlu'nu ve diğerlerini aklamak, ne de terörist başı Öcalan'a özgürlük sağlamak.
Komisyon bu ülkede bir daha şehit cenazesi olmasın, küçücük çocuklar kandırılarak emperyalist güçlerin emrinde kardeş katili olmasın, analar artık ağlamasın diye çalışacak.
Silah bırakan, tövbe eden terör örgütü mensuplarının hangi yol ve yöntemlerle terör örgütünden koparılıp hayata adapte edileceğini çalışacak Komisyon üyeleri. Gerekli yasal düzenlemeler için araştırma yapmak, uzman görüşü almak, sivil toplumun hassasiyetlerini ve önerilerini dinlemek komisyonun görevleri arasında.
Elli yıla yaklaşan, pek çok katmanı ve boyutu olan bir sorunu çözmek elbette kolay olmayacak. Ama bu komisyon bunu başaracak. Konuşup tartışacaklar, bağrışacak ama sonunda bir noktada buluşacaklar.
11 partiden 48 milletvekilinin katıldığı komisyon güçlü bir temsil kabiliyetine ve çözüm iradesine sahiptir çünkü.
Toplum 50 yıldır canını yakan teröre rağmen ayrılık fitnesine prim vermediyse, devlet dünyanın en karmaşık ve değişken terör örgütünü dize getirmeyi başardıysa, TBMM de silah bırakan örgüt mensubunun ıslahı ve uyumu için gereken yasal düzenlemeyi mutlaka yapacak. Millet Meclisinin millete borcudur bu.
Yeter ki "millet" "vekilleri" asli vazifelerini unutmasınlar. Komisyonun odağını kaydırmak, hedefi şaşırıp başka hesaplara girişmek millete, ortak geleceğe ve tarihe ihanet olur.