Cumhuriyet Halk Partisi 102 yaşında. Türkiye'nin en eski partisi. Kimisi "köklü" demeyi tercih ediyor ama bence artık CHP eski bir parti. Ne kadar kendini yenilemeye çalışsa da dikiş tutmuyor. Parti içindeki hizipler illa bir yerden kafa uzatıyor. Memnuniyetsizler, küskünler, Aralıkçılar, Hazirancılar derken CHP, katı bir ideolojinin mirasçısı olduğu hâlde aynı katılıkta hayatiyetini devam ettiremediği için nizami bir duruş sergileyemiyor.
CHP'yi CHP yapan ideoloji artık oldukça arkaik.
Buradan sıyrılmaya çalışıyor çalışmasına; daha doğrusu, katı laikçi ve şekilci Batıcılığın taban siyaseti yapmaya elvermediğini anlayanlar var partide. Bu yüzden son 10 yılda CHP "takiyye siyaseti"ni keşfetti. Canan Kaftancıoğlu gibi aktörlerle Mansur Yavaş gibi isimler aynı rozeti takabildi. "Devlet seri katil" diyen de, "Şehitlikten, ezandan nefret ettiği kadar hiçbir şeyden nefret etmediğini" söyleyen de CHP'li olarak TBMM'ye girdi. Cenaze evinde Müslümancılık oynayarak belli bir yol da aldılar, doğruya doğru. Canan Kaftancıoğlu'nun —ne okuduğunu Allah bilir— duaya el açtığını gördük mü? Gördük.
***Bu yol belli bir yere kadar elverişli de bulundu. Hatta eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bunun kendi icadı olduğunu, yine kendi ifadesiyle, çok defalar söyledi.
"Ekmek için Ekmeleddin"le başlayan seçim ittifakları, "Seni başkan yaptırmayacağız"lar, "hayır" cepheleri, "6'lı masa" icadı ve nihayet "kent uzlaşısı" denilen siyasi mühendisliklerin tamamı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan karşısında blok oluşturma siyasetinin neticesiydi.
Açık konuşalım: CHP'nin 102. yaşını ana muhalefet partisi olarak kutlayabilmesinin en önemli sebebi Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan sayesinde soldaki parçalı yapı CHP çatısı altında birleşti. Siyaset üretemeyen, katı ideolojik bağnazlığını politik bir vizyona kavuşturmayan ve ancak takiyeyle kitlelere açılmaya çalışan bu parti için Erdoğan karşıtlığı adeta hayatiyet sebebi oldu.
***CHP'nin tarihine baktığınızda iki şey öne çıkıyor: İlki, Türkiye'de ne kadar darbe yapılmışsa hepsinin önünde, arkasında, yanında durmuş; halkın siyasi tercihlerinin rejimin kutsallarıyla çatıştığı yerde rejim muhafızlığına soyunmuş, Atatürk milliyetçiliğiyle vatandaş dövmüş bir parti olması. İkincisi ise her daim birbirini ihanetle suçlayan, birbirine çamur atan; genel başkanlarını makul yollarla değil, neredeyse hep siyasi usul ve teamüllerin dışına çıkarak, ayak kaydırma, kumpas gibi hileli yollarla değiştirebilmiş bir parti olması. "CHP'yi yönetmek Türkiye'yi yönetmekten daha zor" sözü de yine CHP'lilere ait.
***Geldik bugüne; CHP'de yine olaylar, olaylar...
İstanbul İl Kurultayı'na ve 38. Olağan Kurultay'a hile karıştığı, delege iradesinin sakatlandığı, seçim sonucuna etki edecek sayıda delegenin rüşvetle oylarının değiştirildiğine dair CHP'lilerin şikâyetleriyle başlayan soruşturmada somut delillere ulaşıldığı için İstanbul teşkilatına Gürsel Tekin başkanlığında bir "çağrı heyeti" atandı.
Aman Allah'ım! CHP'liler birbirine girdi.
"Gürsel Tekin'in ve Kılıçdaroğlu'nun aslında Saray'ın adamları oldukları" türünden beyin yakan komplo teorilerinden geçilmiyor candaş medyada.
Daha dün CHP'nin oylarındaki artışın sebebi ve ittifak siyasetinin mucidi olarak alkışladıkları Kılıçdaroğlu'nu bir kaşık suda boğacaklar. Daha dün, iktidara yakın medya için "8-9 Haziran'da ilk işimiz bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır." diyen Gürsel Tekin'i CHP'nin öz evladı olarak alkışlayanlar, şimdi en nefret edilen kişi ilan ettiler.
Aslında CHP'de değişen bir şey yok. 7'sinde neyse 70'inde de, 102'sinde de aynı. Farklı olan, AK Parti ve Erdoğan sayesinde yakaladıkları enerji.