Pazartesi gününden beri olanlar gösteriyor ki, CHP'de parçalanmanın önüne kimse geçemez. CHP'de kaos giderek büyüyor. Partinin kuruluş yıldönümünde bile Taksim'de iki çelenk bırakıldı
Özgür Özel, nihayet FETÖ elebaşının yaptığını yaptı ve İngiliz medyasına koştu.
15 Temmuz hain darbe girişiminin elebaşı Gülen, her sıkıştığı dönemde ABD ve Avrupa gazetelerine ya röportaj verir, ya yazı yayınlatırdı.
İhanetinde sığındığı yer hep Batı merkezleri olurdu.
Özgür Özel de aynısını yapıyor.
Dün İngiliz Financial Times'a konuşan Özel; değişik planları olduğunu, Türkiye'de "hayatı durma noktasına getirecek son derece etkili sivil itaatsizlik eylemleri" yapacaklarını söyledi.
"Erdoğan artık seçimleri kazanamayacağını biliyor. Bu yüzden Rusya'daki gibi[zayıf]muhalefet partileri istiyor. Otoriter bir hükümetle karşı karşıyayız ve tek seçenek direnmek. CHP giderse, Türkiye de gider..." diye ekledi.
Nisan başında da BBC'ye konuşmuş, İngiltere Başbakanı Starmer'e, "kendimizi terk edilmiş hissediyoruz" sözleri ile sitem etmiş ve "Terk edilmişlik hissediyoruz. İstanbul'un büyükşehir belediye başkanını alıp hapse koyuyorlar ve İngiltere buna ses çıkarmıyor. O zaman bu nasıl dostluk, bu nasıl kardeş parti, bu nasıl demokrasiyi birlikte savunmak? Demokrasinin beşiği İngiltere ve bizim kardeş partimiz İşçi Partisi buna nasıl sessiz kalabiliyor? Gerçekten çok kırgınız." demişti.
Yüzyılın yolsuzluk soruşturmasına gözleri tamamen kapalı.
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İsrail'in arkalaması, FETÖ elebaşını kurtaramadı.
CHP de gittiği yolda paramparça olacak.
Çünkü CHP, tıpkı FETÖ gibi devlete meydan okuyor.
İstanbul il merkezi önünde bir iki milletvekili ile polisin karşısına dikiliyorlar.
Bu sırada CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, "Bugün İzmir'de iki arkadaşınız katledildi, daha kendinizi koruyamıyorsunuz. Buraya 5 bin kişi gelmişsiniz.' diye bağırıyor.
İl binası içinde terör militanları ile birlikte barikatlar kuruyorlar.
Sözcü TV ve Halk TV, yangına benzin döküyor; "halk polis barikatını aştı, binadan içeri giriliyor" diye yayın yapıyor...
CHP'nin şaftı tamamen kaydı. Dengesini, kontrolünü kaybetti.
Bu gidiş elbet makul, demokratik, hukuki, geçerli yol değil.
Ortada bir gerçek var.
Şu anda CHP'nin başına gelenlerin hepsi yine CHP'liler eliyle.
İhbarda bulunanlar onlar. Etkin pişmanlıktan yararlanarak her şeyi itiraf edenler yine onlar.
Yargı gözünü mü yumsun? Görmezden mi gelsin?
"CHP'dir, Cumhuriyeti kuran partidir, ona dokunmak olmaz" mı densin?
Özgür Özel, dikkatleri soygun, rüşvet, yolsuzluk soruşturmasından, kendine göre bir senaryo ile başka taraflara çekmeye çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki günkü Kabine toplantısından sonra çok net konuştu. Cumhurbaşkanı lafını yerde bırakır mı? İşte kararlılığı:
"Türkiye'de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. 'Ben, mahkeme kararlarını tanımıyorum' demek, hukuk devletine açıkça kafa tutmaktır. Böyle bir sorumsuzluğa göz yumulması elbette düşünülemez. Hele hele sokaklarımızın karıştırılmasına, İstanbullu kardeşlerim başta olmak üzere milletimizin huzurunun bozulmasına asla müsaade etmeyiz. Ana muhalefetin eski ve yeni kadroları arasında kızışan koltuk kavgasının ülkenin kazanımlarına zarar vermesine eyvallah demeyeceğiz. Anayasa ve yasalarımız çerçevesinde adli ve idari süreçlerin sorunsuz işletilmesi için sorumluluklarımızı harfiyen yerine getireceğiz."
Özgür Özel devlete kafa tutuyor, devlet başkanı da böyle diyor...
Şimdi önümüzde iki kritik tarih var; 15 ve 21 Eylül.
15 Eylül'de CHP'nin şaibeli Kurultay davası görülecek.
21 Eylül'de de sıkıştırılmış olağanüstü kurultay var.
Olup biten her şey gösteriyor ki, Genel Başkanlığa kayyum atanması geliyor.
Kılıçdaroğlu'nun ismi geçiyor.
Özgür Özel, "Partiden içeri sokmayız" diyor. Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, "Çok kötü olur, Kılıçdaroğlu sokağa çıkamaz" diyor.
İstanbul'da Gürsel Tekin örneği gösterdi ki, bilinen bir CHP'linin getirilmesi, meseleyi saptırmak için Özgür Özel'e koz/malzeme veriyor.
Kılıçdaroğlu gelirse konu özünden iyice saptırılacak.
Akla gelen soru şudur:
Kılıçdaroğlu, ya da bilinen başka bir CHP'li isim şart mıdır?
Meseleyi özüyle sürdürecek, hukuki süreci daha sağlıklı götürecek başka isimler olamaz mı?
Öyle ya da böyle CHP, dibi görünmeyen suya girdi ve dipte de bataklık var. Çırpındıkça batacaklar...