26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Çeilk'ten Miçotakis'e KKTC cevabı: Türk askeri orada barış gücü olarak duruyor

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, KKTC'de bulunan Türk askeriyle ilgili haddini aşan açıklamalarda bulunan Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e sert tepki gösterdi. Çelik, 'Türk askeri Kıbrıs'ta işgal değil barış gücüdür. Türk askeri oraya katliam, soykırım ve zulümleri önlemek için gitmiştir. Türk askeri orada kalıcıdır, çekilmeyecek. Türk askeri orada barış gücü olarak duruyor' dedi.

AA9 Şubat 2021 Salı 17:22 - Güncelleme:
Çeilk'ten Miçotakis'e KKTC cevabı: Türk askeri orada barış gücü olarak duruyor

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından bazı satırbaşları:

Diyarbakır annelerimizin vicdan eylemi 526. gününe girdi. Aile sayısı 200'ü buldu. Şırnak'taki ailelerde eylemini sürdürüyor. Bu annelerin hepsinin evlatlarına kavuşmasını diliyoruz.

TERÖRLE MÜCADELE

Yurt dışında Pençe, Barış Pınarı operasyonları bütün gücüyle sürüyor. İçeride de operasyonlar kesintisiz bir şekilde yürüyor. Türkiye terörle en ilkeli mücadele eden ülkedir. Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmadan. Maalesef müttefiklerimiz ayrım yaparak yanlış bir ısrar içindeler. PKK ile mücadelemizi sürdürdüğümüz gibi DEAŞ'a göz açtırmayan çok başarılı operasyonlar gerçekleştirildi. Yalova, Balıkesir merkezli çok ciddi sonuçlara ulaşıldı.

Türkiye DEAŞ'la mücadele konusunda hem Suriye'deki iradesini hem de Türkiye içindeki mücadelesini güçlü şekilde devam ettiriyor.Boğaziçi Üniversitesi'yle ilgili olarak çeşitli ülkelerin açıklamalarını duyuyoruz. Bu açıklamalarda Türkiye'nin egemenlik haklarıyla ilgili olarak hiçbir şekilde kabul etmediğimiz açıklamalar bulunuyor.

BOĞAZİÇİ OLAYLARI:

Boğaziçi olayları ilgili açıklamaları yakından takip ediyoruz. Hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz talepler oluyor. Protestolarla ilgili açıklamaları doğru bulmadığımızı ifade ediyoruz. Demokratik protesto hakkı aşıldı. Genelde kendi ülkelerindeki olaylarla ilgili anlayış bekleyenler, bizim ülkemizde olay olunca skandal açıklamalarda bulunuyor. İnsan hakları konusundaki hassasiyetimiz son derece yüksek. Terörle iltisaklı bazı gruplar bu işlerin içinde. Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'nin en büyük kazanımlarından bir tanesi. En önemli hassasiyetimiz, eğitim ve öğretimin sağlık bir şekilde ilerleyişi olmalı.

TWITTER'IN SANSÜR KARARLARI

Sosyal medyadaki sansürler. Sayın Bahçeli ve İçişleri Bakanı Sayın Soylu'nun tweetlerine getiren sansür. Sosyal medya şirketleri birer özgürlük mecrası olarak ortaya çıktılar. Şimdi kafalarına göre yargı kararı olmadan subjektif, keyfi kararlarla kamu otoritesi gibi davranıyorlar. Örneğin PKK/PYD yöneticilerine onay verirken KKTC yöneticileri neden verilmiyor. Bunu neye göre yapıyorsunuz? Diyarbakır annelerinin sosyal hesapları engellendi. Bunun arkasındaki ilkeler nedir?

Nefret suçlarını engellemek için bu kararları almak zorundayız deniyor. Şu anda en büyük nefret üreticisi olan Hollanda'daki faşistin tweetlerini neden engellemiyorsunuz. Bunları yaparken hangi mahkeme kararına göre hareket ediyorsunuz? Sosyal medyada ulusal iradeleri aşan, kavga eden, milli egemenlikle, hukukla kavga eden birer mekanizmaya dönüşmeye başlıyor. Bu arkasında dijital bir faşizm, diktatörlük getirecektir.

Bu kriz alanı siber alandır. Bu alana mantıklı ve ilkeli yaklaşım getirmeleri gerekir. PKK/PYD yöneticilerin hesapları açık, Türkiye'deki siyasetçilerin hesaplarını kapatıyorsun, Diyarbakır'daki annelerin hesaplarını kapatıyorsun, neye göre yapıyorsun? Bunun mantığı nedir? Hangi ilke ve prensibi göre yapıyorsunuz?

FRANSA İLE İLİŞKİLER

Fransa ya da hiçbir müttefikimizin PYD/PKK'yı meşrulaştıracak bir söylemde bulunmamalı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye'nin PYD ile mücadele etmesini istemiyor.

Sürekli olarak Cumhurbaşkanımızı karşıya alan, Türkiye'nin politikalarını karşıya alan yaklaşım NATO müttefikliğiyle bağdaşmıyor. En son Tel Abyad'da 20'ye yakın sivil PKK/PYD unsurlarınca öldürüldü. Maalesef Suriye'de Anayasa Komitesi'nin Cenevre'deki toplantısı rejimin uzlaşmazlığı yüzünden başarılı olamamıştır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi İsrail'de yargı yetkisinin bulunduğunu açıkladı. Bu çok önemli bir karar. Bu Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin 1967'den bu yana işgal altındaki topraklar konusunda yargı yetkisinin bulunduğunu söylemesi orada önemli kararlar alacaktır. Bu kararı tebrik ediyoruz.

Cumhurbaşkanımız imzasıyla 2020 yılının Yunus Emre ve Türkçe Yılı olarak bir genelge yayınlandı. UNESCO tarafından anlama ve kutlama yapılacak.

Kongrelerimizle ilgili süreç güçlü şekilde devam ediyor. Ay sonuna kadar kongrelerimizi tamamlayıp, büyük kongre sürecimiz başlamış olacak."

ABD'NİN BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ARAZİSİNE EL KOYABİLECEĞİ İDDİASI:

"Bu tip haberlerin gazetecilikle ilişkisi yok. Bu haberleri yapanların bunu temenni mi ettiği, yoksa haber mi yaptığı birbirine karıştırıyor. Türkiye egemen bir devlettir. Böyle bir haberin idrak ve izanla ilgisi yoktur. Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'nin en önemli kazanımlarından birisidir."

"İstikşafi görüşmelerin sağlıklı şekilde yürümesi için son derece hassasiyet göstermeye çalışıyoruz. Yunanistan'ın olumsuz yaklaşımı ile durmuştu. Şimdi masadayız. Önce bu istikşafi görüşmelerin genetiğini, doğasını değiştirmeye çalıştılar. Herkesin bu gündemi iyi değerlendirmesi gerekir. Müttefiklerimiz, Avrupalı dostlarımız zaman zaman Cumhurbaşkanımızı aradıkları zaman Yunanistan'la pozitif gündeminden memnun olduklarını söylüyorlar. Türkiye bu gündeme yapabileceği en olumlu katkıyı yapıyor. Yunanistan bu radikal dil kullanımından vazgeçmelidir.

Türk askeri Kıbrıs'ta işgal değil barış gücüdür. Türk askeri oraya katliam, soykırım ve zulümleri önlemek için gitmiştir. Bu katliamların halen mantığını taşıyan bazı kesimlerin aynı ırkçı yaklaşımları üretmekle meşgul olduğunu görüyoruz. Türk askeri orada kalıcıdır, çekilmeyecek. Türk askeri orada barış gücü olarak duruyor. Zaman zaman garantörlük ve askerin orada bulunmasının modası geçtiğini söylüyorlar. Ne garantörlüğün modası geçti ne de Türk askerinin orada bulunmasının sebepleri ortadan kalktı. Doğu Akdeniz'de kaynakları paylaşmak istemeyen, Kıbrıs'ta Türk toplumu ile yaşamak istemeyen Kıbrıs Rum kesimi tarafından resmen ifade ediliyor. Biz Doğu Akdeniz'de gelirleri bir yere koyalım, eşit paylaşılsın diyoruz. Onlar bunu kabul etmiyorlar. Böyle bir dünya yok. Kıbrıs'taki Türk halkının barış içinde yaşaması silahlı kuvvetlerin oraya yaptığı kahramanca müdahalesinden sonra esas amacına ulaşmıştır. Silahlı kuvvetlerimiz orada kalıcıdır. Modası geçmiş olan şey, sürekli olarak masaya aynı tezlerle oturup, hiçbir şey vermeden her şeyi almak istenmesidir.

Masadan kalkıyor bu sefer eleştirilmesi gereken kesimin Türk kesimi olduğunu söylüyor. Her seferinde Rum kesimin maksimalist talepleri gündeme geliyor. Bu mantıkla müzakerenin varacağı hiçbir yer yoktur. Bundan sonra iki eşit devletli müzakere modeli masaya gelmelidir. Şimdi görüyoruz ki niyet orada barış sağlamak, iki topluma dayalı bir toplum modeli değil, buradaki maksat KKTC'yi gasp etmek.Buna Türkiye Cumhuriyeti izin vermeyecek.

Gerilimi yükseltmek yerine daha pozitif yaklaşım içerisine girmelidirler. Açıklamanın hiçbir yerini doğru bulmuyoruz, tamamını reddediyoruz."

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI:

"Zaman zaman Meclis Başkanları inisiyatif aldılar, partilerle de temaslar oldu. Benim de geçmişte başında olduğu AK Parti heyeti bütün partileri ziyaret etmiştik. Nasıl bir anayasa istediğimizi onlarla tartışmıştık. O süreçler yürürken AK Parti üzerine düşen bütün mükellefiyetleri yaptı. Maalesef katılımcılardan bazıları bunu yapamamışlardı. O zaman çok iyi hatırlıyorum, bugün parlamenter sisteme dönelim diyenler, doğru düzgün dengeleme sistemi, kuvvetler ayrımı sistemi getirememişlerdi.

Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Millete verilmiş yetki milletten geri alınamaz. Halk tarafından seçilmesi demek son derece güçlü bir Cumhurbaşkanı olması demektir. Cumhurbaşkanlığı makamının halk tarafından seçilmesinden sonra başkanlık sistemine geçiş zorunlu hale geldi. Çeşitli yerlerde eleştiriler, gündemler oluyor. Kuvvetler ayrılığı, denge denetleme sistemiyle ilgili. Partilerin bunlarla ilgili hazırlığı nedir? Nasıl bir kuvvetler ayrılığı istiyorlar? Meclis'e, hükümete nasıl bir rol biçiyorlar? Temel hak ve hürriyetler konusunda, dünyadaki yeni gelişen haklar konusunda nasıl yaklaşım koyuyorlar bunlar şeffaf bir şekilde halkın önünde tartışılması gerekir. En geniş uzlaşmayı her zaman arzu ediyoruz. Anayasa nihayetinde hukuki bir metin olsa da siyasal bir metindir. Gelecek dönemlerin nüfus cüzdanı niteliğindedir, herkesin katkı yapması gerekir."