26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Başkan Erdoğan: O teröristlerle iş tutuyorsunuz

Başkan Erdoğan, bir yandan Kandil’deki PKK elebaşlarına ödül koyarken diğer taraftan Suriye uzantısı PYD’li teröristlerle devriye gezen ABD’ye sert çıktı: Terör örgütleriyle yol yürüyenlerin akıbeti hüsran olacak. Kandil’i de Sincar’ı da teröristlerin başına yıkacağız.

11 Kasım 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Başkan Erdoğan: O teröristlerle iş tutuyorsunuz

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Atatürk’ü Anma Programı’nda katılımcılara hitap etti. Buradaki konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, “Vefatının 80. yıl dönümünde Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle yad ediyorum” ifadesini kullandı. 

ŞÜKRANLARINI SUNDU 

Gazi Mustafa Kemal ile ahirete irtihal eden tüm gazi ve şehitlere de minnettarlığını bildiren Erdoğan, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması, büyümesi ve refahının yükselmesi için emek verenlere şükranlarını sundu. Yıl dönümlerinin anma yanında geçmişten bugüne kapsamlı muhasebeler yapma fırsatı da verdiğine işaret eden Erdoğan, pazar günü (bugün) Paris’te Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 100. yılı törenlerine katılacaklarını hatırlattı.  Gazi’nin vefatının 80. yıl dönümünü geride bıraktıklarını belirten Erdoğan, bu süreçte Türkiye’nin yaşadıklarının göz önüne getirilmesi halinde ülkenin nereden nereye geldiğinin çok daha iyi görülebileceğini ifade etti. 

TOPYEKUN MÜCADELE

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye’nin paylaşılması girişimlerine şahit olunduğunu anımsatan Erdoğan şunları söyledi: “Çanakkale’de, Kutül Amare’de ve daha nice cephelerde yüreğimiz ve bileğimizle savaşarak kazandığımız zaferlere rağmen ülkemizi böyle bir tehdidin altına girmekten kurtaramadık. Müstevlilere karşı önce şehir şehir, ardından topyekun bir kurtuluş mücadelesi başlattık.”  

ZAFERLE SONUÇLANDI 

“Mücadelenin zaferle sonuçlanmasının ardından Türkiye’nin yeni devletiyle tarih sahnesindeki yerini aldı. 600 yıllık bir çınarın devrilip epeyce küçülmüş olsa da özü itibarıyla aynı mümbit coğrafya üzerinde taze bir fidanın boy vermesi bu bir süreçtir elbette sıkıntısız yaşanması mümkün değildi. Nitekim ülke ve millet olarak bu sıkıntıları her alanda çektik. Doğrularıyla, yanlışlarıyla, eksikleriyle, fazlalarıyla bu dönemin tartışmasını milletimizin hafızası ve tarih yapmıştır, yapmaya da devam edecektir. Mesela Gazi Mustafa Kemal’in kendi iradesiyle başlattığı ama provokasyonlar yüzünden vazgeçmek zorunda kaldığı çok partili hayata geçiş denemesini vaktinde başarmış olsaydık acaba ülkemiz nereye giderdi?”  

YALAN SÖYLEYEN TARİH

“İkinci Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin duyulmaya başladığı dönemde zirveye çıkan tek parti yönetimine ilişkin acı hatıraları herkesin kendi çocukluğunda yakınlarından dinledi.  Bugünkü gençler tek parti dönemini ancak tarih kitaplarından, o da varsa, gazete, dergi arşivlerinden öğrenme imkanına sahiptir çünkü bize yalan söyleyen bir tarih anlatıldı, öğretildi. O yılların zulümlerine bizzat yaşayanların ağzından şahit olduk. Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girmemiştir ama savaşın tüm yükünü, sefaletini, sıkıntısını yaşamıştır. Osmanlı’nın son yılları ve İstiklal Harbi sırasında nesiller boyu süren seferberlik döneminin cefasını çeken Anadolu insanı yeni bir yükü daha sırtlanmak zorunda kalmıştır.” 

MECBURİ BİR DEĞİŞİM 

“İkinci Dünya Savaşı bitip de dünyada yeni bir demokrasi ve ekonomi düzeni kurulmaya başlandı. Türkiye’nin de birtakım adımları atmasının artık zorunlu hale geldi. Ülkemizde belirli bir kesim tek parti devrinden çok partili hayata dönemin CHP yöneticilerinin iradesiyle geçtiğimizi iddia ederler. Oysa ki bu değişim iradi değil, mecburi bir değişimdir. Tek parti ekibi elinden gelse Türkiye’yi Alman Nazizmi, İtalyan Faşizmi veya Sovyet Sosyalizmi’nden birine sürükleyecek bir zihin yapısına sahiptir. Önce Nuri Demirağ’ın kurduğu Milli Kalkınma Partisi sonra da Adnan Menderes ve arkadaşlarının öncülük ettiği Demokrat Parti, CHP’ye karşı milletimizin sesi olarak siyaset sahnesine çıktılar.”

ÇOK PARTİLİ HAYAT

“Çok partili hayata geçişten sonra yapılan 1946 seçimlerinde uygulanan, bakın gençler burası çok önemli, açık oy gizli tasnif. Oyu açık kullanacaksın ama tasnif gizli yapılacak ki sayıyı da ona göre kendileri belirleyecek. Bu yöntem aslında CHP yönetiminin demokrasi anlayışı konusunda bir fikir vermeye herhalde yeterlidir. Dünyadaki eğilimler ve milletimizin iradesine sahip çıkma konusundaki kararlılığı gizli oy açık tasnif usulüne geçilmesiyle 1950 seçimlerinin adil bir şekilde sonuçlanmasını sağlamıştır.” 

TERÖRİSTLE KOL KOLA DEVRİYE

“Tıpkı ecdadımızın yaptığı gibi bir yandan arkamızdan kurulan tuzakları bozarak, bir yandan hedeflerimize sıkı sıkı sarılarak tarihin önümüze açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Görünürde Kandil’deki PKK’yı terör örgütü ilan edip, elebaşları için ödül koyanların arka planda aynı teröristlerle nasıl iş tuttuklarını da çok iyi biliyoruz. Aynı örgütün namlularını ülkemize çevirmiş Suriye’deki mensuplarıyla kolkola girip, devriye gezerken Irak’taki elebaşlarını hedef gösterenler kendilerince bizi kandıracaklarını sanıyorlar. Hepsini gayet iyi biliyoruz. Halbuki biz onlara her fırsatta bu oyunun tutmayacağını, terör örgütleriyle yol yürüyenlerin akıbetlerinin hüsran olacağını hep söyledik, söylüyoruz. Tabi bu arada boş da durmuyoruz. Bir hafta içinde 15 terörist etkisiz hale getirildi.” 

YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ

“Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının ardından İdlib’de de güvenliği ve huzuru sağlama yönünde önemli adımlar attık. Aynı şekilde Kuzey Irak’taki terör yuvalarını birer birer dağıtarak Kandil’i de Sincar’ı da teröristlerin başına yıkma yolunda ilerliyoruz. Fırat’ın doğusundaki Suriyeli kardeşlerimizin bölücü terör örgütünün pençesi altında inim inim inlediğinin farkındayız. İnşallah çok yakında bu bölgedeki mazlumları da güvene ve huzura kavuşturacağız. Bu adımları DEAŞ kuklasını ortaya sürerek kesebileceklerini sananların yanıldıklarını görmeye başladık. Türkiye’ye karşı yürütülen küresel yalan ve iftira kampanyalarının en büyük kaynağı haline gelen FETO ihanet çetesinin çırpınışları da artık fayda vermeyecek. Deşifre olmuş oyun, başarısızlığa mahkumdur. Biz bu oyunu çözdük. İnşallah en kısa sürede bize kurulan tuzakları sahipleri ve piyonlarının başlarına geçirip, yolumuza devam edeceğiz.”

AŞIK VEYSEL’E ZULMETTİLER

“Ben size daha başkasını söyleyeyim. Aşık Veysel’i kılığı, kıyafeti sebebiyle Ankara’nın merkezine almadılar. Bu örnekteki o kibirli yaklaşım daha sonra başörtüsü başta olmak üzere, pek çok konuda kendini göstermiştir. Niye? Aşık Veysel saf bir Anadolu insanı, bir aşık. Oradaki kıyafetiyle Ankara’ya gelmiş. Beğenmediler, Ankara’ya sokmak istemediler Aşık Veysel’i. Bu ülke bunları da yaşadı.” 

DARBECİ KAFA

“Kendilerini milletten üstün görenlerin, “göbeğini kaşıyan adam”, “bidon kafalı”, “dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir olamaz”, “makarnacı”, “kömürcü” diyerek, hala milli iradeyi aşağılamayı sürdürdüler. Bu milletin hepsinin de kim olursa olsun oyu birdir. Bunları aşağılayamazsın. Demokrasinin güzelliği de burada değil mi? Demokrasinin güzelliği burada. Ayırt etmek yok, ayrımcılık yok. Demokrasiyi hazmedememiş bu kesimin her seçimin ardından ortalığı karıştırmaya, halkın sandığa yansıttığı iradeyi önemsiz hale getirmeye hep gayret etti. Darbeyi, cuntayı, vesayeti yücelten yaklaşımları sergileyenlerin ideal örneğinin hep tek parti dönemi olması boşuna değildir. Tek parti zihniyeti ve darbeci kafa aynı madalyonun iki yüzü gibidir.” 

BİTMEYEN HUSUMET 

“Bugün hala tek parti dönemiyle adeta sembolleşmiş zulümlerden olan Türkçe ezanın, 18 yıl, kamuoyu önünde savunulabiliyor olması işte bu özlemin, milletin değerlerine yönelik bitmek bilmeyen bu husumetin bir işaretidir. Ezanın, Arapça okunması bir şeyin ifadesidir. Türkçe ezan dediğimiz zaman onu sadece biz anlarız. Ama Arapça dendiği zaman bu evrensel olduğunun ifadesidir. Nereye gidersen git ezan, ‘Allahuekber’ dendiği zaman ezan okunuyor diye anlarsın. Ama Türkçe olduğu zaman anlayabilir misin? İşte şimdi bunu değiştirmek, bizi değerlerimizden uzaklaştırmanın adımlarıdır.

Başkan Erdoğan Fransa seyahati öncesi açıklamalarda bulundu.

15 KİŞİ KAŞIKÇI'NIN CESEDİNİ BİLİYOR

Cemal Kaşıkçı’nın cesedinin nerede olduğu konusunda bir bilgi var mı? 

Merhum Kaşıkçı ile ilgili olarak şu an itibariyle elimizde herhangi bir belge, bulgu yok. 15 kişi kesinlikle hem faili biliyorlar, hem de bu cesedin nereye götürüldüğünü biliyorlar. Yerel işbirlikçileri açıklamanız lazım dedim. Bu 15 kişi, katil veya katiller bunlar bunu çok iyi biliyor. Biz tapeleri dinlettik. Suudi Arabistan’a da dinlettik, Amerikalılara da, Almanlara, İngilizlere hepsine dinlettik. Bu konuşmaları onlar da dinlediler, biliyorlar. Gelen başsavcı ipe un sermek için gerdi. Sen bizim başsavcımızı oraya çağırıp da napacaksın? Olayın işlendiği yer burası. Burada ne görüşeceksen görüşürsün. Konsolosluğa da gittin. Ama ipe un sermeye gerek yok.  Ben hukukçu değilim. Bir ekonomistim ama 40 yıllık siyasetçiyim. Bu işin başka izahı olamaz.”

ONU NE KADAR SEVDİĞİMİZİ BÜTÜN AVRUPA'YA GÖSTERMEYE GELDİK

Başkan Erdoğan, Pariste konakladığı Peninsula Oteli’nin önünde gurbetçiler tarafından sevgi gösterileri ile karşılandı. Makam aracından inen  Erdoğan, Türkiye ve Fransa bayrakları ile “Bir fotoğrafı bize çok görme Reis” ve “İlk günkü aşkla 16 yıllık muhabbetle hizmete devam” yazılı pankartlar taşıyan vatandaşlarla bir süre sohbet etti. Başkan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Türk vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra konaklayacakları otele girdi. Erdoğan, otelin içinde de kendisini bekleyen Türklerle sohbet etti. Otelin önünde toplanan Türk vatandaşları duygularını, “Onu ne kadar sevdiğimizi bütün Avrupa’ya göstermeye geldik.”, “Tüm gençler toplandık, yanında olmak istiyoruz.”, “Cumhurbaşkanımızı görmeye geldik, onu göreceğiz inşallah” sözleriyle ifade ettiler.   

Erdoğan, Paris’te BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü. 

Sergi gezdi

Başkan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’la Paris’teki Orsay Müzesi’nde, Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından devlet, hükümet başkanları ile eşleri onuruna verilen akşam yemeği öncesi “Picasso Blue Et Rose” isimli sergiyi gezdi. 

Erdoğan, akşam yemeğinde AlmanyaBaşbakanı Angela Merkel’lebir süre sohbet etti. 

YAPTIRIM KRİZİ SONRASI YÜZ YÜZE İLK GÖRÜŞME

Başkan Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından devlet ve hükümet başkanları ile eşleri onuruna verilen akşam yemeğinde yan yana oturup bir süre sohbet etti.