29 Nisan 2024 Pazartesi / 21 Sevval 1445

Siyasal unsurlara normalleşme çağrısı! Altun: 21 yıl da Cumhuriyet'imizin kuruluş dönemi gibi çok şereflidir

Son 21 yılın ilk yarı yılının, Türkiye'nin bölgesel güç, diğer yarı yılının küresel aktör olma mücadelesi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'İmtiyazlı kesimlere bu 100 yılın çok önemli bir parçası olan son 21 yılı benimsemelerini tavsiye ediyoruz. Çünkü bu son 21 yıl da Cumhuriyet'imizin kuruluş dönemi gibi çok şereflidir, Cumhuriyet yılları içerisinde en fazla hizmet siyaseti, icra siyaseti üretilmiş dönemidir. Nasıl ki Cumhuriyet bütün cumhurun ve milletinse ve bu yönüyle baktığımızda bu 21 yılı benimsemek gerçekten marjinal unsurların, ne yazık ki hala marjinal kalmaya devam eden siyasal unsurların normalleşmesine de fayda sağlayacaktır. Cumhuriyet'imizin 100. yılı bu anlamda yine bilinçlenmeye de umuyorum fayda sağlar, katkı sağlar' dedi.

AA29 Ekim 2023 Pazar 15:54 - Güncelleme:
Siyasal unsurlara normalleşme çağrısı! Altun: 21 yıl da Cumhuriyet'imizin kuruluş dönemi gibi çok şereflidir

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT-1'de Enine Boyuna programında gündemi değerlendirdi, soruları cevapladı.

Kamuoyunda, "Acaba Cumhuriyet'in 100. yılını kutlama noktasında Gazze'ye odaklanılmış bir durum mu söz konusu, Cumhuriyet'in 100. yılını unutuyor muyuz?" şeklinde eleştiriler bulunduğunun belirtilmesi üzerine Altun, şunları söyledi:

"Bizim için Cumhuriyet'imizin 100. yılı, Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcı demektir, yani Türkiye'nin küresel bir aktör olarak bütün dünyaya damgasını vuracağı yeni bir yüzyılın başlaması demektir. Bu, çok güçlü entegre hazırlığı içeren bir husustur. Türkiye, Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde 21 yıldır bu hazırlığı büyük bir başarıyla ortaya koymuştur."

Türkiye'nin dış politikadan kültüre, sağlıktan ulaşıma birçok alanda çok ciddi kapasite geliştirdiğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:

"Bu geliştirdiği kapasite esas itibarıyla Türkiye Yüzyılı'na hazırlık için geliştirilmiş bir kapasitedir. Bugün itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını idrak ederken sadece geçmişe yönelik bazı anma programlarıyla bu şanı, şerefi yaşamıyor, bir bölgesel güç ve bir küresel oyuncu olarak bu şanı, şerefi yaşıyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, bizim tarihimiz için bizim kimliğimiz için ali unsurlardan biridir ve buna karşı devletimiz her zaman çok güçlü hazırlıkla hareket etmiştir. Kalıcı eserler geçmişte yine Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde Türkiye'ye kazandırılırken sembolik olarak 29 Ekim'in özellikle seçildiğini görebiliriz. Birçok kritik açılış 29 Ekim'de yapılmıştır, eserler orada duruyor. Sadece bir resepsiyonla geçiştirilecek bir kutlamadan bahsetmiyoruz."

Marmaray, Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı, İstanbul Havalimanı'nın farklı yıllarda 29 Ekim'de, "yıkılacak diye" adeta sokak hareketleriyle darbe girişimine dahi gerekçe gösterilen Atatürk Kültür Merkezi'nin de 29 Ekim 2021'de açıldığını anlatan Fahrettin Altun, yine 29 Ekim 2022'de TOGG Gemlik Tesisi'nin açılışı ve ilk Togg aracının banttan iniş töreninin gerçekleştirildiğini anımsattı.

- 100. YILLA İLGİLİ 24 BİNİN ÜZERİNDE PROJE

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, Cumhuriyet'in 100. yılına özel 2 yıldır gerçekleştirdiği bir dizi çalışmanın mimarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Altun, Erdoğan'ın bütün devlet kurum ve kuruluşlarının 100. yılla ilgili çalışmalarının koordinasyonunu İletişim Başkanlığına verdiğini, bunların "yuzuncuyil.gov.tr" adresinden incelenebileceğini söyledi.

Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı bünyesindeki proje takip sistemiyle 56 kurumun katkısını alarak yurt sathında ve bütün yurt dışı temsilciliklerde toplamda 100. yılla ilgili 24 binin üzerinde proje gerçekleştirildiğini aktardı.

Yıl sonuna kadar 100. yıl etkinliklerinin devam edeceğini belirten Altun, şöyle devam etti:

"Cumhuriyet'imiz başından bugününe bu milletin Cumhuriyet'i, bizim Cumhuriyet'imiz ve esas itibarıyla bu Cumhuriyet de yine geçmişteki şanlı, şerefli Türk devletlerinden sonuncusu ve ilelebet de yaşayacak olan bir devletin rejimi. Burada biz bu devletle dünyaya geçmişte olduğu gibi bugün de barış ve selamet getirmek için çalışıyoruz, çalışacağız ve daha da güçleneceğiz. O yönüyle gerçekten sembolik olarak bu 100. yılı taçlandırmamız çok önemli. Fakat bir o kadar önemli olan da yaptıklarımızla icraatlarımızla gerçekten Türkiye Yüzyılı'na yaraşır bir şekilde hareket etmek, edebilmek."

"Türkiye'de bazı toplumsal kesimler Cumhuriyet'i gerçekten doğru bir anlamlandırma içerisinde tartışıyor mu?" sorusuna Altun, bu toplumsal kesimleri ayrıcalıklı bir zümre olarak nitelediğini belirterek, şu karşılığı verdi:

"Zira bu ayrıcalıklı zümre uzun yıllardır çeşitli saiklerle çeşitli şekillerde elde ettiği imkan ve avantajları her nedense son dönemlerde yitirdiklerini düşündükleri için bu kültürel üstünlük hissinden vazgeçmeyip, bir taraftan da diğer avantajlarını kaybettikleri endişesiyle hareket ederek suni tartışmalar ortaya çıkarıyorlar."

Altun, 21 yılda son derece ilginç, gerçeklikle bağı olmayan yapay rejim tartışmalarıyla karşılaşıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birçok rejim tartışması geçirdik, bugün unutuyoruz ama tarihçiler dönüp baktığında bu 21 yılda gerçekten toplumsal karşılığı olmayan, hatta gerçek anlamıyla siyasi bir bağlamı da olmayan zorlu, suni rejim tartışmaları üretildiğini görürüz. Hiçbirini referans vermeyeceğim çünkü bunlar gerçekten uzun uzun tartışılmayı hak eden meseleler de değil. Ama ne yazık ki bu rejim tartışmalarıyla Cumhuriyet resepsiyonlarına geleceklerin kimler olması gerektiğinden tutun da daha pek çok başka tartışmaya kadar kamuoyunun meşgul edildiği ve esasında Türkiye Cumhuriyeti'nin, milletinin ve devletinin enerjisinin çarçur edildiği dönemler yaşadık."

- "21 YIL DA CUMHURİYET'İMİZİN KURULUŞ DÖNEMİ GİBİ ÇOK ŞEREFLİDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'yi daha müreffeh bir ülke haline getirme gayretinde olduğunu söyleyen Altun, bu gayretin, iddia sahibi olmayı gerektirdiğini, ekonominin, dış politikanın bağımlı olduğu ortamda bunun gerçekleştirilemeyeceğini aktardı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, şunları kaydetti:

"Türkiye, uluslararası bir bağımlılık sisteminin parçası olduğu uzun yıllar böyle bir politika ortaya koyamadı. Bu, geçmiş dönemdeki yöneticilerimizin kabahati ya da onların yetersizliği değil, onların önüne konan ne yazık ki reçetelerin bu yönde olmasındandı. Cumhurbaşkanı'mız bir cesaret gösterdi ve bu reçeteleri yırttı attı ve dedi ki, 'Türkiye Batı'dan yönetilecek bir ülke değildir, Türkiye Brüksel'den veyahut Washington'dan yönetilecek bir ülke değildir; Ankara'dan yönetilecek bir ülkedir. İstanbul'un, Diyarbakır'ın, Aydın'ın, Artvin'in, bütün bu bölgelerin dertlerini esas alan bir yönetimle Türkiye yönetilmelidir.' Ne olursa olsun, bu uzun süre zarfında, bu 100 yıllık süre zarfında gerçekten bizim büyük bir zenginliğimiz oluştu. Türkiye'nin gerçek anlamda bu zenginliği yine bütün uluslararası alana taşıması çok kıymetli. Biz bu yaklaşımla bu bilinçle 100. yıl kutlamalarını ele alıyoruz. Bu 100 yıl, bizim 100 yılımızdır. Fakat aynı zamanda bu imtiyazlı kesimlere de bu 100 yılın çok önemli bir parçası olan son 21 yılı benimsemelerini tavsiye ediyoruz. Çünkü bu son 21 yıl da Cumhuriyet'imizin kuruluş dönemi gibi çok şereflidir, Cumhuriyet yılları içerisinde en fazla hizmet siyaseti, icra siyaseti üretilmiş dönemidir. Bu nedenle bu tarih hepimizin tarihidir, bütün cumhurun tarihidir, bütün milletin tarihidir. Nasıl ki Cumhuriyet bütün cumhurun ve milletinse ve bu yönüyle baktığımızda bu 21 yılı benimsemek gerçekten marjinal unsurların, ne yazık ki hala marjinal kalmaya devam eden siyasal unsurların normalleşmesine de fayda sağlayacaktır. Cumhuriyet'imizin 100. yılı bu anlamda yine bilinçlenmeye de umuyorum fayda sağlar, katkı sağlar."

Türkiye'nin iddia sahibi bir ülke olduğunu vurgulayan Altun, son 21 yılın ilk yarı yılının, Türkiye'nin bölgesel güç, diğer yarı yılının küresel aktör olma mücadelesi olduğunu ifade etti. Türkiye'nin bugün etkin ve itibarlı bir bölgesel güç ve bir küresel oyuncu konumunda bulunduğunu söyleyen Altun, Türkiye'nin bugün sert güç kapasitesi, uluslararası alandaki istihbarat kabiliyeti ve stratejik iletişim araçlarıyla pek çok alanda çok ciddi kabiliyet geliştirdiğini anlattı.

İletişim Başkanı Altun, "Cumhurbaşkanı'mızın gerçekten vizyonu da yol haritası da çok net. Gerek süreç iletişimi gerek kriz iletişimi Cumhurbaşkanı'mızın çok net, çalışılmış, her zaman üzerinde durulan, durulmaya devam eden politikalar ve süreçler. Dolayısıyla bu süreçte Türkiye inşallah gerek kendi vatandaşının refahını artırmaya gerek dünya barışına hizmet etmeye devam edecek." ifadelerini kullandı.

-"1000'İN ÜZERİNDE ULUSLARARASI MEDYA KURULUŞU ORTAYA KOYDUĞUMUZ GERÇEKLERİ KULLANMAK ZORUNDA KALDI"

Fahrettin Altun, bir soru üzerine, İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin, İsrail-Filistin meselesiyle ilgili çalışmalarına da değindi.

Ana akım Batı medyasının büyük kesimine İsrail ordusunun yön verdiğini, bültenlerini Batı medyasına, noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlatabildiğini aktaran Altun, bu konuda, sistematik bir manipülasyon, uluslararası alanı yanıltmaya dönük bir gayret olduğunu belirtti.

Buna karşı bir enformasyon savaşı verdiklerini, doğruyu, hakkı, hakikati bütün dünyaya anlatmak için yoğun gayret sarf ettiklerini anlatan Fahrettin Altun, "Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, 7 Ekim'den itibaren Batı medyasında dolaşıma sokulan 70'in üzerinde yalanı ifşa etti, çürüttü, doğrusunu aktardı. Bununla beraber, yine 1000'in üzerinde uluslararası medya kuruluşu ispatlı olarak ortaya koyduğumuz gerçekleri haberlerinde kullanmak zorunda kaldılar." bilgisini verdi.

İletişim Başkanı Altun, bu konudaki dezenformasyon sürecinin, sosyal medyadaki anonim hesaplar üzerinden değil, ABD Başkanı, İsrail yetkilileri ve yine ABD'nin başka görevlileri tarafından sürdürüldüğüne dikkati çekti.

- "İNSANLIĞIN GÖZLERİ ÖNÜNDE İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR"

İnsanlık olarak çok zor bir dönem yaşandığını, insanlığın gözlerinin önünde çok büyük bir katliam, büyük bir savaş ve insanlık suçu işlendiğini aktaran Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda çok tutarlı ve ilkeli bir tavırla başından itibaren gayret sarf ettiğini vurguladı.

Gazze'deki trajediye dünyanın sessiz kaldığını belirten Altun, şunları kaydetti:

"Bu sessizliğin sebebi sistematik kötülük, bu sessizliğin sebebi Müslümanlara dönük, Filistinlilere dönük, Gazzelilere dönük yürütülen soykırıma sessiz kalınması. Burada bu sistematik sessizliğin bir suç ortaklığı olduğunu Cumhurbaşkanı'mız defalarca ifade ediyor, ben de bir kere daha vurgulamak istiyorum; burada ne yazık ki kahredici bir suç ortaklığı da görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden bir haritayla bütün dünyaya bir kere daha insanlık dersi verdiğini ve "İsrail'in sınırları neresidir, Filistin'in sınırları neresidir?" diye sorduğunu hatırlatan Fahrettin Altun, "Cumhurbaşkanı'mızın gösterdiği gayret, bu sorunun her şeyden önce dünya tarafından tanınmasını, bir kriz, bir sorun, bir savaş suçu, bir insanlık suçu olarak tanımlanmasını temin etti." diye konuştu.

Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lider diplomasisiyle uluslararası ilişkiler literatürüne de çok ciddi bir katkı yaptığını, bu krizde de 30'a yakın liderle görüştüğünü, çözüme dönük tekliflerini ortaya koyduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süreçteki tekliflerinin çok somut ve net olduğunu aktaran Altun, "Görüştüğü bir Avrupalı devlet adamı Cumhurbaşkanı'mıza, 'Biz sizin gösterdiğiniz tepkiyi İsrail'e gösteremiyoruz, tarihimizden dolayı.' dedi, bu krizdeki bir görüşmesinde. Cumhurbaşkanı'mız bunun da idrakinde olarak, geçmişinde şan, şeref dolu bir tarihin verdiği özgüvenle çok net bir şekilde bu sorunun çözümü için Batı'yı da bir yandan masaya davet ediyor ve bu çözüme ortak olmaya davet ediyor." değerlendirmesini yaptı.

İsrail-Filistin krizinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin, bölgesel istikrarsızlığı ve dünyada barışın olmadığı bir ortamı beraberinde getireceğine işaret eden Altun, "Dünya barışının teminatı, gerçekten bu krizin çözümüne ve güvenli bir şekilde uzun vadeli kalıcı bir barışla mümkündür. Bunun için Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, uzun vadeli çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürmeye devam ediyoruz." diye konuştu.

İletişim Başkanı Altun, en önemli konunun bir an önce insani ateşkesin temin edilmesi ve kalıcı şekilde devam ettirilmesi olduğunu dile getirerek, bu anlamda 2 gün önce BM tarafından 120 ülkenin desteğiyle alınan kararın çok hayati olduğunu vurguladı. Altun, "Bu kararın karşısında kimlerin yer aldığını tarih ibretle yazacaktır, çekimser kalanlar da bu suça ortaktır." dedi.

Şu andaki trajediye asla duyarsız kalınmaması gerektiğini vurgulayan Fahrettin Altun, şu görüşleri paylaştı:

"En önemli mesele, ateşkesin sağlanması, bir an önce insani yardım koridorunun tesis edilmesi ve bu insani yardım koridorundan hızla oradaki insanların yaralarının sarılması. Diğer taraftan bu kadar yıkım var, bu yıkımların da bir an önce ortadan kaldırılması ve buraların imar edilmesi gerekiyor."

Fahrettin Altun, Türkiye'nin garantörlük önerisinin, sorunun çözümü adına oldukça önemli olduğunu söyledi, Erdoğan'ın ayrıca barış konferansı düzenlenmesi konusunu dile getirdiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü konuşmasının "tarihi bir manifesto" niteliğinde olduğunu vurgulayan Fahrettin Altun, şunları kaydetti:

"Gazze'de oynanan oyun sadece oradaki Filistinli kardeşlerimizin üzerine oynanan bir oyun değildir, bütün bölgeye ve özellikle de Türkiye üzerine oynanan bir oyundur. Bu oyunu bozmak stratejik olarak Türkiye'nin istiklali, istikrarı ve istikbali için olmazsa olmazdır."