26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Türkçe ezan sevdaları bitmedi

Milletin değerleriyle kavgalı CHP zihniyetinin İslam düşmanlığı uzun yıllar geçse de hiç eksilmedi. Tek parti döneminde Kur’an’ı yasaklayan, camileri ahır ve gazinoya çevirenler 70 yıldır her fırsatta ezanı tahrif etmek için çaba sarf ettiler.

HABER MERKEZİ8 Kasım 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Türkçe ezan sevdaları bitmedi

CHP’lilerin son günlerde tekrar ısıtarak gündeme getirdikleri ant ve Türkçe ezan talepleri, CHP’nin tek parti döneminden kalma 70 yıllık İslamiyet düşmanlığının hiç dinmediğini bir kez daha ortaya koydu. Adnan Menderes hükümetiyle 1950’de sona eren tek parti vesayet döneminde İslam’ı ‘yozlaştırıp’ milleti İslamiyet’ten koparmak için adımlar atıldı. Bir yandan Kuran okumak ve öğretmek yasaklanırken, diğer yandan camiler ahır ve gazino yapıldı, ezan tahrif edildi. Menderes’i idam ettirerek yeniden vesayet dönemi İslam düşmanlığına geri dönmek isteyen CHP zihniyetine en büyük cezayı, onu 68 yıldır iktidara taşımayarak millet verdi. Menderes Türkçe ezanı ‘Din dili’ne çevirdiği gün “Millet şuuru bunu halleder” diyen CHP vekili, Menderes’i idam eden 27 Mayıs darbecilerince ‘Kurucu Meclis üyesi’ seçildi ama millet onlara asla geçit vermedi. 

İDAMA GEREKÇE: TÜRKÇE EZAN 

“Yeter söz milletin” sloganıyla 1950 yılında iktidara gelen Adnan Menderes, CHP’nin tek parti vesayet yönetimine son verdiğinde, millete verdiği söze binaen ilk önce Türkçe ezanı aslına çevirme konusuna el attı. Bunu yaparsa başına sıkıntılı işler geleceği yönünde uyarılar da almıştı. Nitekim onun idam edilme gerekçelerinden biri de “İktidara geldikten 14 gün sonra Türkçe ezanı aslına çevirme sinyali vermesi” olmuştu. Ancak Menderes uyarılara kulak asmayıp ezanı aslına çevirdi. Ülke yeniden doğmuş gibi canlandı, insanlar coştu. Ne var ki millet ile vesayetin öncelikleri ters işliyordu. Uyarıldığı gibi 27 Mayıs 1960 darbesinin önemli gerekçelerinden biri Menderes’in ezanın aslına çevirmesi olmuştu. Ama Menderes’i devirseler de ezanı tekrar değiştiremediler. Ancak kalplerindeki bu sevdayı da hiç söndürmediler. Her fırsatta ezanın tekrar değiştirilmesini dile getirdiler. 

ARAPÇA DEĞİL ‘DİN DİLİ’ 

Adnan Menderes, 4 Haziran 1950’de verdiği demeçte ezanın etnik değil dini bir mesele olduğuna dikkat çekti. ‘Arapça’ yerine ‘din dili’ tanımını kullanarak ‘‘Aradan bunca yıl geçtikten ve vaktiyle zaruri görülen (Türkçe ezan) tedbire artık bir ihtiyaç kalmadıktan sonra bunda ısrar bu sefer vicdan hürriyetine karşı bir taassub teşkil eder’’ diyen Menderes hükümeti bu konudaki yasa tasarısını ertesi gün TBMM’ye sundu. Türk Ceza Yasası’nın 526 maddesindeki şapka ve Türk harfleriyle ilgili yasalara muhalefetle ilgili cezalardan ‘Arapça ezan ve kamet okuyanlar’ çıkarıldı. 

ATATÜRK DE İSTERDİ 

Bu sırada söz alan Seyhan bağımsız milletvekili Sinan Tekelioğlu ise “Arkadaşlar, şayet Atatürk sağ olsaydı hiç şüphe yok ki, o da bu büyük Meclis’in düşündüğü gibi düşünecek. O da elimizdeki Allah kanununun Türkçe ile tercümesine imkan olmadığını, din ulemalarının vermiş olduğu karara göre, anlayacak ve ezanı din diliyle okutacaktı” demesi dikkat çekti. 

DARBE SİNYALİ VERİLDİ 

Bu sırada CHP adına söz alan Trabzon milletvekili Cemal Reşit Eyüboğlu, “... Ezan meselesi de bir dil ve milli şuur meselesi telakki edilmiştir. Milli devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçe’nin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik. Türkçe ezan, Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz. Milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, Arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız’’ 

DARBECİLER ÖDÜLLENDİRDİ 

Türkçe ezanın ‘din dili’ne çevrilmesi sırasında ‘Millet şuuru bu konuyu halleder’ diyen CHP’li Eyüpoğlu, Menderes’i idam eden 27 Mayıs darbecileri tarafından ‘Kurucu Meclis üyesi’ seçildi. Ancak millet hiç bir zaman Türkçe ezana geçit vermedi. Ancak, CHP’li siyasetçilerin ve onların medyadaki uzantılarının ‘Türkçe ezan’ sevdası hiç bitmedi.  

İslam düşmanlığında ibret verici bir hikaye

Türkçe ezan tartışmaları sırasında Meclis’te “Ecnebi lisanla, mesela, Fransızca okumak günah olmaz da Arapça okumak nasıl günah olur?” diyen Antalya milletvekili Rasih Kaplan, tepkisini “Laiklik icabı olarak bu gibi işlere karışmayalım. Antalya’dayım. Savcının yanında müftüyü gördüm. Hayret ettim. Çünkü Milli mücadelede çok çalışmış, karakterli bir arkadaşımızdır. Gittikten sonra hayretle sordum. Savcı dedi ki ‘Birisi imam olmak istemiş, polis kaydında, uyuşturucu madde kullandığı görülmüş. Müftü, ‘Sen imam olamazsın’ demiş. İşte bu adam savcıya bir ihbarname veriyor; Dün öğle namazında camiye gittim, müftü camide idi. Müezzin Türkçe kameti getirdikten sonra müftü namaza başlamadı. Dikkat ettim dudakları kıpırdıyor, Arapça kamet getiriyordu” sözleriyle dile getirmişti. O gün din düşmanlığı yapanların ihbarı ile savcı, imam hakkında soruşturma başlattı.