30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

Veysi Kaynak: 'Türkiye Olağanüstü Hal rejimine rağmen...'

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “Türkiye Olağanüstü Hal rejimine rağmen, hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Birliği İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komisyonu’nun denetimine kendisini açmıştır. 15 Temmuz’dan sonra bu heyetler ülkemizi ziyaret etmişler, bu ziyaretler esnasında cezaevi ziyaretleri gerçekleştirmişlerdir” dedi.

İHA7 Aralık 2016 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Veysi Kaynak: 'Türkiye Olağanüstü Hal rejimine rağmen...'

 TBMM Genel Kurulu’nda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 2017 Merkezi Yönetim bütçeleri ile 2017 yılı kesin hesapları üzerine görüşmeler yapıldı.

Kaynak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda bütçe üzerine konuştu. Kaynak, El Bab’da şehit olan askere Allah’tan rahmet ve yaralılara acil şifalar diledi.

Kaynak, insan hakları alanındaki eleştirilere cevap vererek, “AK Parti kuruluşunda insan hakları alanına yer vermiştir. Türkiye İnsan hakları ve Eşitlik Kurumu idari ve mali özerkliğe sahiptir ve bir kamu tüzel kişiliğine sahiptir. Görev alanına giren konularda, hiçbir organ, makam, kurum, merci, kişi kuruma emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz” ifadelerini kullandı.

Kamu Başdenetçisi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçildiğini hatırlatan Kaynak, “Fransa’da kamu başdenetçisi Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır, üyeler kamu başdenetçisi tarafından seçilmektedir. İngiltere’de kurul ve başkanı Devlet Bakanı tarafından seçilmektedir. Hollanda’da Adalet ve Güvenlik Bakanı’nın teklifi ve kraliyetin onayı ile hayat kazanmaktadır. Almanya’da iki üyesi Federal Meclis tarafından, diğer üyeler kurulu finanse eden bakanlıklar; Adalet, Dışişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları tarafından seçilmektedir” şeklinde konuştu.

AK Parti’nin işkenceye sıfır tolerans verdiğini ifade eden Kaynak, “Türkiye Olağanüstü Hal rejimine rağmen, hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Birliği İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komisyonu’nun denetimine kendisini açmıştır. 15 Temmuz’dan sonra bu heyetler ülkemizi ziyaret etmişler, bu ziyaretler esnasında cezaevi ziyaretleri gerçekleştirmişlerdir. Suçlu, terörist olabilir ama insan onuru her şeyin üstündedir. 2010 yılında yapılan değişiklikle askeri yargının alanı daraltılmıştır. Temel haklara ilişkin uluslar arası anlaşmaların iç hukuka üstünlüğü 2004 yılında Cumhuriyet Halk Partisi grubuyla beraber Anayasamıza girmiştir, bilgi edinme hakkı, toplantı ve gösteri hakkının kullanılmasını genişletilmesi bu dönemde hayata geçmiştir” dedi.  

Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. Bizim 786 bin kilometrekare toprağımız bizim için yeter” dedi.

 Kaynak, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerine katıldı. Kaynak, mültecilerin pazarlık söz konusu olmadığına işaret ederek, “İnsanın pazarlığı olur mu? Bunun 1 milyon 200 bini kadın, söyledim, 900 binden fazlası eğitim çağında çocuk, bunları nasıl pazarlık konusu yapabiliriz? Bu bizi insanlığımızdan utandırır ve bütün mevcudiyetimle temin ederim ki biz DEAŞ’la çatışırken, dünyada da DEAŞ’la en etkin mücadeleyi sürdürürken -Fırat Kalkanı operasyonundan bahsediyorum- asla bize ‘Kamplarda IŞİD’çiler barındırılıyor, onlara eğitim veriliyor’ denmesin. Bu büyük bir iftira olur, büyük bir bühtan olur. DEAŞ’la tek somut mücadeleyi Türkiye Cumhuriyeti göstermektedir. Fırat Kalkanı operasyonu, yüz günü geçmiştir bildiğiniz gibi. Kurban Bayramı’ndan önce Gaziantep’te canlı bomba yeleği giydirilmiş bir çocuğumuzun patlatılması ve 56 kişinin maalesef ölmesiyle, onun arkasından başladığımız operasyon, Fırat Kalkanı operasyonu Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteğiyle Özgür Suriye Ordusu tarafından yürütülmektedir” şeklinde konuştu.

Kaynak şunları kaydetti:

“Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. Bizim 786 bin kilometrekare toprağımız bizim için yeter. Biz 786 bin kilometrekare toprağımızda müreffeh yaşamak istiyoruz, demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz, insan hakları ve özgürlüklerinin sonuna kadar kullanıldığı bir ülkede yaşamak istiyoruz ama Fırat Kalkanı’nın asla bir işgal ya da bir ilhak olarak düşünülmeden, Türkiye’ye, Türkiye’mize terörist geçişinin ve terör ihracının merkezi olan Suriye’nin devlet otoritesi kalmamış topraklarından, bunların önlenmesi için yapıldığını kabul etmemiz gerekir.”